19 entry daha
  • veli isimli bir muhabbet kusunun hikayesi halen daha anlatilacak herhalde bizim hanede.

    aksam vakti pencere, balkon kapisi filan acik, odada arkadas ile gi joelar ile oyun oynaniyordur. birden $ok edici bir gelisme meydana gelir ve pencereden iceriye bir mahlukat girer. tavana oraya buraya carpmaya baslayan hayvan kendinden gecmektedir o sirada.

    avusturya'dan kalkip gelmis olan anneannem, "ananeaaa!" cigliklarimizi (ki hayatimda herhalde ilk defa anneanne kelimesini orada kullanmisimdir turkce bilmeyen kadincagiza) duyarak odama gelir.

    bu bir muhabbet kusudur, odanin icinde pir pir ediyordur. hemen pencere kapanir, isik sondurulur ve kus, anneanne tarafindan yakalanir.

    kadincagiz zaten su ana kadar hayvanlar konusunda hep ugurlu gelmisti, icinde bir ranger ruhu yatmasindan, elf filan olmasindan supheleniyorum. neyse.

    hemen bir nobetci hayvanat dukkani aranir sagda solda ve boktan, kirmizi bir kafes alinir. veteriner tahmini ile 8 aylik olan kus, bir evden kacmis, bizim eve gelmistir. onceleri boyutlari tamam olan kafes, daha sonralari kusa kucuk gelecektir ve yenisi ile degistirilecektir. veli'ye daha buyuk bir kafes alinmasi nedeniyle, kirmizi kafes alfred adli hamster'a verilir.

    "ismi neden veli", "cok salak isim lan bu" diye hep dalga gecilmistir tabii. ancak o zamanlar gi joe ile oynayan sirin cocuklardik, jurassic park'dan epey etkilenmistik. velociraptor'un kisaltilmisi olan veli benim aklimin ucundan gecer ve bu ismi soylerim. babam cok gulmeye baslar, ve kusun ismi veli olur.

    herhalde o zamanki $oku ustunden atamami$ olacak ki, hicbir zaman konusmaz veli. ancak deli numaralar ogrenir. kafaya, omza konmalar, parmak uzattiginda parmaga konmalar filan derken, kus zamanla evrim gecirip once bir kartala, sonra bir horoza donusecektir.

    en cok kafasinin arkasinin oksanmasindan hoslanan kus, ders yapildigi sirada kitaba konup kedi gibi ele surunmeye baslar. oksanmaya baslandiginda sol kanadini acar. boylece parmaklar, sol kanadin altini oksamaya baslar. kus mest olur, manyar, cildirir. sonra kitabin ustune sicip kafesine geri doner.

    zamanla annem, bir maymunun diger maymundaki pireleri ayiklamasi misali, kafamdaki kus boklarini ayiklamaya baslayacaktir tabii.

    kusun en buyuk dostu aynasidir suphesiz, surekli ayna ile flort etmektedir. ikide bir aynayi temizlemek gerekir, cunku aynada bilimum beyaz leke mevcuttur (artik bunlarin tukuruk mu, baska bisey mi oldugunu bilemeyecem, zira aynaylan yiyi$tigine sahit oldugum kus, daha neler yapmistir bilemeyecem).

    kendini muhabbet kusu haricinde herbok sanan kus, odadaki mini-akvaryumda beslenen lepisteslerden bir tanesini kapana kadar bize masum gozukmektedir. ancak bir balikcil kartal misali, akvaryuma pike yapan hayvan, bir balik alip goturur kafesine, kitir kitir yer. bize ise sadece "ooohaaa" demek kalir burada.

    zaten bir hayvanat bahcesi halini almis olan evde once ablamin maxi adli tavsani, cok sismanlamasindan dolayi bir ciftlige gonderilir. ardindan akvaryuma alinan yeni baliklar, o zamanin akvaryum cehaletim ile ayri bir havuzda tutulmak yerine hemen baliklarin yanina kondugundan, butun baliklar hastalanarak can verirler. bir de baliklarimin ciftlesmesinden dogan ikinci jenerasyon, bir kazaya kurban giderek can verirler (biri haric).

    ardindan da hamster alfred, bir yolunu bulup kacarak mutfakta yasamaya baslar. ancak uc hafta sonra, yine avusturya'dan kisa bir ziyaret icin gelen anneannemin ayaklarinin dibine gelen alfred'e tekrar kavusuruz. fakat onun da yolu, bir sekilde bir ciftlikte son bulur cani anne-babanin verdigi karar neticesinde.

    aramiza katilma hikayesi yine acaip ilginc olan pointer cinsi kopegimiz yankee ise, tedavi edilemeyen bir deri hastaligi nedeniyle kirsal kesimlerde yasayan akrabalarimizin yanina gonderilir kisa bir sureligine (zira gune$ gormesi gerekmektedir hayvanin, o yuzden). taa ki biri ona traktoru ile carpana kadar, ondan uzun sure haber almayiz.

    veli ise cir cir otmeye devam eder. hayvan sanki bir$eye ruhsal olarak baglidir, hayat enerjisini ondan almaktadir. 7 yasina gelmistir.

    ancak bir gun, yeni eve tasindigimizin ikinci senesinde aci haber gelir. anneannem vefat etmistir.

    bu haberin gelmesinin uzerinden iki hafta gecmez ki, yeni evde acik birakilan pencereden giren kedi, kafesi ters yuz etmis, artik evrimini tamamlayip bir horoz halini alan bunami$ zavalli ku$u aciz bulup yemi$tir (belki de ku$ kacmistir, hicbir zaman bilemeyecegiz). tam bir kedi dusmani olan kurzhaar cinsi kopegim indo ise o sirada yaz gunesi altinda bahcede misil misil uyumaktadir. her zaman kedi olduren kopek, ilk defa gerektigi anda ev ahalisini savunamamistir.

    biz de anneannem ile veli arasinda ruhani bir bag kurarak dinden imandan cikmis, pagan dinlere yonelmisizdir ailecek. halen daha kopegim indo'nun bogazlayarak oldurdugu kedileri bahceden toplayip kesmekte ve satanik rituellerde kullanmaktayizdir (daha neler).

    bu hayvanat bahcesi bakicisi spincrus efendinin basindan, konu hayvanlar alemi olunca neler gecmistir, neler gecmistir, kimse tahmin bile edemez.

    not: bu hikayede yer almadiklari halde apartmanimizin sokak kedileri arap, panda ve psiko'ya, babaannem tarafindan alinip alinip uzun sure beslenen, sonra cani anne-baba tarafindan yine bahceye salinan, ismi unutulmus bir suru irkda$i ile birlikte osman adli kaplumbagamiza, indo tarafindan yakalanip tarafimizca olumden dondurulen ve veli ile iki-uc gun ayni kafesi paylasan (valla benim fikrim degildi) isimsiz kahramanlarimiz olan "dost guvercin" ile "minik serce"'ye, panjura sikisan ve kanadini kiran gerizekali ama bir o kadar $irin "salak marti"ya, ayriyeten vucudumda besledigim butun bakteri ve mantarlara buradan selam gonderir, olenlere allah'dan rahmet dilerim.
2119 entry daha
hesabın var mı? giriş yap