hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • bu kültür ,insan gibi insan gibi davrananı kabul etmiyor.

    indirimde ürün almış 10 liralık malı 6 liraya almış sıkıntı çıkmış, alan demiş ki sıkıntı var ,adama demiş ki ürünü bana iade etmeden bile önce paranı hesabına yolluyorum ,

    üründen stokta kalmadığı için,

    bunuda oturmuş medeni bir dille yazmış ,

    ee ben mağdur oldum , niye 10 liralık ürünü 6 liraya aldım ,eee 6 lira aldım ama 4 lira zarardayım,

    sen bu ülkede 10 liralık malı 6 liraya alacaksın,

    eline geldiği anda memnun olmadıysan sana hemen paranı iade edecekler ,

    sende serzenişte bulunacaksın,

    bu ülkenin normali bir kere 3 ay bunun kavgasını vermek ,

    satıcı diyecek ki açmasaydın kargoyu,

    sen diyeceksin ki açmadan nerden bileceğim,

    zaten yukarıda ki iki satırın toplamı 10 gün,

    kavga dönüş 30 gün ,

    45 gün vaktin varsa tüketici hakem heyeti,

    hakem heyeti karar verdi onlar gitti geldi,

    100 gün ,

    boşa yüz gün , boşa vakit, boşa sinir kaybı ,

    sonra biri çıkacak bir dünya entry girmiş,

    bir satır israflık birşey dememiş,

    ülkenin anası ağlamış her yeri israf, trilyon dolarlar hiç edilmiş

    amazon israf yapıyor,

    o kutu nerde yapılıyor,

    hangi geri dönüşümde yapılıyor,

    çapı büyük ama, kargo naylonunda daha ucuz ve sağlıklı ,

    sormayalım sorgulamayalım bunları.

  • gönüllüler takımı benden daha iyi besleniyor amk.

    -döner
    -kahvaltı
    -karnıyarık
    -mantı
    -tuttukları balık da bonus

    peki ya ben?
    tost filan. bu ne lan?

    benim hayatım daha hakiki survivor amk

  • büyük hilmi'nin, "2002 yılından bu yana tek bir ölü yatırımım yok benim" diyerek ak parti ve ali ağaoğlu arasındaki ilişkiye sağlam yerleştirdiği dizidir.

    (bkz: cuk)

  • coğrafya kaderdir derler ya, hatay tarihi boyunca bunu yaşamış maalesef. özellikle roma imparatorluğu döneminde dünyanın en büyük 3 şehrinden biri olan antakya'nın, günümüzde bırakın dünyanın, neden türkiye'nin en büyük 3 şehrinden biri değil sorusunun cevabının, deprem olduğunu düşünüyorum.

    (bkz: 115 antakya depremi) döneminde dünyanın sayılı kentlerinden biri olan antakya adeta yok olmuş ve 260 bin kişi hayatını kaybetmiştir. daha sonra şehir yeniden toparlanmış ve eski büyüklüğüne ulaşmıştır. ancak bu sefer yeni bir deprem daha (bkz: 526 antakya depremi) şehri yine yok etmiştir ve 250 bin insanı öldürmüştür. ondan sonra şehir bir daha eski görkemine kavuşamamıştır.

    tahminlere göre, dünyanın toplam nüfusu, milattan sonra 1-500 yılları arasında ortalama 180-250 milyon olarak hesaplanmaktadır. bu bilgiye göre 250-260 bin kişinin ölmesi mevcut dünya nüfusunun binde birinin yok olması demektir. günümüzle kıyaslarsak, 8 milyon insanın bir depremde ölmesine eş değer büyüklükteki afet antakya'da iki defa yaşanmış.

    düşünün ki tepenizde bir mekanizma var ve siz ne zaman ayağa kalksanız sizi bir vuruşta tekrar yere seriyor. buna dayanmak çok çok zor. hatay da tarihi boyunca bunu yaşamış, sürekli depremlerle yıkılmıştır. bana göre de bugün çok daha gelişmemiş olmasının birinci sebebi budur.

    6 şubat'tan önceki son darbe 1822 halep ve 1872 amik depremleri ile gelmişti. o depremlerde de binlerce kişi ölmüştü.

    6 şubat ise sadece hatay'da bile modern zamanların belki de en büyük yıkımını yapmıştır. çalışmalar bitince, özellikle şehir merkezinin yüzde 80-90 oranında yok olduğunu göreceğiz. yaşanan yıkımın boyutu o kadar büyük ki... gerçekten görmeden anlamak zor. bir çok savaş muhabiri - gazeteci, hatay'daki durumun yıllarca gördükleri, savaştan harap olmuş şehirlerden daha kötü olduğunu söyledi.

    güncel duruma gelirsek:

    yıkılması gereken binaların hala çok olduğu ve yıkım işleminin en az 6 ay daha süreceği görünen, makus talihli şehrimizde yıkımlardan dolayı beyaz bir toz tabakası hakim.

    konut konusunda büyük bir kaos var. yıkım çok çok büyük ve hemen hemen her sokakta ve caddede yıkılan binaları her an görmek mümkün.

    bir çok bina mahkemelik, hak sahipliğinde bir standart yok, açıklamalar yetersiz ve çelişkili. bazen orta hasarlı binaların yıkılacağı söyleniyor. bazen güçlendirme yapılacağı, bazen ise yerinde dönüşüm yapılacağı anlatılıyor. bu yüzden bu konuda bir kaos var demek yanlış olmaz.

    halk ise (maalesef) kendi başının çaresine bakmak zorunda kalıyor. imkanı olan herkes prefabrik veya çelik ev yapmaya başladı. devletin konut vermesi kısa zamanda beklenmediğinden ve ihtiyaç çok fazla olduğundan daha ucuz ve güvenli görünen bu seçeneğe yöneldik.

    maalesef her alanda olduğu gibi bu konuda fırsatçılık var. prefabrik - çelik ev firmaları sözde kampanya yapmalarına rağmen fiyatları çok arttırdı. usta konusunda da büyük sorun var. işi yaptırmak adam bulmak zor, bulunan ustalarda taahhütlerine zamanında uymuyor. bir ayda yapılacak evler üç-dört ayda bitiriliyor.

    su sorun olmaya devam ediyor. özellikle yaz sıcağının yüksek nemle birleştiği bugünlerde daha da dayanılmaz bir hal aldı. deprem bölgesine ve şehre olan ilgi ve yardımlar azaldı.

    depremin üzerinden altı aydan fazla geçti. şunu kesin olarak anladım ki; antakya bir daha eski günlerine dönmeyecek. bir kaç sene sonra, yıkım ve yeniden imar bittiğinde, başka bir antakya göreceğiz. umut bağladığım konu ise, yerli hataylıların önemli bir kısmının geri dönme motivasyonuna sahip olması. başka bir şehir ama aynı olmasa da benzer bir ruhla devam edeceğiz gibi görünüyor. ta ki doğanın bizi bir daha depremle sınayacağı güne kadar... o zaman geldiğinde, ki önünde sonunda mutlaka gelecek, artık tam hazırlıklı olmamız gerekiyor.

  • atatürk başkenti ankara yaptı. savaş durumunda bu gerekliydi elbette. istanbul'u geri alınca başkenti taşımayı düşünmedi bile. belli ki istanbul'un 3 taraftan işgale açık olması kendisini böyle bir karar almamaya itti.

    atatürk'ün bir diğer özelliği de sanayinin belirli bölgelerde değil de ülke genelinde yayılmasına dikkat etmesiydi. cumhuriyet dönemindeki fabrikaların açıldığı yerlere bakarsanız bunu çok iyi anlayabilirsiniz.

    peki sonraları ne yapıldı?

    sanayi istanbul tarafına kaydı. dolayısıyla nüfus da oraya gitti. bankalar oraya taşındı. bugün istanbul demek, türkiye'nin yarısı demek. istanbul'u alan, işgal eden ya da bombalayan türkiye'nin şah damarını keser. bununla birlikte istanbul askeri açıdan gerçekten savunması çok güç bir şehir.

    bir gün birileri istanbul'a saldırırsa allah yardımcımız olsun.

  • belfıtığı, bel omurlarının arasındaki kıkırdağın aşırı zorlama nedeniyle yerinden kayarak bacaklara gelen sinirlere ve omuriliğe baskı yapması sonucu oluşan bir hastalıktır.

    belirtiler:

    hasta belinden kalçasına ve bacağına yayılan ağrıdan şikayet eder. bu ağrı ayak topuğuna ve parmaklara kadar uzanabilir. bazı hastalar bacağının arka kısmından bir iple çekildiğini söylerler. hastanın beli bir tarafa eğilebilir. zamanla ayakta uyuşma, kuvvet kaybı gelişmeye başlar. ilerlemiş vakalarda idrar ve büyük abdest yapmakta zorluklar oluşabilir.

    ***önemli not: hastanın ayak bileğinde kısa sürede felç ve idrar yapamama durumu (idrar felci) meydana gelirse acilen ilk 6 saat içerisinde ameliyat edilmelidir. bu 6 saatlik süreye altin dönem denir ve bu süre gecirilirse hastanın klinik bulguları düzelmez. ayak bileğindeki felç kalıcı olur, idrarını yapamaz. hayat boyu idrar sondası kullanmak zorunda kalabilir. bu nedenle böyle bir durumla karşılaşan hasta hiç vakit kaybetmeden beyin cerrahisi uzmanına müracat etmelidir. unutulmamalıdır ki, sinir sisteminde kayıp edilen geri gelmez...

    hasta muayene masasına sırt üstü yatırılır. ağrıyan ayağı dizi bükülmeden yukarı doğru kaldırılır. bu muayeneye lasek testi veya bacak germe testi denir. bacak yukarı kaldırıldığında hasta kalçasında ve bacağında şiddetli ağrı duyar.

    hastanın diz ve topuk reflekslerine bakılır. doktor refleks çekici adı verilen bir alet ile hastanın diz ve topuk bölgesine vurarak, bu bölgelere gelen sinirlerin sağlam olup olmadığı hakkında bilgi alır. şayet belfıtığı sinire baskı yapmışsa diz veya topuktaki refleksler azalır veya kaybolur.

    hastaya ayak parmaklarının ve topuklarının üzerinde yürümesi söylenir. belfıtığı hastası parmaklarının veya topuğunun üzerine kalkamaz. yani bu bölgelere gelen sinirlerin baskı altında kalması nedeniyle kuvvet kaybı olmuştur.

    hastanın ağrı duyduğu bacağının ayak üstünde ve parmaklarında his kusuru (uyuşukluk) mevcuttur.

    özetlersek: belfıtığı diyebilmek için;

    bacak germe testi müspet olacak
    refleks kaybı olacak
    kuvvet kaybı olacak
    his kusuru olacak
    bu dört bulgunun hepsi veya en az ikisi bir arada olması halinde belfıtığı teşhisi koyulmuş olur.

    tetkikler:

    1.öncelikle hastaya halk arasında düz bel filmi diye tabir edilen (tıbbi ismi lumbosakral vertebra dır) film çekilir. bu film hastanın omurgalarının yapısı hakkında bilgi verir. bel kayması, kireçlenme, çökme kırıkları, doğuştan gelen anormallikler bu filmde görülebilir.

    2.bel tomografisi:belfıtığının teşhis edilebilmesi için mutlaka gereken bir tetkiktir. bu filmde; omuriliğin ve omurilik kanalının adeta haritası çıkarılır. tomografi cihazı keşfedilmeden önce, hastaların belinden ilaç verilerek, halk arasındaki tabiriyle "ilaçlı film" veya "renkli film" çekilirdi. omurilik kanalına verilen ilacın yan etkileri vardı. günümüzde yerini bel tomografisine bırakmıştır...

    ***önemli not:her tomografi filmi belfıtığını net olarak göstermez. çekilen filmin en az 600 miliamper gücünde olmasına dikkat edin. hasta şişmansa 1200 miliampere çıkılabilinir. bu nedenle film çektireceğiniz merkezden önceden bilgi alınız. aksi taktirde yeterli görüntü alınamaz ve ödediğiniz para boşa gidebilir...

    3.manyetik rezonans filmi:bel bölgesinin fotoğraf kalitesinde görüntülenmesini sağlar. tetkik esnasında 20-30 dakika kadar kapalı bir kabin içinde kalmayı gerektirir. kapalı yerlerde kalma korkusu olanlar zorlanabilirler. tomografiden farkı; omurganın ve omuriliğin hem yan hem de yatay kesitlerini inceleyebilmesidir. tomografi sadece yatay kesitleri alır.

    ***önemli not : 1- manyetik rezonans tetkiki tomografiye kıyasla daha pahalıdır. pahalı olması daha iyi sonuç vereceği anlamına gelmez. bel tomografisi ile de kesin teşhis konulabilir. bunun kararını hekiminiz vermelidir.
    2- manyetik rezonans cihazının gücü tesla olarak belirtilir.piyasada halen çalışan 0,5 tesla gücünde eski jenerasyon cihazlar mevcuttur. bel için en kaliteli görüntüyü 1,5 tesla gücündeki cihazlardan alabilirsiniz. bu nedenle film çektirdiğiniz cihazın gücünü önceden öğrenin böylece hem teşhiste yanılma olmaz, hem de ödediğiniz para boşa gitmez.

    karar:

    1-hastanın tek taraflı kalcasına veya bacağına ağrı vuruyorsa

    2- muayene bulguları yeterliyse

    3-tomografi veya manyetik resonans filmlerinde kayan fıtık net olarak görülebiliyorsa

    4-yukarıda sayılan maddelerin sadece biri ile kesin ve net teşhis konulamaz.

    belfitiği bazi hastaliklarla karişabilir

    1-brucella(peynir hastalığı): hastaların belinde şiddetli ağrılar olur. ağrı kalçalara doğru yayılabilir.hastaların aşırı derecede gece terlemeleri vardır. iç çamaşırlarını ıslatacak kadar bol terlerler. yapılacak kan tetkikleri ile belfıtığından ayırt edilebilirler.

    2-burger hastalığı: sigara içenlerde sık görülür. bacağa gelen atardamarın tıkanması söz konusudur. hasta yürüyünce bacağında ağrı oluşur. birkaç dakika dinlenince geçer. yürüyünce tekrar başlar. ayıt etmek için damar cerrahisi uzmanlarınca muayene edilmelidir. tıkanma varsa damarı açmak için ameliyat yapılır.

    3-omurilik kanalının daralması: kireçlenme nedeniyle omurilik kanalı daralmıştır. ameliyatla omurilik kanalı genişletilir.

    4-bel kayması:bel omurlarının kaymasıdır. kayan kemik özel bir metal ile vidalanarak tedavi edilir.

    belfitiği hastalarini uyariyorum:

    bazı hastalar ağrı içinde kıvranırken maalesef doktora gitmek yerine hiçbir bilimsel kimliği olmayan kişilere müracaat etmektedirler. buradan beline çizik atıldığında iyileşeceğini zanneden hastalara seslenmek istiyorum. eğer bele jiletle 3-4 çizik yapınca hastalığınızın iyileşmesi mümkün olsa inanın bizler 33 çizik atarız. beline tezek bağlayanlar, balık saranlar, bilinçsizce belini çektirirken boynunu zedeleyenler sizlere sesleniyorum. belfitiğindan korkmayin bilgisiz kişilerin sizleri oyalamasina ve sonuçta sakat kalmaniza sebep olacak gecikmelerden korkun. belfitiği doğru teşhis edildiğinde, uzman kişilerin elinde tedavisi mümkün olan bir hastaliktir.

    iddia ediyorum. zamanında yapılan doğru operasyonlar neticesinde ertesi gün normal günlük işlerinizi yapacak duruma geleceksiniz ve bir ay sonra futbol oynayacak kadar iyileşmiş olacaksınız.

    **yeter ki felç olmadan doktorunuza gidin,

    **yeter ki hekimlerin işini zorlaştirmadan, başari oranini düşürecek kadar hastaliği ilerletmeden doktorunuza gidin,

    **belfitiğinda muhatabiniz yalnizca beyincerrahisi uzmanlari olsun.

    kaynak : belfitigi.com ve genel sağlık bilgileri ansiklopedisi

  • kuvâ-yi milliye‘yi sırtından vuranların torunlarının adından bile ödlerinin patladığı en büyük türk’tür.
    atatürk’ün nasıl bir kaypaklıkla, nasıl bir yobazlıkla uğraştığını gözümüze soktuğun için teşekkürler ali erbaş.
    midye için fetva veren ali erbaş’ın hırsızlık, yolsuzluk , adam kayırma, devleti soyma, adaletsizlik vs. için söz söylediğini duyan oldu mu?

  • açıklama içeriğinin saçmalığına takılmayın.
    hiç bir terör örgütü, yaptığı saldırının arkasında durmamazlık etmez, biz yaptık ulan duyun sesimizi der.
    burada bence önemli olan, kıymetli hükümetimizin yok istihbarat yok şu yok bu diyerek parmağıyla gösterdiği suçlunun bu işin suçlu olmamasıdır.
    bu işin suçlusu, eleğe dönmüş sınırlarımızdan giren arap asıllı teröristlerdir.
    eleğe dönmüş sınırlarımızın suçlusuna da ulaşırsanız parmağın tekrar bize döndüğünü göreceksiniz.