hesabın var mı? giriş yap

  • iyi niyetli ancak vizyonsuzluktan ölü doğan bir proje daha.

    istediğiniz kadar vatansız milletsiz ilan edin umrumda değil. bu proje dünyanın geldiği noktanın çoook uzağında duruyor. benim hep savunduğum bir şey var. bizim insanımıza ilk önce projelendirme öğretilmeli. bir ürün yapılacaksa harekete geçilmeden bu konuda neler yapılıyor bakması öğretilmeli.

    elin liseli çocuğu beyin dalgalarıyla hareket ettirilen kolu 3d yazıcı ile basıyorken bizde halen hareket sensörü kullanılıyorsa bu olacak iş değildir.

    eğer dünya hafiflik için karbon alaşım kullanıyorsa, parmak kontrolü için mikroservo motor kullanıyorsa, uyarım iletimi için direk sinir sistemini kullanıyorsa bizim bu devirde çıkıp bu ürünü yapay kol diye sunmamız acıklıdır. altı boş bir özgüvenin net göstergesidir.

    bunu üreten arkadaş gerçekten bu konuda işe yarayacak bir ürün ürettiğine inanmasa herhalde kameraların karşısına çıkmaz. demek ki yapılanları bilmiyor. demek ki amputasyon sonrası kullanılacak yeni nesil protezler için harcanan milyonlarca dolardan habersiz.

    arge bizim ülkemizde küçümsendikçe daha çok göreceğiz bu tarz ölü doğumları.
    arge sadece fikir üretimi değildir. teknik gerekliliklerin belirlenmesidir, araştırmadır, projedir, tasarımdır, fizibilitedir.

    bu konular ciddiye alınmadıkça bu ülkede erke dönergeci de bulunur, soğuk füzyon reaktörü de bulunur, evrim de çürütülür, kansere çare de bulunur. ancak sadece lafta yapılır bunlar.

    günümüzde bilim de mühendislik de çok ciddi ön çalışma gerektiren uzmanlık alanları. 500 yıl öncesindeki gibi aklına geleni üretmeye kalkarsan hüsrana uğrarsın.

    yapma demiyorum hobi olarak yap ama özgüvenini dizginle. ne ürettiğini araştır.

    https://www.youtube.com/watch?v=_qupnnroxvy

  • kaç yaşında bilmem kaç yıldır evli kadınım, kocam hediye almadı diye komşu ya da herhangi başka bir erkekten beklentim olmadı. normal kadınların da böyle beklentisi olmaz, normal erkeklerinde böyle bir düşüncesi olmaz.
    programındaki insanlarla fazla zaman geçiriyor sanıyorum, söylerken ki rahatlık midemi bulandırdı.

  • başlık sınıra takıldığı için yazamadım. tam başlık şöyle olacak " 75 bin liralık protez bacağıma devletin sadece 10 bin lira destek vermesi"

    edit: arkadaşlar ilginiz ve inceliğiniz için çok teşekkür ederim. iban isteyenler, destek vermek isteyenler… o kadar fazla ki. kabul etsek şu an yeni bir protez almıştık. ancak bu başlığı bağış için açmadık. iyi niyetinizden şüphemiz yok, defalarca teşekkür etsem az. önceliğimiz devletin karşılaması. çünkü bizim gibi yüzlerce engelli var. o yüzden yanlış anlaşılmasın, bağış kampanyası kesinlikle değil bu. amaç ses duyurmak. özellikle tekrar tekrar yazıyorum.

    iban paylaşıp bağış almak yanlış anlaşılabilecek bir durum ancak bir medikal aracılığı ile protez bacak desteğini kabul edebiliriz.

    bu başlığı öncelikle babam, daha sonra tüm engelliler için açtığımı belirtmek isterim.

    babam yıllar önce bir kaza geçirdi ve ayağı diz altından kesildi. sizleri sıkmamak için detaya girmeyeceğim. 15 senedir protez bacak kullanıyor. bilgisi olmayanlar için söyleyeyim, şu anda protez bacağın fiyatı 73 bin lira. devlet bu miktarın protezine göre 6-18 bin lira arası bir destek veriyor. 5 yıl öncesine kadar devlet %90'ını karşılıyordu ancak şimdi %20'sini karşılıyor.

    babam ve annem emekli. tahmin edersiniz ki bu rakamları karşılamak imkansız gibi bir şey. sadece babamın 10 aylık maaşını hiç harcamadan biriktirmesi gerekiyor.

    belediyeye ve valiliklere müracaat ettik fakat emekli olduğu için hiç bir şekilde destek görmedik. tamamen kaderine bırakılmış durumda.

    babam şu anda çalışmak durumunda olduğu için bu protezi sürekli kullanmak ve 5 yılda bir yenilemek zorunda. şu anda kullanmış olduğu protez deforme olduğu için takamıyor, takamadığı için çalışamıyor, çalışamadığı içinde eve hapsolmuş durumda.

    bu konuda bir gündem oluşturmak için yardımlarınızı ve hassasiyetinizi bekliyoruz. kimseden bir para istediğimiz yok. sadece devlet bu ihtiyacımızı karşılasın istiyoruz. eminim bizim gibi olan bir sürü engelli vardır ve hepimiz de birer engelli adayıyız.

    teşekkürler.

    edit: şunu söylemeyi unuttum. silikon normalde 6 ayda bir oksitlenmeden dolayı değişmesi gerekiyor. devlet karşılamıyor. bundan dolayı babam gidip medikalcisinden 2. el kullanılmış, biraz da olsa sağlam olan silikonları alıp kullanmaya çalışıyor.

    2. edit: destekler için çok teşekkür ederim.
    buradan bir bağış kampanyası yapabileceğimizi söyleyen arkadaşlar oldu. bu konu ile alakalı sanıyorum valilik izni falan gerekiyor. şimdilik böyle bir amacımız yok. tek istediğimiz devletin bunu karşılaması. duyarlı olan herkese çok teşekkür ederiz.

    3.edit: babamın çalışması ve emekli olması durumuyla alakalı yanlış bir anlaşılma olmuş olabilir. bazı duyarlı arkadaşlar mesaj atıp uyardı sağ olsunlar. babam emekli ve mevcut şartlarda çalışmak durumunda. sebebini anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum. ancak şu an çalışmıyor. çünkü ayağı ona müsaade etmiyor.

    4. edit: vay be sözlük siz neymişsiniz... ne koca yürekler varmış aranızda. kocaman bir aileymişiz. gelen bağış desteklerini kabul etsem değil bir, beş tane bacak alırdık. ne desem az kalır size. cansınız. keşke tamam diyebilsem bu isteklerinize çok isterdim. ama işte... anlayın işte...

  • cumartesi arkadasimin dugunune gidicem. cok da tanidigim samimi oldugum biri degil, arkadasimin arkadasi ama kirmayalim diye gidelim dedim. neyse beni gelip alacaklar sonra dugun salonuna gidicez. gomlegimi, pantolonu falan utuledim suslenip puslenip bunlari(beni alacak arkadasi) beklemeye basladim. lan ne gelen var ne giden. ariyorum caliyo caliyo telefonunu acmiyo. mesaj atiyorum cevap vermiyo. kizdim sinirlendim, atladim bi dolmusa kendi basima dugunun yapilacagi mekana gittim. kapida karsilama fasli falan tabii ben samimi olmadigimiz icin gelinle damadin anne babasini da dogal olarak tanimiyorum. neyse oturdum bi masaya, ufak ufak atistiriyorum falan derken bi alkis kiyamet koptu konfetiler falan gelinle damat geldi. lan o da nesi?! kizi tanimiyorum, damadi hic tanimiyorum... hemen elimi telefona atip facebook'a girdim. basimdan asagi kaynar sular dokuldu, meger dugun yarinmis ve ben hic tanimadigim birilerinin dugununde alkis tutuyorum yiyorum iciyorum. neyse hic caktirmadan oturdum yerime, kalktim dans ettim, halay cektim, ickimden yudumladim yedim ictim mekani terkettim. kimse de bana "aga sen kimsin?" diye sormadi. turk insaninin ne kadar misafirperver oldugu bi kere daha tescillenmis oldu. muhendiz bi cocukla tanistim cerenle nerden arkadasiniz, okuldan mi dedi. evet diyip hizlica konuyu degistirdim. lan ne ceren'i ben burcu'nun dugune geldim amk. adamlar yarin gerdekten sonra acip dugun kasedini izliycekler. ortalikta dolanan bi tip halay cekiyo oturmus iciyo falan kim lan bu diycekler ahahah

    ertesi gun yani bugun oldu arkadas aradi. hadi in seni almaya geliyoruz diye. yok abi ben ateslendim cok kotuyum diye savusturdum gitmedim. simdi bugun de gitsem mekan sahibi, garsonlar diycek lan bu dun de burdaydi, gene gelmis diye.

    bu da boyle bi ani olarak not dusulsun.

  • güzel bir örneği şurada bulunabilir. ben kodlamadan anlayan biri değilim ancak biyolojiyle ilgilenen herkesin yolunun çağımızda mutlaka bir şekilde bu konuyla kesişeceğini düşünüyorum. çünkü bu sistem evrim mekanizmasının anlaşılması için de çok faydalı bana göre.

    genetik algoritmaların nasıl işlediğini anlamak için de evrimin mekanizmasını biliyor olmak lazım. yani genetik algoritmayı çözmek için biyolojiye ihtiyacımız var. evrimi doğru düzgün öğretebilmek için de genetik algoritmayı bir şekilde çocuklara derslerde sunmamız gerekiyor diye düşünüyorum.

    günümüzde öyle bir noktaya geldik ki her disiplinden insanın bir şekilde temel bilimleri ve kodlamayı beraber algılaması gerekiyor. bu benim ne işime yarayacak kafası çoktan tarihin tozlu raflarına kaldırılmış durumda. ben şahsen kodlama bilmediğim için gerçekten utanıyorum bu günlerde. keşke çok daha erkenden dil öğrenir gibi zorlasaydım kendimi.

    neyse konuya dönersek genetik algoritma ne yapıyor ona değinelim biraz. aslında temel olarak bu programlama mantığı bir sorunun çözümü için rastgele denemeler üretip en iyi olanları ufak değişikliklerle türetmek üzerine kurulu. bunu daha iyi anlatabilmek için verdiğim örnekteki durumu açmaya çalışacağım.

    yukardaki linkte çözülmesi beklenen sorun belirli bir miktar yakıt ile roketin hedefe kendi kendine ulaşabileceği ateşleme sırasını ve süresini belirlemek. bunu net olarak anlayabilmemiz için de roketin özelliklerinden bahsetmeliyiz.

    örnekteki roketler iki boyutlu dünyada yaşıyorlar. her birinin üzerinde gelişigüzel yerleşmiş beş adet itici var. bu iticilerin roketin üzerindeki konumu ve ateşlenme sıraları doğdukları an belirleniyor ve sonrasında olanlar tamamen dünyanın fizik kurallarına göre şekilleniyor.

    algoritmanın yaptığı şey ise bu roketleri yaşam süreleri boyunca hedefe yaklaşma derecelerine göre sıralamak. en yakından geçenler ve daha iyisi hedefe ulaşanlar o neslin üreyebilenleri olarak seçiliyorlar. bu noktada biraz da algoritmanın genetik kısmından bahsetmek gerekli.

    genom bildiğiniz gibi kalıtım bilgisinin tamamı için kullandığımız terim. gen ise belirli bir karakter için kullanılıyor. verdiğim örnekteki her bir roketin de kendine ait bir dna dizilimi var. iticilerinin roketin üzerindeki konumu, ateşlenme sırası ve süresi de bu genom üzerindeki genlerde yazılı. tıpkı virüslerde ve gelişmiş omurgalı canlılarda olduğu gibi bu yapay roket canlısı da bu veriyi bir sonraki nesle iletmek için kendi evreninin uygunluk (fitness) kriterini yerine getirmek zorunda.

    genetik algoritmalar genelde kimlerin ürüyebileceğini bir sayı ile belirlemeyi seçiyorlar. mesela hedefe ulaşan yahut en çok yaklaşan %10lik popülasyon gibi. daha da basitçe anlatırsak yüz roketten yaşam süresince hedefe en çok yaklaşan yahut ulaşan 10 tanesi üreyebiliyor.

    üremeye geçmeden ölümü de tanımlamak lazım. burada roket canlısının ölümü üç şekilde mümkün. birincisi ortadaki yazıya çarpmaları. ikincisi ekranın altından aşağı düşmeleri. üçüncüsü hedefe varmaları. üçünden biri gerçekleşmediği sürece roket canlı kabul ediliyor ve hedefe yakınlıkları gerçek zamanlı olarak takip ediliyor.

    en başarılı olanlar ise sonraki neslin genetik kodunu aynen doğada olduğu gibi crossing over ve mutasyon ile oluşturuyorlar. roketlerin cinsiyetleri yok ancak roket evreninde üremek için cinsiyete ihtiyacınız da yok. basitçe başarılı olanların genleri yeni nesildeki bireylere çaprazlanarak ekleniyor. bu süreç içinde sizin belirlediğiniz oranda mutasyon da ekleniyor ki çeşitlilik zeval görmesin. insan türünde kromozom sentezi sırasında yazım hatasına bağlı mutasyon oranı yaklaşık bir milyon nükleotidde bir oranında. genetikte ilk öğretilen konulardan biri de bildiğiniz gibi mutasyonların olumlu yahut olumsuz sonuçları olabileceği. yani genel kanının aksine mutasyon her zaman kötü sonuçlar doğurmak zorunda değil. roket evreninde bunu çok seri biçimde gözlemleyebilirsiniz. bazen tüm roketler hızla ölürken doğuştan sıradışı itici konumuna sahip bir tanesi hiç beklenmedik rotayı izleyerek hedefe kolaylıkla ulaşabiliyor. sonraki nesilde bu mutant roketin çocukları onun genetik mirasının avantajlarını yaşamaya devam ediyorlar. birkaç nesil sonra popülasyonun %90i mutantın torunlarından oluşuyor. biz buna popülasyon genetiğinde genetic drift diyoruz. belirli bir türün alel frekansındaki ani sabitlenmeye neden olan bu tarz durumlar toplam canlı sayısının azlığından kaynaklanıyor. daha önce pandaların yok olması üzerine yazdığım yazıda buna değinmiştim sanırım. özetle gerçek dünyada olduğu gibi roket sayısı az ise ve bu roketlerden üremesine izin verdiğimiz roket sayısı daha da az ise popülasyon çok kısa süre içinde belirli bir genetik kodda sabitlenecektir.

    bu durum gerçek hayatta türün sonunu getirebilecek kadar büyük bir felaket ancak genetik algoritma ile sorun çözmeye çalışan bir insansanız bu çok da olumsuz bir durum değil. kısa sürede o hedefe en verimli yolculuğu yapacak roketi bulmak zaten amaç. ancak yine de çok karmaşık sorunların çözümü için düşük mutasyon oranı belirlemek, her nesildeki birey sayısını olabildiğince yüksek tutmak ve üremesine izin verilen bireylerin de oranını olabildiğince fazla belirlemek faydalı olacaktır. doğada karmaşık sorunları çözmemizi sağlayan şey bu genetik derinlik olmuştur.

    genetik algoritma ile ilgilenecek insanların evrimin mekanizmalarını çok derinlikli araştırmalarını tavsiye ederek burada noktalayacağım bu yazıyı. verdiğim örnekteki gibi basit sorunlar için belki çok şey ifade etmeyen değişkenler istanbulun trafiğinin çözümü gibi milyar dolarlık soruların çözümünde hayati önem taşıyabilir. beni okuyan genç arkadaşlara basitçe önerebileceğim şey yeni dünyada ayaklarımızın temel bilimlere basarken ellerimizin dijital dünyayı kavramak zorunda olduğu. beslenebileceğimiz bu kadar ihtişamlı şey varken bir tek şeyi seçerek kendimizi körleştirme lüksümüz yok.

    göreceksiniz gelecekte farkı yaratan şey sadece okul diplomaları,kurs belgeleri, süslü cvler falan olmayacak. gelecekte başarılı olanlar farklı disiplinleri beraber kullanma becerisi yüksek bireyler olacak.

    size güveniyorum.

    bonus:
    olaya programcı olarak yaklaşanlar için sıfırdan benzer bir projenin üretimi de şurada.