45 entry daha
  • baslik altina yazan cogu arkadas gibi ben de kendisini "didik didik freud" podcasti ile tanidim, simdi "davranislarimizin kökeni" kitabini okumaktayim. kendisinin bilgi birikimine, meselelere yaklasimina olan ilgim zamanla giderek arttti, onun hakkinda birseyler ögrenebilmek icin sozluge baktigimda ise yine cogu arkadas gibi saskinliga ugradim. yasami anlamlandirmak icin bu kadar esasli bir mücadele vermis birisinin kendi hayatina kiymasi insani en hafif tabirle... tuhaf hissettiriyor. bu hayat öyküsünün beni böyle carpmasinin, hatta korkutmasinin asil nedeni saniyorum kendi hayat öykümle gördügüm paralellikler... ben de tip okudum, ben de almanya'da psikiyatri asistani olarak calistim, ben de giderek hayattan daha cok kopup soyut seylere daha cok sarilmakta, giderek de daha melankolik bir insan olmaktayim...

    "davranislarimizin kökeni"nin 51. sayfasinda "asiri ozellesme" kavramindan bahsediyor serol bey. bu kavrami evrimsel surecin bir handikapi olarak nitelendiriyor. bir canli turunun dogayla kurulan iliskinin cokyonlulugunu kaybedip sadece tek boyuta indirgenmesinin o turun evrimsel surec icerisinde silinip gitmesini oldukca kolaylastirdigini soyluyor. belki serol bey de kendi turunun "asiri ozellesmis" bir ornegiydi. onca embesil türdesimizin gayet icgudusel olarak, hic zorlanmadan yakaladigi mutlulugun kirintisina bile yuruttugu yuksek entelektuel calismalariyla ulasamadi...

    serol bey benim icin onemli bir ornek artik. hayat hikayesi kulagima kupe olacak. insanin yasamayi (hayatta kalmayi degil, gürül gürül yasamayi) ne pahasina olursa olsun ögrenmesi gerek. cünkü bu is günün sonunda bir hayat memat meselesi.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap