• lise dönemleri sevgili sözlük, iki genç aşık mutlu bir yuvanın hayallerini kuruyor. kızın saçları fırtınayla taralı, erkeğin bakımsız masum bir yüzü. hayatın acımasızlığını, aşkın labirentlerini falan henüz bilmiyorlar, zaman onların yüzüne " geçer elbet " kroşesini geçirmemiş.

    panjurlu bir ev hayal ediyorlar önce, panjur önemli tabi, kim koyduysa kafamıza şu amerikavari düşleri, ah şu televizyonlar. neyse, kızımız rahata açık, saraylarda yaşayacağını falan sanacak cahillikte, erkeğimize yapıştırıyor sözü, " ben evlenince kirada oturamam orhan diyor " erkek biraz gerçekçi, hiç olmazsa ev alana kadar babamların evin.. derken kızımız köpürüyor.. sonra bir ışık.

    tabi böyle çok klişe söz öbeği var, elimle hazırladım lan. % de 70 ini şu kulaklar duydu. buyrun teker teker inceleyebilirsiniz;

    http://hizliresim.com/lkzqpg
  • eski alt komşumun repliği.
    yeni evli bir çift taşınmıştı bir alt kata, henüz çok genç ve yeni evli olmalarına rağmen sürekli kavga ediyorlardı, bir ara bi bahaneyle tanıştık. kız dert yandı bana, ''evlenirken ailesi söz verdi, ev alacaklardı. almadılar, şimdi kirada oturuyoruz ve ben aileme, arkadaşlarıma herkese rezil oluyorum'' diye ağlıyordu. en büyük problemleri bu konuydu ve kavgalarının şiddeti git gide artıyorken ben yürümez bu evlilik diye düşünmeye başladım. fakat ne oldu? çocuğun ailesi ev aldı! şimdi kendi evlerinde ve çok mutlularmış, geçen gün aradı, ''abla aşkolsun hala gelmedin yeni evime'' diye sitem etti, bi ev hediyesi alayım da gideyim bari yakında...
    kıssadan hisse: bütün suçu kızlara yüklemeyin, erkekler de bi tuhaf, baştan koysana kurallarını, böyle bir konu için seninle sürekli kavga eden, rezil olduğunu düşünen karına hak veriyorsan, ailenin imkanlarını zorlayıp, borca sokarak ev aldırıyorsan sana da ayıp.
  • bunu soyler kiz...
    ustune bi de anadan emilen sutu burundan getirir.
    sonuc olarak ne mi olur ?
    baştacı.

    hayat boyle. hayat cok adil.
  • türk kadınının günümüz erkeklerine dayatması.

    kimse kirada oturmak istemez ama bunu evlilik şartı olarak sunan kızın götüne tekmeyi basmak gerekir.
  • evliliği sevdiğiyle beraber yaşamak değil de, sosyal statü unsuru olarak görenlerin söylemi bu aslında. evlenince kirada oturamam diyen kız, topu topu üç dört saat giyeceği beyaz bir elbise için binlerce lira harcar. akşama sevişecekler diye tüm eş dost akrabalarını çağırıp halay çektirir. daha bunun nişanı sözü kız istemesi var. yaa...

    evlilik hazırlıklarının sebep olduğu alışveriş ekonomisinin dinamiklerini incelemeyi pek sevsem, konu komşu hısım akraba, tanıdık tanımadık herkesin gelinlik beğenme, ev yerleştirme vs gibi alışverişine ucundan kıyısından bulaşmış olsam ve bunu severek yapmış olsam da, kendim evleneceğim zaman böyle sosyal statü göstergesi şeyleri yapmak istemiyorum.

    radioheadbanger'ın bi yazısı vardı tumblr'da, kaşmir paltosuyla ilgili. o geliyor böyle durumlarda benim aklıma. herkesin kendine göre bi yaşam standardı var. benim de alışmış olduğum bi düzen var. senelerce yalnızdım, senelerce sadece ihtiyaç olduğu kadarıyla idame ettirmeyi bildim yaşamımı. sırf evleniyorum diye, bunları değiştirmeme gerek olduğunu düşünmüyorum. halimden memnunum çünkü. 1+1 bir eve kiracı olsam evlendiğimde, emin olun 4+1 bir ev alıp evlenmiş olsam olacağımdan daha mutlu olabilirim. gerek yok çünkü ilk etapta öyle büyük bir eve. kullanacağın bi salon, bi mutfak, bi yatak odası. ilk başta çoluğun çocuğun yok. çocuk düşündüğünde, yaptığında, 2+1 bir eve çıkarsın zaten. büyük bi eve çıksam, boş kalır o odalar. boşu boşuna fazla emlak vergisi, boşu boşuna fazladan doğalgaz faturası ödemiş olurum. o odaların peteklerini kapasak bile, kapı altlarından vs soğuk girer çünkü. yeterince ısınamayız.

    hep sosyal statü, elalem ne der uğruna yapılan şeyler. tanıdığım çoğu mutlu birlikteliğe sahip insanın evlendiğinde bardağı bile yoktu. bunlara annem de dahil. sonra yavaş yavaş yapmışlar her şeyi. "onu isterim mehmet, bunu da alalım mehmet" diye kezbanlıkla kurduğun evlilikten ne hayır bekliyorsun ki zaten? fazla eşyaya, büyük evlere değil, büyük sevgilere ihtiyacımız var.

    bilmiyorum böyle düşünmemin sebebi, ameleliğe alışmış olmam olabilir. iş ararken kurduğum hayaller bile "zengin kocaya kapağı atmak" değil, beyaz kadın ticaretine girmek, böbreğimi satmak filandı. çalışmaya, kazanmaya, üretmeye alışmışım. üstümde iğreti duruyor böyle şeyler. otururum ben kirada arkadaş. günde 12 saat it gibi çalışır, kiramı faturalarımı öder, kıt kanaat para biriktirip evimi arabamı alırım. sadece, huzurum olsun. çünkü bu evlenirken aldırılan şeylerin, evlendikten sonra götü tırmalaması var. istemiyorum öyle şeyler olmasını.

    ben evlenince kirada oturmam, sen oturmazsın? kim oturuyo amk ozaman bu kiralık evlerde? kezban kezban cümleler kurup sonra hepsini yalıyorsun işte kızım. uzun etme. büyük söz söyleme.

    edit: radioheadbanger'ın o yazısını buldum http://gentlyopenthenitshuts.tumblr.com/…karalamasi
  • günümüzde bazı erkeklerin de söylediği cümledir.

    kiraya para vereceğime, kredi alır evimi öderim diyorlar.
  • çünkü kira içime oturur, diye devam etmesi beklenen kişiye ait söz öbeği.
  • yeni evlenen arkadaşlardan gördüğüm kadarıyla nişanlıyken ortak kredi çekip ayda 2-3 civarı ödeyerek kendi evlerini alma yoluna gitmektedir durum. tabi bir açıdan mantıklı ama 500 tl kira yerine 2500 tl kredi ödemek hele evliliğin ilk yıllarında çok ağır bir travmadır. yine de geleceğe yatırımdır iyi yapıyorlardır..
    tabi bana ev al diyen kız tarafını anlatmıyorum burada aslan gibi borcun altına girip evimizi beraber alalım diyen kıza övgüde bulunuyor olabilirim.
  • zengin biriyle evlenmeliyim demek ile doğru orantılı bir söylemdir.
hesabın var mı? giriş yap