ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
telegol
-
erman toroğlu:
-(muzu sallar) salladıkça yumuşar bu muz gökmen.
gökmen özdanak:
-salladıkça sertleşmesi gerekmez mi?
iyice zıvanadan çıkmış program..
nejat işler'li yıldız tilbe klibi
-
(bkz: ne izledim lan ben)
sanki nejat abi klip için çok para istemiş, klip çekimde yıldız abla intikamını almış gibi.
not: bayağı hırpalanmış abimiz. erkek de olsa şiddete hayır diyorum.
cem yılmaz defne samyeli acun ılıcalı deren talu
-
defne samyeli'nin (46) acun'un (50) kaynanası olması hadisesi. deren talu'nun da (defne samyeli 2.0) üvey babası cem yılmaz (45) oluyor. aile ağacı büyüyor, büyük şehir çalışıyor.
ozan güven'i de alın oyuna. yazık çocuk dışarıda kalmasın.
f klavyenin zorunlu olması
-
bir gecede tek parmağa düştük.
mustafa kemal'i çanakkale savaşı komutanı sanmak
olimpiyat halkaları
-
bir çizer gözüyle baktığımda, hiçbir sembol veya logo, tasarım ürünü olarak bu kadar sade ve bu kadar benimsenerek tanınmamıştır.
bilindiği üzere olimpiyatlar mö 8. yüzyıldan ms 4. yüzyıla kadar yunanistan'ın olympia kentinde düzenlenen antik oyunlarından ilham almıştır. bir tarihçi ve bir eğitimci olan pierre de coubertin bu antik oyunların tarihi anlatılarından çok etkilenmiş olacak ki 1894'de uluslararası olimpiyat komitesi'ni kurar ve 1896'da da atina yani oyunların doğduğu topraklarda ilk modern oyunların yapılmasına öncülük eder.
işte pierre de coubertin, 1896 yılında çıkılan bu yolda oyunların her dört yılda bir yapılmasına karar alınırken, oyunları simgeleyen bir logo ve ya sembolün olmadığı fark eder. girdiği bu yolu taçlandırmak için çalışmalara başlar.
düşünceler içerisinde kaybolurken aklından dünyanın dört bir yanından insanlar, farklı dilleri, kültürleri ve renkleriyle yaşadıkları topraklarda, savaşlar, çatışmalar ve anlaşmazlıklarla dolu bir zamanı yaşıyorlardı. işte bu kaosun içinde barışın ve birliğin ne demek olduğunu unutmuş gibiydiler. insanlar, birbirlerini anlamak yerine, farklılıklarını kucaklamak yerine birbirlerine yabancılaşmışlardı dedi.*
bütün çabalarını ve yukarıda anlattığım şeyi bir kağıt üzerinde oluşturması gerekiyordu. baron, uzun uzun düşündükten sonra aklına ülke bayrakları geldi. dünya üzerindeki her ülkenin bayrağında bulunan renkler, onun için bir ilham kaynağı oldu.
sonuç 1913 yılında hazırladığı eskizle komitenin karşısına çıktı. hani ülke bayrakları aklına takılmıştı dedik ya onun için bayraklarda en çok kullanılan beş farklı rengi seçti. seçtiği renklerden oluşan daireler, mavi, sarı, siyah, yeşil ve kırmızıydı.... temelde her renk biri bir kıtayı(( afrika , amerika , asya , avrupa ve okyanusya) temsil ediyordu ve her biri farklılıkları ve çeşitliliği simgeliyordu.
ayrıca mavi ve sarı renkler, umudu ve güneşi temsil ederken; siyah, yeşil ve kırmızı renkler ise toprakları, doğayı ve insanların renklerini yansıtıyordu. yine beyaz zemin ise barışı simgelekteydi.
son olarak bu daireler ise insanları birbirine bağlayarak dünyanın birliğini ve insanların bir araya gelerek güçlü bir topluluk oluşturabileceğini gösteriyordu. olimpiyat halkaları, birbirini tamamlayan ve destekleyen renklerle, sporcuların ve ülkelerin eşitliğini ve dayanışmasını simgeliyordu.
tüm bunları anlattıktan sonra gözler doldu ve komite alkışla beraber logoyu onayladı. tarihler 1914'i gösterdiğinde ilk kez pan- mısır oyunları'nda mısır'ın iskenderiye kentinde bayrak göklere çekildi. ancak 1914 yılında çıkan birinci dünya savaşı nedeniyle oluşan sevinç kursaklarda takılı kaldı. daha sonra tarihler 1920'yi gösterdiğinde resmi olarak belçika'nın antwerp kentinde düzenlenen yaz olimpiyatları'nda tüm dünyada görücüye çıktı ve kabul gördü.
kaynak:1,2
bir bayana orkid denmez deyip kasiyeri döven adam
-
''sen benim karıma orkid felan söyleyemessin'' yahu bu yobazların orkid takıntısı bitmeyecek herhalde. bunun çok doğal bir şey olduğunu ilkokulda falan öğretmek lazım bunlara.
zaten daha sonra şiddete başvurmasıyla da, iletişim kurulamayacak bir canlı olduğunu ortaya koymuş. ayrıca o hengamede bayan değil, kadın!! diyen kasiyer arkadaşa da hahaa geçmiş olsun.
yazarların şu an duymak istediği söz
-
yarın gel başla!
maske takmayan kasksız motorcunun polise direnmesi
-
amk salağı enişten seni sevse zaten kurye değil teşkilatta yetkili biri olurdun.
t: direne direne kazanamayan motorcu.