• hobaa başlığa bak, ekşi sözlük ergen klonundan entrylerle dolmuş...

    ekipman hastalığı iyi bir şey değildir genelde zira şu çok önemli gerçeği görmeyi bazen engelleyebilir; "yapılan işi -bu durumda müziği- yapan ekipman değil, onu kullanandır!"

    şimdi argümanlara gelelim;

    "iyi müzik yapmak için gerekli!"
    - değil efendim iyi müzik yapmak için yetenek ve bilgi gerekli.

    "super strat, strat'tan yeğdir; 10 kaplan gücündedir 1255234 beygirdir vs."
    - değil efendim, x gitarı y gitara göre iyi yapan şey -ikisinin de işçiliğinin ve kullanılan materyallerin eşit değerde kaliteye sahip olduğunu varsayalım- yapmak istediğiniz müzik türüne uygun olmasıdır. super stratlar, stratların yetmediği -ve dahi les paulların da- yerde ortaya çıkmış daha ziyade heavy metal türüne uyacak şekilde, gitaristler tarafından şekillendirilmiş gitarlardır... bana hep üretimin asya'ya doğru kayarken uğradığı duraklardan olan japonya'nın gitarlara yaptığı kültürel dokunuş gibi gelir(alaksı yok)

    "hendrix olmasaydı strat'ın esamesi okunmazdı!"
    - yok hocam, o kadar da değil... mesela bir eric clapton, mesela bir david gilmour, lütfen. stratlar, tele'ye göre çok daha gelişmiş bu kesin; gerek oyukları, gerek tremolo ünitesi vs. lakin teleyi bugün bile popüler yapan şey neredeyse hiçbir gitarın taklit edemediği nefis twanglarıdır ki bu da kendisini özellikle ritm alanında eşsiz bir yere koyar. yine birisi diğerine göre daha iyi vs. değildir ikisinin de yeri farklıdır, biri diğerine göre bazı müzik türlerinde daha avantajlı olabilir.

    hasılı kelam uzun lafın kısası kendisi modern müzik tarihinin ikonlarından biridir, kendisiyle çalınmayacak hiçbir bok yoktur, yeter ki yetenek olsun, azim olsun.
  • sürekli seri ismi ve konfigürasyon değiştiren fender yüzünden artık hangisi hangisiydi çorbaya dönmüş gitar modeli.

    uzun yıllardır epiphone sg, gibson les paul, epiphone sheraton falan kullanmaktayken artık humbucker ses karakterinden bıkıp 3 single bir strat almayı kafaya koymuştum 4 yıl önce. gezdim tozdum, onlarca model denedim, hepsinin bir şeyi eksik veya uyumsuzdu benim için. çok beğendiğim gitarlar hep kol gibi fiyatlı (şimdiki kur ile otomobil parası) custom shoplardan çıktı, haliyle işçiliği nispeten kolay olan, vidayla sapı gövdeye takılmış bir enstrümana o paraları vermek içimden gelmedi (zaten o kadar param da yoktu). iyi bir luthiere istediğim özelliklerde yaptırayım dedim.

    çelik perdeli, compound radius, etli, 20 senelik akçaağaç sapa sahip, şansıma brezilya pelesenki (son kalanlardı o zaman, artık yoktur.) tuşeli, kızılağaç gövdeli bir strat yaptırdım.

    abd'den callagham vintage köprü (şiddetle tavsiye ediyorum), kluson kilitli burgular, bulabildiğim en iyi kapasitörler, kablolar ile elektrik aksamını getirttim. strat karakterinin içine etmeyecek, dip gürültüsüz ama vintage karakterli di marzio area 61 manyetiklerle gitar tamamlandı. şimdi o kadar mutluyum ki les paul falan elime almıyorum desem yeridir. strat tonu var, biraz daha yüksek sesli, kuvvetli bir strat oldu, srv ayılığında.

    demem o ki, iyi bir strat istiyorsanız özel de yaptırabilirsiniz bence. fender in yarı fiyatına custom shop gitarım oldu benim. (2017 yazında 6800 e mal oldu, custom fender ler 11-15.000 bandındaydı) henüz de denediğim fender ler içinde benimkini satıp şunu alayım dediğim de çıkmadı, ileride sıkılınca manyetik değiştirir devam ederim, mis...
  • gitara gerçekten hayatını vermiş ve kariyerini bu enstrümandan kazanan biriyseniz zaten şu iyidir bu döver demezsiniz. paranız olduğunda arayışlarınız ve ton konusundaki sonsuz merakınız bitmediği için sürekli yeni enstrümanlar bakarsınız. benim fikrime, tecrübeme göre profesyonel gitaristlerin (ülkemizde de aynı şekilde) çoğunun evinde strat, tele, les paul, ibanez'in çeşitli modelleri zaten vardır. gitara yeni başlamış (maksimum 5 yıldır çalan) kişilerin sohbet konusudur şu iyidir bu iyidir, bu döver şu dandik muhabbeti. iyi müzik kaliteli enstrümanla yapılır. aksi imkansızdır. iyi enstrüman? ton olarak genel geçer bir şey söylemek mümkün değil. ama teknik olarak entonasyonu düzgün, gürültüsü makul seviyelerde, çalımı müzisyeni yormayan, beklentileri veren, sürekli akort bozmayan veya tel kopartmayan, işinizi görebilen bir enstrüman iyi müzik yapmak için ilk şart. konu aslında daha ileri bir seviyede tartışılmalı zira strat tonu olarak düşünülen çoğu gitar tonu bir çok enstrümanın kanal kanal çalınması ve miks aşamasında birbirine kırdırılması ile kazanılır 1980'lerden beri. ondan önceki dönemlere bakıldığında ise enstrümanların gerçek karakterlerini görmek mümkün. les paul için peter green, strat için hendrix ve blackmore, sg için angus young, tele içinse eski rolling stones kayıtları güzel referanslardır. eagles ve lynrd skynrd ise aynı anda farklı enstrümanların üst düzey enstrümanistler elinde nasıl tınladığı konusunda ders niteliğindedir. illa bir enstrümanı severken diğerine çamur atmak has ergenliktir. benim favori gitarım bir konserde çalarken les paul diğerinde ise strat olabilir. o güne, ruh halime mekan akustiğine ve o gün seçtiğim amplifikatöre göre gerçekleşen değişimler bunlar. konserlerde bazı müzisyenlerin şarkıya göre gitar değiştirdiğini de görebilirsiniz. her neyse uzar da uzar ama gitar konuşmaktan çok enstrüman çalışmak ve kan ter içinde kalıp o altı tel ile bir olmaktır önemli olan. inanın dinleyip bayıldığımız tüm o yetenekler millet geceleri dışarıda boş boş takılırken veya anlamsız ödevlere kasarken yalnız başlarına gitar başında bellerini, parmaklarını ağrıtmış müzik kahramanlarıdır. kısacası az laf çok iş beyler bayanlar...
  • dünyanın en güzel kadını
  • bence gerçek strat müzikle yapılır. metallica megadethi döver. ergenlik ruhtadır. gibi aforizmalara meze gitar çeşüdü.
  • hangi tarzı icra ederse etsin; emmeye de gömmeye de geldiği için her gitaristin evinde bulunması gereken gitar.

    karakter, hissiyat, ton peşinde koşan bir gitaristsen hele başka gitarlarda arama heyecanı. al bir strat. gir amfiye pedalsız. yap gaini en fazla 3; alet kendi kendine çalsın. bu aletin çıkardığı sesi kelimelerle ifade edemiyorum. bu sebeple de clean funky ritimlere fıçı fıçı, biraz gainli ötüşüne de bili bili diyorum. misal; şu şarkı fıçı fıçı iken şu şarkı bili bilidir. ikisinin de lezzeti, tahayyül ettirdiği dünya ayrıdır.

    tabi ki zevkler ve renkler tartışılmaz lakin stratocaster'ın olgunluk gitarı olduğu su götürmez bir gerçektir. çünkü insanın yaşı ilerledikçe dinlediği müzik de değişiyor.daha hissiyatlı ve sakin müziklere yöneliyor insan ister istemez. o zaman da ekseriyetle bu alet çıkıyor dinlenilen müziklerin içinden. korkum, bu aletin sesine ömrüm boyunca doyamamak olacaktır o yüzden. ton yelpazesi sınırsız. herkesin elinde bir başka değer kazanıyor alet. bir başka ötüyor. her keşfettiğim müzikte başka bir yüzünü gösteriyor gitar bana. bu entry'yi yazmama vesile olan da az önce radyoda tesadüfen dinlediğim bir şarkıdır. buldum kendilerini, hala da o çalmakta.

    velhasılı kelam, ne demişler: at, avrat, strat.

    edit: bili bili linki uçmuş. şarkı: pebbleman-way back home.
  • cahilligimi muzisyen arkadaslar bagislasin ama basligi gordugumde galatasaray yine dandik transfer yapti sandim.
    (bkz: saygılar)
  • güzel, hoş bir gitar olsa da iyi müzik yapmak için şart falan değildir. gibson da değildir ibanez de değildir hiçbir taşaklı, janjanlı gitar markası değildir. iyi müzik yapmak için en basitinden ses çıkarabilen bir alet edevat yeterlidir.

    https://www.youtube.com/watch?v=m1dqgarx58w
  • ibanezcileri sweep yapıp ego tamin etmekle suçlayan adam malmsteen zurna çalıyor sanıyor sanırım.

    ibanezle fenderi kıyaslamak tabi ki absürt. ha ben gibson lp tercih ederim ikisine de.
  • gitar hastası biri olarak kabul etmeliyim gitarlar arasında sidik yarıştırılmaz. bu sebepten stratocaster, les paul, telecaster hepsi ayrı ayrı güzel. araba değil ki bu.
hesabın var mı? giriş yap