• new york'da kucuk bir cocuğu azgin bir kopegin dislerinden kurtaran ve hayvani boğan iri yari delikanlinin yanina kosan gazete muhabiri sormus:

    - "kahraman amerikali cocugun hayatini kurtardi" diye yazabilir miyim?
    - ben amerikalı degil pakistanliyim, demiş adam.

    ertesi gün new york times'da manşet:
    "köktendinci bir müslüman, central park'ta bir köpeği boğdu. fbi olayın el kaide bağlantısını araştırıyor..."
  • kökeni islam tarihinin ilk dönemine (bkz: hariciler) hatta daha geride bedevi arap kulturune dayanan bir örgüt/yapılanma/ düşünce biçiminin karşılığıdır. söylem ve eylemlerine bakıldıgında sürecin haricilik-hanbelilik-ibni teymiye-vehhabilik-el kaide şeklinde devam ettiğini gözlemlemek mümkündür. arada ufak tefek ve daha çok lokal vakalar yada oluşumlar mevcut ise de esas damar budur. genel sunni havza icerisinde ve kriz zamanlarında rağbet gören bir eğilimdir.
    sünni siyaset felsefesinin bilinen en temel kaidesi "itaat" dır. (bkz: maverdi) islamın ilk kriz yıllarında emevi saltanatının kendisini saglama almak için desteklediği ve tabiiki şii-mutezili-harici muhalefetinde getirdiği bıkkınlıktan sıyrılmak isteyen kitleler içinde biçilmiş kaftan olan bu siyasi duruş zamanla islam toplumunun ekseriyetine hakim olmuş ve yüzyıllarca böyle devam etmiştir. ancak bu sureçte şiilik iyice ayrışırken mutezilik salt düşünsel bir mezhebe dönüşmüş, haricilik ise basta hanbelilik olmak uzere muhtelif sünni ekoller arasında dağılıp bir nevi gaybubet haline bürünmüştür. sultana itaat allaha itaattır zihniyetindeki sünni toplumun özgüven dinamikleri moğol istilasıyla sarsıldığında, sünni siyasi düşünce de ilk kırılmasını yaşadı. o döneme kadar asla tartışılmayan itaat kavramı bir soruyla karşı karşıya kaldı. haricilerin temel argumanı "hüküm yalnız allahındır" cümlesinin değişik bir versiyonu "allah ın hukmiyle hukmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir" ayeti, "müslüman olsa dahi, şeriat kurallarıyla hükmetmeyen sultana itaat edilir mi" sorusuyla bir araya getirildiğinde yeni bir dalga ortaya cıkarıyordu. cünki islam toplumu o vakte kadar zalimde olsa fasık da olsa kendisini seriatle yada şeriat adına yöneten sultanlarla muhataptı ve dolayısıyla "itaat" ı ayakta tutmak cok da zor olmadı. fakat artık adına "yasık" denilen ve cengiz handan kalma moğol idare kurallarıyla yönetilmeye calışılan toplum ibni teymiye nin önderliğinde bu kavramı altetti ve sünni islam topluluklarına yeni bir heyecan dalgası getirdi. iktidarını kaybeden arap liderlerinde desteğiyle bu dalga sunni toplumun hem siyasi hem sosyal hakimiyetinin tekrar kurulmasını sağladı.
    2. dalga 18. yuzyıldaki vehhabi hareketiyle başladı. sömürgecilik döneminin ve batının askeri/siyasi üstünlüğünün yarattığı bir kriz ortamının ürünü olan ve muhammed bin abdulvehhab önderliğindeki bu siyasi ve dini hareket, yine hanbeli havzanın bir ürünü olarak ve atası haricilikin esintilerini de taşıyan bir görüntüyle tarih sahnesine cıktı. bu sefer hedef siyasi iktidar değil, toplumun ta kendisi idi. cıkış argumanı da " islamın hükümleriyle yaşamayan bir kimse/topluluk müslüman mıdır" el cevap: değildir.
    bu kadar basit ve yuzeysel bir bedevi anlayışın islamın hükümlerinden kastının da kendi kafalarındaki çerçeve olduğu da düşünülürse bidatlarla mücadele, yenilenme adı altında neden binlerce müslümanın kanına girildiği daha iyi anlaşılır. bir müddet sonra da devlet (bkz: suudi arabistan)
    halini alan bu dalga iktidarın nimetleriyle durulduysa da . 20 inci yüzyılın son çeyreğinde tekrar hortlamıştır.
    3. dalga 2. dunya savaşı sonrası iki kutuplu sistemin ve tabii ki israilin kurulması ile gelişen arap israil catışmasının yarattığı kriz döneminin etkisiyle ortaya çıkmıştır. israil karşısında kırılan arap gururunun arap milliyetçiliği yada baasçılıkla telafisinin olmaması, iran islam devrimi ve afgan savaşınında etkisiyle uzunca bir suredir uyku halinde ki bu harici/bedevi damarın tekrar canlandırdı. bu sefer şoyle diyorlardı " fitne kalkıp din yalnız allahın oluncaya kadar onlarla savaşın" artık hedef de savaş alanı da daha genişti. mısır da pakistan da ve türkiye de ki islami cevrelerde revaç bulan bu anlayış önceleri daha cok entellektuel duzeyde iken giderek radikalleşmiş ve afgan savaşı, çeçen savaşı ve bosna savaşının talimgah olarak kullanılmasıyla el kaide yi ortaya cıkarmıştır.
    sonuç olarak; tipik harici, arap bedevi geleneğin modern dünyadaki cisimleşmiş hali sayılabilecek bu hareket bir cok açıdan tarihi özellikleri icerisinde barındırır.
    1. haricilikteki bedevi kültür (katı, şekilci, faydacı) aynen devam etmektedir. (bkz: usame bin ladin) (bkz: ez zawahiri)
    2. haricilikteki terör ve anarşi yöntemleri aynen devam etmektedir.
    3. haricilikteki ali karşıtlığı, şii düşmanlığı halini alarak devam etmektedir. (bkz: ırak)
    4. haricilikteki masumiyet ihlali aynen devam etmektedir.
    5. haricilikteki sloganik tutum aynen devam ediyor.
    6. haricilikteki kahramanlık/hamaset yüceltisi devam ediyor.
    7. haricilikteki ölümü kutsama, yaşama saygısızlık devam ediyor.

    haricilik devam ediyor.
  • emperyalizm adına suriye'de gördüğü hizmetler için lojistiğini, silahını, bombasını, yiyeceğini, ambulansını, hastanesini, kerhanesini türkiye'deki bir diktatörün temin ettiği orta çağ kaçkınlarıdır.
  • akp döneminde;

    2003 kasım istanbul, 57 ölü. (saldırıları üstlendi)

    2013 mayıs reyhanlı, 52 ölü. (saldırıları üstlenmedi, hatta esad yaptı biz yapmadık dedi)

    örgüte yadım etmek isteyenlerin, ihh, mit, içişleri bakanlığı, olmadı ahmet davutoğlu ile irtibata geçmeleri gerekmektedir. suriye'ye her gün tırlar kalkmakta, yardımlarınız en hızlı şekilde ulaştırılmakta, polis savcı filan bir şey yapamamaktadır.
  • uzun vadede emperyalistlerin başımıza bela etmesi çok muhtemel olan terör örgütü. akp'nin radikal islama verdiği finansal ve siyasal destek yüzünden akp dolayısıyla da türkiye radikal islamcı çetelere elini verip kolunu kaptırmış durumda. el kaidenin tehditlerini de göz önünde bulundurarak, yaklaşan krizin yaratacağı ekonomik kaosla olası bir iktidar el değiştirmesinde akp'nin evinde zor tuttuğu islamcı kesimi de safına çekerek muhtelif yerlerde bomba patlatması, türkiyeyi suriyeleştirecek hamlelerde bulunması düşük bir olasılık değildir. bir başka düşük ihtimal olan akp'nin suriyedeki çetelere sağladığı desteği çekmesi uzun vadede düşünülen bu felaket senaryosuyla hemen yarın karşılaşma ihtimali demek oluyor. her ne koşulda olursa olsun durum tamamen boka batmışlıktır.
  • efendim bu aralar amerikada bu orgutun ceosunun yeni video kaseti konusuluyor. baskanlik secimlerinden 4 gun once yayinlanan bu kasette, bin laden cikip, "sizi sececeginiz baskan degil, ortadogu politikanizi degistirmeniz kurtarir ancak" tadinda 14 dakika konusmus.

    ve en sonunda soyle de bir vecize osurmus: "11 eylul saldirilari tamamen amerikanin dis politikasi sonucudur. bush iddia ediyor ki biz ozgurluk dusmaniymisiz. o zaman birakin bize aciklasin, neden isvec'e salidrmadigimizi.."

    orospu cocugunun teki olmasi bir yana, bu soylediklerini her amerikali kofti "vatanseverin" duymasini isterdim. dogru da olsa yanlis da olsa, asil beni dusunduren, amerikadaki hicbir ortalama insan evladinin sunu dusunmemis olmasidir. yani adam kendine bu soruyu sorup sonra da olaya kendince bir aciklama getirerek reddetse yine eyvallah (ornegin: bu tip bir saldiriyi her hafta yapamazsin, bir kere yaparsin, onu da en cok ses getirecek sekilde yaparsin, yani isvecin politikasi ne olursa olsun yine de buyuk ihtimalle abdye salidracaklardi )

    dolayisiyla bin laden dogru demistir, yanlis demistir, ayar vermistir, sacmalamistir...bunlarin onemi yok, asil onemlisi amerikalinin bunu sacma bulmasinin birak, hic dusunmemis olmasidir. bunun da aciklamasi oyle amerikalilar salak veya amerikalilarin senin benim gibi insan olmamasi tarzinda ego tatminleri degil, propagandanin gucudur, nokta.

    bakin bu teyp piyasaya cikali birkac gun oluyor, konustugum bir tane allahin kulu izlememis. bu isvecle ilgili yorumunu duyan olmamis. veya en iyi ihtimalle adam bu haberi 1 dakika dinliyor, sonra ki yarim saat bushun zirvalarini dinliyor. ve bu cizgide zirvalari hayati boyunca duydugu icin kolayca sartlaniyor. gercekten de buradaki aileler cocuklarini egitirlerken, ozellikle durumu iyi olanlar, buranin dunyanin en guzel ulkesi oldugu masalini cocuklarin kafasina kakip dururlar, kanada disinda hic yurtdisina cikmamis olsalar bile.

    sonucta ortalama bir amerikalinin da, hayati boyunca inandirildigi seylerin tersini ispatlayan bariz gercekler karsisinda kafasini kuma gomup busha inanmayi surdurmesi, bin laden hayvaninin amerikali cahillere verdigi "ayari" orgazm olur gibi alkislamamizi hakli cikarmaz. nitekim ayni tipte propagandalar* bizim ulkede de mevcut ve abdlilerden tek farkimiz, en azindan sosyal duzenimizde birtakim propagandalarin bile kapatamayacagi rezillikler oldugundan ve daha cok orman kanunlarinin hakim oldugu bir hayat gecirdigimizden, dunyaya daha uyanik ve elestirel bakabilmemizdir.

    haa, ama boyle "bin ladin amma ayar verdi bu angutlara" diye ego tatmini baska sey, onlarin da gozunun acilmasini istemek baska. o yuzden diyorum, keske yayinlasalar su video kasedi prime timeda, keske daha az dinleseler vatan millet sakarya edebiyatini, keske ozgur dusunebilseler (hayir, dunyadan ve ilim irfandan haberi olmayan hippiler gibi degil, analitik ve ozgur) ve keske cehaletleriyle gucleri ters orantili olsa.
  • bu sefer de öldürdükleri suriye askerini bir köpeğe yedirmiş sapık düşünceli terör örgütü oluşumu.

    el kaide bağlantılı nusra cephesi'nin twitter'daki resmi hesabı al-manara al-bayda; öldürdükleri suriye askerini köpeklere nasıl yem ettiklerini övgüyle anlatan bir fotoğraf yayınladı. fotoğraf halep'in tel al-tiyara bölgesinde çekildi.

    utanmadan yaptıkları açıklamaysa şöyle:

    nusra'nın suudi savaşçısı moussa al-harbi ise düşman suriye ordusunun kalbine korku salmak için kalp ve organlarını köpeklere yedirdiklerini açıkladı.
  • 11 mayıs 2013 reyhanlı bombalı saldırısı'nı üstlenmeleri emniyet genel müdürlüğü tarafından yalanlanmıştır. levent kırca'ya skeçlik malzeme çıktı.
  • türkiye'de kendilerine bizzat eğitim, taktik ve lojistik destek veren şöyle bir kuruluş olduktan sonra (bkz: sadat) hakkında türkiye'de yapılanıyor mu yapılanmıyor mu geyiği yapmak abesle iştigaldir.
  • ulkemizde ne yazik ki terorist orgutlere yonelik olarak ziyadesiyle yuzeysel bir bilgi sahipligi var, bunun baslica sebebi de medyada acik ve seffaf haberlerin, hatta belgesellerin yapilmiyor olusu. ornegin el-kaide dendiginde vatandasimizin az cok bir fikri olmasina ragmen, orgutun kurulus ve gelisme donemini gercekten objektif bir sekilde bilen ve yansitabilen insan sayisi maalesef cok az. usame bin laden dendiginde ise teroristten sonra akla gelen ilk husus, siyah disketleri takarak oynadigimiz flash destekli bin laden blast oyunu. o yuzden bu uzun entrymde soguk savas ertesinde el-kaide'nin kurulus donemini ve 2001'deki ikiz kuleler saldirilarina kadar olan gelisme surecini anlatacagim.

    bu cercevede oncelikle sovyetler birligi'nin afganistan'i isgalini ve o donemdeki siyasi konjonkturu incelememiz gerekli. 1973 yilinda muhammed davud han tarafindan gerceklestirilen askeri darbe ile afganistan'da cumhuriyet ilan edilmis ve krallik sistemi kaldirilmistir. davud han'in oncelikle komunistleri tasfiye etmeye baslamasi, ardindan islami hareketleri ortadan kaldirmak icin tedbirler almasi, hem islamci, hem de komunist kanatlarda muhalefet olusmasina sebep olmustur. bunun batili ulkeler tarafindan olumlu karsilanmasi ve bozulan iliskilerin yavas yavas duzelmeye baslamasi, sovyetler birligi'nin afganistan'i isgal etmesiyle sonuclanmis, davud han ise ailesiyle birlikte katledilmistir.

    simdi burasi cokomelli. afganistan'daki sovyetler birligi varligindan fazlasiyla rahatsiz olan cia, 1979 senesinin mart ayinda o donemki baskan carter'a antikomunist afgan gruplara destek verilmesi konusunda teklif goturmustur. burada antikomunist afgan gruplar, esasen pakistan destekli gulbeddin hikmetyar liderligindeki hiz-i islami ve burhaneddin rabbani liderligindeki cemiyet-i islami'dir. 4 ay sonra imzalanan kararla cia yarim milyon usd harcama yetkisi ile muhalif afgan mucahitlere saglik malzemesi, telsiz ekipmani ve her ne kadar kesin olmasa da silah destegi saglamistir. tarihler aralik 1979'u gosterdiginde ise unlu polonyali siyaset bilimci zbigniew brzezinski abd baskani carter'a yazdigi raporda mucahitlere para ve silah desteginin yani sira teknik danismanlik da yapilmasinin gerekliliginin altini cizerken, yesil kusak (green belt) olarak adlandirilan stratejisi kapsaminda komunistlere karsi cihadcilari destekleyerek sovyetler birligi'ne afganistan'da bir vietnam yasatilabilecegini belirtmistir. reagan doneminde ise mucahitlere yonelik destek kapsamli olarak arttirilmistir. isin komik yani, reagan isbu mucahitleri beyaz saray'da agirlamis ve savasci olarak nitelendirdigi bu muhalifleri abd'nin kurucu babalari ile ayni ahlak ve anlayisa sahip olarak betimlemistir. is o kadar abartilmistir ki, oval ofiste fotograflar cekinilmis, reagan afgan mucahitlerin savasini "kutsal" olarak nitelendirmistir. hizli bir google aramasiyla bahsettigim oval ofis fotografina ulasabilirsiniz, bence muazzam derecede ikonik bir fotograf.

    afganistan'daki siyasi konjonkturden kisaca bahsettigimize gore, gelelim el-kaide'nin kurulusuna. afganistan'da baslayan mucahit direnisine destek vermeye giden isimlerden biri de usame bin laden'dir. bin laden'in babasi muhammed, insaat isleriyle istigal eden ve suudi kraliyet ailesine yuklu finansal destekl saglayan bir suudi burjuvasidir. ayni zamanda bakanlik da yapan muhammed bin laden'in 1967 yilinda ucak kazasinda olmesi sonrasinda bin laden suudi kraliyet ailesinin vesayetine girmistir. soke edici degil mi? bin laden esasen suudi kraliyet ailesinin evlatlik cocugu.

    usame bin laden, cidde'de aldigi egitimden sonra pakistan ve afganistan arasinda mekik dokumus ve 1980'lerin basindan itibaren afganistan'da mucahitlere silah nakliyati yapan bir siyasi aktor konumuna gelmistir. keza 1985 yilinda cia tarafindan kaleme alinan bir raporda usame bin laden isimli bir genc suudi zenginin mucahitler icin buyuk paralar harcadigi, ayrica mucahitlerin konaklayabilecegi guvenli evler ve yollar yaparak afgan mucahitlerin ulasimini kolaylastirdigi ifade edilmistir. bu cercevede hem abd kanadindan, hem de radikal islamcilardan maddi destek alan afganistan'daki mucahitlerin gucunu sizler daha iyi tahmin edebilirsiniz diye dusunuyorum.

    sovyetler birligi'nin afganistan'dan cekilmesi, mucahitlerin gucunu arttirmasi ve abd'nin de ne yaparlarsa yapsinlar, nasil olsa sovyet tehtidi bitti rahatligiyla birlikte, artik gizli kapilar ardinda gerceklesen yapilanmalarin aksine acik acik egitim kamplari kurulmaya baslanmis ve cihad istegi dogrultusunda dunyanin cesitli musluman ulkelerinden genc bireyler ozellikle silah ve patlayici egitimleri almaya baslamistir. bin laden'in el-massada olarak adlandirilan ve zazi bolgesinde suudi gonullulerle kurdugu egitim kampi ise, el-kaide'nin ilk dogdugu yerdir. bilinenin aksine bin laden ilk abd ve batili ulkelerle degil, sovyetler birligi'yle ugrasmistir. zazi kampinda egitim alan suudi mucahitler, ilk aksiyonlarini sovyetler birligi sinirindaki kucuk kamplara gerceklestirmistir. ancak ruslar, ayni hafta icerisinde egitim kampini seri olarak bombaladiklarindan oturu, bin laden ve ekibi geri cekilerek kampi terketmek durumunda kalmistir. ancak bin laden'in bu saldiridan sonra pesaver basta olmak uzere suudi arabistan medya kuruluslarina verdigi roportajlar, el-kaide'ye katilimin adeta katlanarak artmasina sebep olmustur.

    bin laden'in afganistan'daki gucunun artmasiyla birlikte bir cok cihadci komutanin katildigi bir konsey toplantisi gerceklestirilmis, isbu toplantida "al-qaeda" terimi ilk kez kullanilmis ve orgutun amaci allah'in ismini yuceltmek ve dinini muzaffer kilmaktir olarak tanimlanmistir. tahmin edilenenin aksine el-kaide'nin adeta kuresel bir sirket gibi dikey bir hiyerarsik yapida olusturulmus oldugunun altini cizmek gerekli, yani oyle toplanalim orgutu olusturduk gibi bir durum yok. ciddi bir raporlama sistemi altinda faaliyet gosteren, fonlamalarini emir komuta zinciri altinda yapan bir askeri yapilanmanin modernize edilerek sirketlestirilmis hali gibi dusunebiliriz.

    gelelim ikinci cokomelli noktaya. irak ordusunun kuveyt'i isgali karsisinda abd askerinin kutsal topraklara girmesini istemeyen bin laden, suudi krali ile gorusme talep eder ve emrindeki binlerce mucahitle saddam'a karsi kuveyt'te savasmak istedigini belirtir. talebi reddedilen bin laden, onemli bir aileden olmasi hasebiyle savunma bakaniyla gorusturulur ve toplanti bin laden'in istedigini alamamasiyla sonuclanir. gerisi zaten malumunuz, korfez savasi, irak'in isgali vs. ancak onlara tek tek girmek baska entrylerin konusu. radikallesen bin laden'in abd'ye yonelik ilk eylemlerinden biri, 1992 yilinda uluslararasi bir askeri operasyona katilmak amaciyla yemen'de bulunan 100 abd askerinin kaldigi movenpick oteline gerceklestirilen bombali saldiridir. bin laden, saldirinin faili olarak tutuklanan el fadl grubunu finanse etmistir. 1993 yilinda dunya ticaret merkezi otoparkina bomba birakilmis, yakalanan failin el-kaide'nin ust duzey yoneticilerinden birinin yegeni oldugu ve onun tarafindan fonlandigi anlasilmistir. ancak el-kaide'nin abd'nin net radarina girisi, nairobi ve darusselam'daki buyukelcilik saldirilariyla gerceklesmistir. ilgili bombalamalarda 200'den fazla kisi yasamini yitirirken, faillerin el-kaide baglantili sahislar olmasi dolayisiyla bin laden en cok arananlar listesine dahil edilmistir.

    son olarak, herkesin de malumu oldugu uzere, el-kaide'yi kuresel bir terorist orgutu haline getiren teror orgutu eylemi ise 11 eylul saldirilaridir. saldirilar sonrasi gerceklestirilen sorusturmada ucak korsanlarinin ihtiyac duydugu paralarin birlesik arap emirlikleri'ndeki el-kaide mensuplarindan western union ile gonderildigi belirlenmistir. terorist organizasyonun western union kullanarak eylem yapmasi her zaman garibime giden bir husus olmustur. dusunsenize, kapitalist bir toplum olarak ulkeler arasi para gonderebilmek icin kurdugunuz sistem ile fonlanan terorist organizasyon ulkenize saldiri duzenliyor. ironik.
hesabın var mı? giriş yap