hesabın var mı? giriş yap

  • sevmediğim kişiliktir. gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, gücü olanın yanında, gücü ve karizması olmayanın karşısında bile olma tenezzülünde bulunmayacak kişidir. bir programını izlemiştim, bedenen özürlü fakat zihnen çok pratik bir insanı konuk etmişti. ismini hatırlamıyorum ama adam bir buluş yapmıştı. icat sahibiydi. adamı küçümser bakışlarını, aman bitse de gitsek hallerini, senle ne diye muhattap oluyorsam tavırlarını ismini duydukça hatırlıyorum.

    ama bu aynı insanı acun ılıcalı'nın karşısında, yahut karizması olan kadın veya erkek kişilerin karşısında ezilip büzülürken, onları gereksiz övgülere boğarken görüyoruz. sevmiyorum kendisi gibi burnu yüksek, içten pazarlıklı kişileri. para ve güç herşey demek değildir.

  • bu vaka sayıları ile yüz yüze eğitime geçmek akademisyenleri ve öğrencileri riske atmaktır. sırf esnaflar istiyor diye böyle bir karar alınmamalı

  • nur yerlitaş ilk misafir yarışmacıya sorar:

    - gözlerin lens mi?
    - evet
    - anladım zaten

    ikinci misafir yarışmacıya da sorar:

    - gözlerin lens mi
    - hayır
    - farkettim burdan geçerken

  • 6698 sayılı kişisel verilerin korunması kanunu kapsamında elektronik gözetleme verilerinin umuma açık olarak paylaşılması kvkk ihlaline girer.

    işçinin bilgisinin veya onayının olması bu durumu değiştirmez.

    veri sorumlusu bu veriyi umuma açık olarak paylaşamaz, çıktısını alıp duvara asarak işçilerin mahremiyetini ihlal edemez.

    2022/797 sayılı karara göre 300.000tl civarında cezası vardır , alo 198 hattına bir ihbara bakar.

  • şimdi almancıların sıçtığının göstergesidir.

    uzaktan reis sevdası yaşanmaz canlar gelin böyle :)

    amk euro kazanın, gelin türkiye'de tl ile tatilinizi yapın krallar gibi sonra "egonomi çoh iyi, reisi çoh seviyoz". yok öyle gelin burdan sevin.

    edit: @vlkn34 isimli çaylak arkadaş şu paradoksu da eklememi istedi :) güzelmiş.

  • yurtdisinda ozellikle avrupa'da yasayip irkcilik vs. gibi sorunlardan donenlere hayirli olsun oncelikle. ancak duruma gecici bir donem olarak bakmalarini tavsiye edecegim keza avrupa'da o kadar egitimi tamamlayip ya da is deneyimi edinip cebine koymus bunyeyi turkiye'de harcatmazlar. onlar dedigim de suan ki global is dunyasi. artik linkedindi facebooktu is dunyasi an be an birbirine bagli durumda. bu donen arkadaslar mutlaka cok guzel teklifler alir ve baska bir ukeye yelken acarlar goreceksiniz.

    fransa'da bir sene yasadim. birinci senenin sonunda kosa kosa turkiye'ye geri dondum. tonlarca nedenim vardi. o donem cok mantikliydi verdigim karar bana gore. ama aylar sonra bir gun fransa'daki baglantilarim araciligiyla nijerya'da bir is teklifi aldim. (kontrat inanilmaz cazipti) ve "hadi bir sans daha" dedim. neden olmasin ?! 4 sene afrika'nin ardindan son 1,5 senedir de abd'de yasiyorum. hersey tikirinda simdilik. boyle de devam eder umarim.

    dunyada cok fazla ulke var. bir iki ulkede umdugunu bulamayip koyune donmek bana cok kolaycilik gibi geliyor. sonuna kadar denemek lazim. denemek lazim ki 70 yasinda bir gun oturup maziye baktiginda "ah be keske biraz daha sabir etseydim" demeyesin. cunku pismanligin caresi yok. ama suan denemek bedava. en fazla koyune bir kac sene sonra donersin...

  • bir üniversiteye, bir hastaneye veya bunlara denk bir kuruluşa devredilebilir. yıkmak kadar ahmakça bir şey olamaz. kendi paramızla yapılan şeyi bir hırsla kendi elimizle neden yıkalım? neden mantıksız işler peşinde koşalım..

  • vefat etmeden önceki son röportajı sanki buruk bir veda gibi:

    "şu an albüm yapmamı gerektirecek bir neden görmüyorum. türkiye'nin içinde bulunduğu ortam benim bir daha albüm yapmamı gerektirmiyor. türk halkı var olduğu bugüne kadar, dört bin yıllık bir tarihten bahsediyoruz, tarihinin en kavgalı, en uzlaşmaz, en gürültülü patırtılı dönemini yaşıyor. ben bu karmaşa içinde bir daha albüm yapmayı düşünmüyorum.
    ben insanlara hayatım boyunca doğrulukları anlattım. geldiğimiz konum dolayısıyla bu doğrulukları anlatmanın pek fazla işe yaramadığını görüyorum. bir üzüntü var tabii ki. bir hüzün var itiraf edeyim ki. ama yapmam da lazım. bunu bırakıyorum. bundan sonra bu işi de bırakıyorum...

    hayranlarım bir tepki gösterirseler ben duyarım onları. çok sanmıyorum. sonuçta güzel bir albüm çıkartıyorum işte. zaman zaman televizyon programları yapmaya devam edebilirim. konser de veririm belki. yani onlar başka şeyler. ama türkiye'nin içinde bulunduğu şu günler, bu kadar uzlaşmaz, bu kadar kavgacı, bu kadar çözümsüzlüğü arayan bir yaşam felsefesini benimsemiş bir ortamda benim şarkılarıma insanların ihtiyaçları yok. kişisel düşüncem..

    o zaman daha huzurlu bir ortamda yani ben de daha huzurlu ortam istiyorum o zaman. evet buna hakkım var. bunca sene konuşmuş, ettiği laflar dinlenmemiş bir insan olarak huzurlu, kavga edilmeyen bir ortam istiyorum yani...."

    o günden bugüne iyiye giden bir şey olmadı barış abi.. daha uzlaşmaz daha kavgacı daha gürültülü olduk. en son bıraktığın gibi bu dünya. kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok. ve daha da kötüsü, içi boş insanlar bu dünyada çok fazla yer kaplıyor artık.

  • bir arkadaşım sahipti bu arabaya. çalıştı heves etti aldı. helali hoş olsun. bir de hacı babası var bu arkadaşımın. o da renault clio symbol kullanıyor, esnaf adam.

    bir süre sonra arkadaşım bu aracın çok yakmasindan yakınmaya başladı. evde de iki araba var, bizim arkadaş da sabahları babasindan erken kalkıp clio yu kapiyordu. haci amcamiza da sciroocco kaliyordu haliyle. o da garibim ne yapsin mecbur kullanmak zorunda kaliyordu beyaz renkte ve siyah cam filmli şık, sportif sciroccoyu mütevazı hacı sakalı ile istanbul trafiğinde.

  • bunun jeneriğini izlerken "hadi oğlum, önce banyoya, sonra doğru yatağa, kapat artık televizyonu, yarın okulun var" çığrışlarını duyar gibi oldum. hey gidi günler, pazartesi sendromunun verdiği ardinalle daha da artardı bu kulübün yayınladığı filmleri izlemenin zevki.

    şimdi star sinema kulübü, batman'i yayınlarsa, alacam anne ve babamı karşıma, gidin banyonuzu yapın yatın, ben sabaha kadar batman'i izleyecem diyeceğim.