142 entry daha
  • kâinatın pek de bilmediğimiz renklerinin, işitmediğimiz seslerinin mola verip ses, selam ettiği açık istasyon, türk kahvesi keyfi. dostlar arasında - bazen yeni gelenin (o biz oluyoruz) konuyu anlayamadığı için sus pus oturmak dışında pek bir şey yapamadığı - bir muhabbet... müziğin unutulduğu yahut geri planda kaldığı da vaki. sohbet güzelse, o da ayrı bir musikî tabii. yalnız, geceyarısından sonra et yiyip suya değmiş gremlinlere dönüşüyor; sürekli gıcırdayan açık kapı hissiyatı yaratıyor bazen. işte o vakitler o dost muhabbeti havası gidiyor, yayıncının o andaki yalnızlığı aynen bünyeye sirayet ediyor. ne bileyim, misafirliğe gitmişsin de, kimse seni iplemiyor gibi bir his. an itibarıyla, üç gün boyunca sadece ama sadece "mi" sesine çalışan erkin koray ve ekibini hatırladım. mini mini minimal...
217 entry daha
hesabın var mı? giriş yap