tatmak
-
tadina bakmak, tecrube etmek, ya$amak.
-
doymaktan daha tatmin edici bazen.
-
varoluş acısını tatmak şanssızlık değil. tatmamak şanssızlık. ben varoluşçuğa yakınım. sol ve inançlı varoluşçu.
birey toplumu için goncadır. gül de açabilir, salgı da, iplik de. umut ve cesaret etmelidir. ötekiler gibi bir meyve olmayabilir ama ilk tanıtıcısı ve ilk tadanı kendisidir. kendini tatmak. sapıkça geliyor değil mi? tanıma gibi doğal ve zorunlu. kendini, tatmadan, koklamadan anlayamazsın, tattıracaksın da. doğal aynayla teçhiz olmamışız. dolayım gerekiyor. zihnimizin olağan kavrayışı için benzerlik ve farklar gerekiyor.
bir çukur çeylen sözü bununla ilgilidir: "dattın darıcığa, gene gelirsin oracığa." bu hali alışmak*, tadını almak oluyor. sözü söyleyen temsili kişi, 'artık senin neyden hoşlandığını, neyin peşine düşeceğini biliyorum; elimdesin.' demiş oluyor. yani yemlemiş*.
"görmek hiç bir gayret gerektirmez. ama tatmak, koklamak başka bir uğraştır. ırkçılık kokularda mekan tutar." catherine clement - la putain du diable (şeytanın orospusu)
(ilk giri tarihi: 16.3.2016)
(bkz: tat almak), tad almak
(bkz: tadını kaçırmak), tadı kaçmak
(bkz: tadal), tadım, tadımca
(bkz: tatkın)
(bkz: tadı tuzu)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap