• ''şehrin stresinden kurtulmak'' diye moda bir laf var ya hani, burası da öyle biraz. şehir merkezine öyle çok uzak değil; fakat soyutlanmış ve huzur verici. burası varken kuğulu park'ın abartılmasını da anlamıyorum şahsen. atakule'nin altındaki migros'tan al alkollü-alkolsüz meşrubatını, abur cuburunu; çök parktaki masaların birine birkaç kafa arkadaşla birlikte. hatta kafayı bulup atakule'ye çık ve evini bulmaya çalış, ''ben burdan atlasam beyin kıvrımlarım en fazla nereye ulaşır'' diye iddiaya gir arkadaşınla. ''abdullah gül o kadar arsada napıyor, şeker fabrikası mı işletiyor'' diye düşün salak salak.
  • seğmenler yaz mevsimiyse burası sonbahar gibi geliyor bana. yaz mevsiminde bile puslu geliyor, melankolik geliyor, biraz dark&twisty geliyor tam anlamıyla. gerçek ankara havasını uzun süre sonra ilk kez burda aldım.
  • çocukluk anılarımın baş köşesindeki park. bugün hala ortasındaki gölü kocaman hatırlarım. kenarına yaklaşınca içine düşeceğimi sanıp korkardım ondan sanırım. şimdiki gözümle bakınca hiç de o kadar büyük değil ne havuz ne de park. ya ben büyüdüm ya o küçüldü bende.
  • ankara'daki yalnızlığımı şiirlere döktüğüm park. okul* çıkışı gider bir bankta oturur, kendimi kederlere salardım bu parkta. be çocuk ne diyim sana, daha hayatın baharındasın ne gerek var bu güzelim parkta kendini kasıp üzmeye, koyverip gitseydin ya, çiçekleri koklasaydın, çimlerde yuvarlansaydın...
  • bursa botanik parkı yazın haftasonları iğne atsan yere düşmeyecek kıvama yaklaşan yoğunluğuna rağmen şehrin en keyifli yeşil alanlarından biridir. 30 sene önce kültürpark o kıvamdaydı, sonra araç trafiğine açılması ve artan nüfusu kaldıramayan küçüklüğüyle yerini botanik parkına bıraktı.

    botanik parkı ayrıca karavancılar için de güzel bir konaklama yeridir. güneydeki otopark paralıdır, günlüğüne 15 lira alır, kuzeydoğudaki ücretsizdir ama daha küçüktür.

    içindeki otantik otel haftasonu kaçamağı yapmak isteyen çiftler için özellikle bahar aylarında yeşilin ortasında güne başlayacağınız bir ortam sunar.

    hasılı bursa'da sabahları spor yapmaya, haftasonu bisikletle gezmeye, kısa süreli konaklamaya ya da yazın sıcaktan bunalanların ağaç altında piknik yapmalarına çok uygun güzel bir parktır.
  • ankara'nın en güzel tek parkıydı bir zamanlar. şimdiki viran halini görmek, eski günlerini hatırlayanların içini sızlatıyordur. çevre sokak girişi iğde ve ıhlamur ağaçlarıyla gölgelenmiştir. artık ne suyu ne de kocaman kırmızı balıklarının olduğu havuzunun kenarında çocukluğun en güzel günleri, ilk gençliğin en heyecanlı cumartesileri yaşanmıştır.

    12 eylül ile birlikte kapısı kapanmış, balıkları mahsur kalmış, çiçekleri terk edilmiş, serası metruk bir cam kafese dönüşmüş bir daha da kendini toparlayamamıştır. cinnah girişindeki cepleri otomobilli zevatın koklaşma yerine, çocuk parkının eklendiği kısım simitçi, helvacı, gazozcuların işgal ettiği mekâna dönüşse de, parkın içleri, aşağı tarafları hâlâ sessiz ve sakin birkaç saat geçirmenize izin veriyor.
  • ankara'nın çankaya semtinde, atakule nin hemen yanında olan, oldukça büyük ve güzel bir parktır.
  • cankaya yokuslarinin tepesinde olmasindan ve biraz cukur icinde oldugundan cok bilinmeyen bir park.. segmenler parki cadde karsisinda biraz daha asagida olup herkes gider oraya misal.. botanik parki ise agaclari ve cukurlugu sagolsun cevredeki binalari daha iyi saklar, insani daha bi izole eder; bu yuzden oldukca guzeldir..
  • seğmenler parkı gibi biranız, şarabınız ile keyfe gittiğinizde yanınıza yaklaşan güvenlik tarafından parkta alkol alınmasının yasak olduğu uyarılırsınız, çok da şey yapmayın, biraz kamufle ederek keyfinize devam edersiniz.
    aynı güvenlik görevlileri siz çevreye çöp, atık bırakırsanız da anında yanınıza geliyor dolayısıyla parkın bu şekilde sahiplenilmesi hoşuma gidiyor açıkçası. sırf bu yüzden seğmenler parkına dönüşmesi şu aşamada mümkün gözükmüyor.
  • akşam ve sabah saatlerinde ıssızlığıyla daha da güzelleşen, çölün ortasındaki vaha gibidir.
hesabın var mı? giriş yap