• beyonce'nin hem vokal hem de dans performansı olarak ortalığı yıkıp geçtiği çok daha güzel şarkıları ve klipleri var ama bu şarkıya ayrı, klibine ayrı, beyonce'nin her yerinden akan karizmaya ve özgüvene ayrı bayılıyorum. bu şarkıyı söylediği için diva değil, 27 yaşında ortaya böyle çıkıp kariyerinde bir kere bile tökezlemediği için diva.

    arkadaki dansçı kızlar hareketsiz duruyorlarken beyonce'nin o garip dansını yapması ve sonra kızların da aniden canlanıp aynı şekilde dans etmeye başlamaları falan saçma sapan derecede hoşuma gidiyor sjkjsljj beyonce zaten bu şarkıyı söylerken o kadar tatlı bir sinir bozuculuğa sahip ki bunu yeryüzünde sadece kendisi yapabilir sjkjsljj

    ayrıca şarkının girişi ve nakaratı olan kısım insanın zihnine bir kere girdiği zaman çıkmıyor. hastalık gibi insanın beynine saplanıyor resmen. evin içinde '' ı'm a-a diva, ı'm a, ı'm a-a diva...na na na diva is a female vers....'' diye dolaşıyorum. ne divası lan, koca adamım ben.
  • beyonce'nin dans figürlerinin sertliği konusundaki tezini başarıyla tamamladığı, süper çekici bir klibe sahip şarkısı. insanı gaza getirip aynı hareketleri yaptırtmaya çalışma gibi bir özelliği de var ancak, bel ve bacak sakatlanmaları olası ( deneyimle sabittir!).
  • türkiye'de yaşı geçmiş barbie kılıklı şarkıcı teyzelere verilen isim.
  • bulgurluda bulunan iğrenç bir dondurma satan pastane.
  • bülent ersoyu çağrıştıran kelime. bi nevi şartlı refleks...
  • bildiğintiyatro'nun ilk oyunu...
    oyunu yazan ve yöneten; başak kıvılcım ertanoğlu.
    kendisini bir kez görmüştüm, güzel kadın. ilk görüşte zaten kendisine hayran oluyorsunuz illa.
    yetenekli bir oyuncu zaten.

    " diva; halkın çok sevdiği, yıllardır çektiği filmlerle, söylediği şarkılarla, sansasyonlarıyla, yardım kampanyalarıyla gündemin en önemli magazin malzemelerinden birdir.

    isimsiz sanatçılara destek olmak amacıyla da evlerine gidip onlardan "sanat eseri" satın alır.
    o gece ressam'ın evine gidecek, siparişi alacak, oyunlarını oynayacak ve hayata yine kendisi hükmedecektir.
    çünkü her devrin "divaları" vardır.

    her devirde gündemi "divalar" yaratır.

    her devirde hükmedenler hükümdarlıklarını daha da genişletir.

    divalar her zaman yaşar ve yeniden üretilir.
    düzen hep böyledir.
    "sil pakla, sil pakla, düzeni sil pakla, sil pakla" "
  • altyapısı fena halde lil wayne'in a milli şarkısına benzeyen şahane bir beyoncé şarkısı. beyoncé'yi destiny's child dönemlerinden beri çok severdim ama kendisine hayran olmamın sebebi bu şarkıdır. resmen tüm dünyaya tavır koymuştu ve kraliçeliğini ilan etmişti, aldığı şu riskten dolayı bile kendisine hayranım.

    ''fifty million around the world and they say that i couldn't get it
    i done got so sick and filthy with benjis, i can't spend it'' dizeleriyle de durumu güzelce özetliyor. en büyük idolüm.
  • dana international tarafından 1998 eurovision şarkı yarışmasında seslendirilmiş ve israil'e birincilik getirmiş eurovision'un sıkıcı kalıplarını kırmasını sağlamış başarılı parça.
  • jean-jacques beineix'in 81 yapımı kült filmi diva. kimilerine göre postmodern sinemanın ilk örneklerinden. la nouvelle nouvelle vague (yeni yeni dalga) postmodernizmin sinemadaki ilk yansımalarından kabul edilir. diva ise akımın fitilini ateşleyen film olarak görülür birçoklarına göre. özellikle seksenlerde avrupa'da festivallerin tekrar tekrar programlarına aldığı filmlerdendir diva.

    sıradan bir postacı ve amerikalı bir soprana arasındaki zorunlu ilişkiyi polise örgüyle birleştiren film fazlasıyla melez bir yapıya sahip. bir taraftan fransız polisiyelerinin izlerini sürerken bir taraftan amerikan aksiyonlarının teknik kusursuzluğunu da yakalıyor. kendine has çarpıcı görsel yapısı ve hikaye diliyle çağdaşları arasından kolaylıkla sıyrılıyor diva.

    filmin ilk postmodern örneklerden biri sayılmasının sebebi ise godar filmlerini refere ederek merkeze aldığı karakterin şehri yaşamasıyla oluşan bir tür şehri tanıma ve şehirle özdeşleşme mefhumunun yarattığı kendine has dünya içerisinde sosyal ve politik bir belirsizlikle üst anlatıyı reddi, merkeze alınan karakterin farklı kollardan ilerleyen tüm hikayelerin ortasında olması ve opera gibi seçkin sanat olarak görülen bir türün aksiyon janrına taşınması sayılabilir.

    diva'yı postmodernist bir dedektif filmi olarak görmek yanlış değil. zaten uyarlandığı roman eleştirmenlerce postmodern bir dedektifli metni olarak adlandırılıyor.

    merkeze alınan durum sanatın ne olduğu, nasıl değerlendirimesi gerektiği gibi sorularla pekiştirilince modernizm ve postmodernizm karşıtlığı pekişiyor. sesinin hiçbir şekilde kayda alınmamasını isteyen, buna hiçbir şekilde müsaade etmeyen ünlü bir sopranonun gizlice kayda alınan performansının peşine düşen film zekice bir düzlem kuruyor. gerçek ve taklit olan arasındaki bağdan hareketle sanat ve sanatçının durumunu tartışmaya açarken postmodernizme atfedilen kavramları da filmin içine yediriyor. kemikleşmiş, kalıplaşmış modernist düşüncelerin değişmesi gerektiği fikrini filmin çerçevesine ustaca yerleştiriyor. böylelikle değişime uğraması gereken toplumsal yapı ve olguların, modernist formasyon klişelerinin de altını çizmiş oluyor.

    tüm bunlardan filmin durağan, belirsiz, muğlak ya da genel bir ifadeyle sıkıcı olduğu fikrini çıkarmayın sakın. zira film fazlasıyla akıcı, hareketli ve yerine göre eğlenceli. hatta amerikan aksiyon filmlerine taş çıkaracak uzunlukta, teknik olarak fazlasıyla etkileyici bir kaçma- kovalamaca sahnesi de mevcut. elbet çekildiği döneme göre.

    has sinemaseverlerin kesinlikle görmesi gereken bir başyapıt diva. özellikle jules ve cynthia arasında kurulan duyusal erotizm, incelik ve bütünlük hissi filmi değerli kılan bir diğer etken. kısacası tam bir sinema şöleni diva.
  • karmatronic vocal radio remixi şukela olan beyonce şarkısı.
hesabın var mı? giriş yap