• alı$veri$ sepetini üst kattan camınıza çarptırıp kırılmasına yol açan ve 2 dklık mesafedeki bakkala kendisi gitmeye ü$enip bütün gün evinde göt büyütmekten ve ak$am 6'da çaya gitmekten ba$ka bir bok yemiyen,5 ya$ındaki kızlarını gündüz bakkala 10 kiloluk pirinç almaya gönderip ak$am kemerle döven,haftasonlarını evlerinin önünde ineğe taparmı$ gibi tapındıkları arabalarını litrelerce su ile yıkayıp israfa yol açan,park yeri sorunu nedeni ile birbirleriyle hırla$ıp gürültü kirliliğine yol açan,bakımsızlıkları ve gayrı estetik görünü$leri nedeniyle görüntü kirliliğine neden olan,geli$mekte olanı kabul edemeyip kabuklu yemi$ yiyen ve gerektiğinde (güç gördüğünde) çok iyi yarrak da yiyen,ba$parmağı geli$memi$ babunlar sürüsünün genel adıdır avam.

    ba$parmağı geli$enleri gördükçe parmak yemekten korkarlar (köleciliğin yaygın olduğu dönemlerden kalmı$ bir içgüdüdür) ve bu korkuları sebebiyle ba$parmağı olanlara saldırırlar. türkiye'de sürüsüne bereket rastlamak mümkündür..
  • avam, kendinden öncekilerden aldıklarını, kendinden sonrakilere, kendinden bir şeyler katmadan aktarandır.
    taklitçidir, sorgulamaz ve akli unsurlar yönünden zayıftır.
  • sufilere gore halk, uc kisma ayrilir. gercege ermeyenler ve cogunlugu meydana getirenler, dusunceleri yalniz yemek, icmek ve nefsini korletmekten ibaret bulunanlar, "avam" dir. gercege ulasanlar, gercegi bilenler ve bulanlar, havvas adiyla anilir. üçüncüler havvasü'l havvas'tır.
  • biraz önce pek eğitimden nasibini alamamış iki vatandaşımız ile muhatap oldum. nakliye işi yapan bu arkadaşlar çorum'lu imiş.

    son derece kaba saba olmalarına rağmen gayet şen şakrak idiler. ne yalan söyleyeyim, basitliklerine, mutluluklarına hayran kaldım.

    evet, eğitimsizlik kötü bir şey, ona şüphe yok. lakin bu alemde her yöünüyle çirkin şey çok nadir bulunur veya yoktur. yani demem o ki, allah bir kimseyi belli bir nimetten mahrum bırakmışsa, telafi için ona başka ihsanlarda bulunuyor.

    ve şunu da ilave edeyim, "dağdaki çobanın oyu profesörle nasıl eşit olur?" derler ya hep. emin olun dağdaki çoban kendi çıkarını profesörden daha iyi biliyor.

    avam düşünerek değil, hissederek, içgüdüsel olarak kendi için en iyi olanı tespit edip, tercih ediyor. hem de bu işlemi çok hızlı bir şekilde yapıyor. akıllı düşünene kadar deli dereyi geçermiş
  • turkiye'nin hizla ilerledegi halk durusu, dusunce yapisi.
  • evlenmek ile kafayı bozmuş çok büyük bir başarı olarak gören insanlar
  • avam bir lekedir.

    dünya bankası'nın son on senede hazırladığı raporları incelerken, ya da andrey tarkovski'nin filmlerini seyrederken, önümdeki kağıtlara notlar alırken, sıkılınca kağıdın kenarına çizdiğim çizgiler.
    ya da yaptığım şeytan merdivenini ampullere asmaktır. o kadar avamtik olabilirsem, "aşığım, ondan" deyip yıldız tilbe dinleyerek şeytan merdivenlerini üfleyerek çıldırtırım.

    avam, muhteşem ideallerinin kuklası olup da "ben değil, onlar kukla" demez. sapıtır ve bunu birilerinin sırtındaki referanslara dayamaz. bu yüzden kendimdeki avamlık haz verir bana. samimi ve sıcak gelir.

    avam, elitlik ansiklopedilerinin üstünde uyuyakalmışken, bir anda içgüdülerimin ninniyi bastırması ve uyanmamdır. alnımda beliren tükenmez kalem izidir. herkes gibi bir insan olduğumu gösteren haldir. kısaca, çok severim. canım sıkıldığında avamımı görmek için aynaya koşarım. avamlığım, aynasızların suratına kusacak kadar avamgard olmayı gerektirebilir.
  • ilmi, irfanı kıt olan kimse... halk...
  • avam halktan beklenen, büyük günahlardan kaçınması, farzları yerine getirmesi ve helal kazanç için kendine uygun bir işte çalışmasıdır.

    avamdan bundan ötesini beklemek abesle iştigaldir. ancak bir kısım insanları görüyorum ki, okumuş, mürekkep yalamış, belli bir ilim ve tefekkür kapasitesi elde etmiş; ama bunu kullanacağı yerde avam mertebesinde oyalanıp duruyor. şekli bilgilerde ayrıntıya daldıkça dalıp, hepten batmaya başlıyor.

    yazık günah değil mi?

    kaynak israfı değil mi bu?

    şuurun yüksek mertebelerine tırmanmaya çalışsana!

    günün incisi: "avam arasında, sana bir şey sorulmadan gelişigüzel konuşma" (ebu hanife)

    dikkat! yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için hemen belirteyim: avamın amellerini yüksek şuur ehli de aynen yapar; ama şekilde çakılı kalmaz; hakikatiyle beraber yapar.
  • çoğu kimsenin zannının aksine okumakla, eğitimle avam olmaktan kurtulmak mümkün değildir. hatta profesör olmakla dahi avamlıktan kurtulamaz kişi.

    peki nedir bu işin sırrı?

    kabiliyet doğuştan gelir. bir kimsenin yaratılışında yoksa onu hiçbir eğitim havas* tabakasına sokamaz. unutmayalım biz burada eğitimden, adab-ı muaşeretten, yüksek sosyeteye mensubiyetten, entelektüel veya bilgili olmaktan söz etmiyoruz. bilinçten, idrakten, yüksek bir farkındalıktan söz ediyoruz.

    işte bu farkındalıktır ki, şanlı prusya mareşallerini doğru düzgün eğitimi olmayan bavyera'lı bir çavuş(hitler) karşında hazırolda tutmuştur.

    işte bu farkındalıktır ki, tsk'nın kurmay subaylarına ilkokul mezunu bir vaiz karşısında tekmil verdirtmiştir.

    bir de havas-ül havas(seçkinlerin seçkinleri) vardır ki, onlar bambaşkadır. bunlardan da 3-5 asırda bir iki tane ancak gelir.
hesabın var mı? giriş yap