• şimdiye kadar izlediğim en kötü, kötünün de ötesinde berbat oyun. ama sahnede "çüş" denince, küfür edilince kahkahalar atan bir kitleye ve dolu salona oynadığı için bir sonraki sezon da oynanmaya devam edecektir muhtemelen. kimsenin devletin parasıyla akasya durağı seviyesinde bir rezilliği sahneleme hakkı olmamalı diye düşünüyorum.
  • oyunun o dekoru yok mu, insanı başlıbaşına buhrana sokmaya yetip artıyor zaten. gelelim konusuna: ortada tam bir konu yok, oyun bir türlü ilerlemiyor, saatler geçmek nedir bilmiyor. velhasıl sırf izlemiş olmak için saatlerce sıkıntıdan sıkıntıya girdiğim tek oyun olmuştur kendisi. yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim bu arada çamarşırcı kadın rolündeki oyuncunun sesi harikaydı, figaro ve oyundaki adını unuttum -kısa saçlı beyefendi- çok mükemmel oynadılar.
  • 10 yildir evini paylasmama izin veren siyam kedisi.
  • (bkz: il barbiere di siviglia) operasindan bir eser
  • amerikanlı gaz sensörleri üreticisi.
    http://figarosensor.com/
  • boluda bir kuaförün adıdır. özelliği; bu kuaförde tek bi kişi çalışır, içeriye ikinci bir müşteri girdiğinde hayli hararetli dakikalar yaşanır buna karşın yaklaşık 50 yıllık bir maziye sahip olup permayı iyi yapmasıyla ünlüdür fakat saç eğer düz değilse fön çekmez .
  • pinocchiodaki geppettonun kedisinin adi.
  • (bkz: tom ve jerry)
  • eğer a sırasından bilet almışsanız, biletinizde yazan yerinizden izleyemeyeceğiniz oyundur efenim..

    çünkü devlet tiyatroları don giovanni ve uşağı pulcinella 'da yaşatmış olduğu a sırasıı sendromunu bu oyunda da yaşatmıştır..a sırasını orkestra için ayıran dt, bu ufacık, miniminnacık detayı mybilete iletmemiştir..artık ikinci kez yapılanın bir hata olamayacağını savunan ben, haklı gerekçelerle teşrifatı yıldırdım..orkestradaki arkadaşların yanına iliştim, sonra da benim oturduğum yerin biletlisi geldi..bu teşrifatta lafdan anlamıyor anacım..bana sunduğu gerekçeye bak ''efenim 10 numaranın biletli izleyicisi geldi'' , ee napayım yani..benim de biletim var allaha bin şükür..benim yerimde de gitarist arkadaş oturuyor, o'nu mu kaldırayım yani, tövbe yarabbi..neyse ki, benimle boy ölçüşemeyeceğini anlayan teşrifattan hanım kızımız olayı çarçabuk halleti, saolsun..öpüyorum kendisini çok..

    oyunun dekoru eh işte, kostümleri idare eder, orkestra fena değil..figaro'yu canlandıran oyuncu arkadaş çok yetenekli..saygılar..

    oyun müzikli falan filan ama o müzikli oyunda şarkı söyleyebilecek oyuncular değillerdi..hanım oyuncuların sözledikleri şarkı sözlerinden birşey anladıysam kavanoz olayim..bir yerlerden alt yazı olsun, üst yazı olsun geçirin yahu..ne birşey duyuluyor, duyulan şeylerde anlaşılmıyor..erkek olan oyuncular yine daha anlaşılır okudular şarkıları ama bayan oyuncular, off allahım yaa..bir de bu şarkı sözlerinin anlaşılamama sebebi, oyuncuların bir opera edasıyla söyleme çabasından..tamam çok hoş oluyor öyle söyleyince, izleyicide wauwww etkisi oluşabiliyor ama sizden o ses çıkmıyor/çıkamıyor canım abilerim, ablalarım..valla şarkıları demet akalın gibi okursanız daha iyi olacak sanki, en azından ne oluyor ne bitiyor anlarız..
    fransızca okusanız haberimiz olmayacak ya, o derece fecaatsınız, ne diyim.

    ilk perde bitmiyor, zaman geçmiyor..papağan, devrim, kraliçe, giyotin, napoli, kral falan birşeyler diyorlar ama herşey o kadar parça parça ki bir halt anlaşılmıyor, konular kafada bütünleşemiyor..ve..ilk perde halen bitmiyor..

    oyunun yazar ve yönetmeni olan angelo savelli'ye burdan saygılar..don giovanni ve uşağı pulcinella'yı da yine kendisi bizzat gelip yönetmişti sanırım..nasıl yapabiliyor anlamıyorum..oyunun geneline bakınca çocuk oyunundan pek bir farkı yok, ama olay konuya gelince insan düğümleniyor..çünkiiğ...

    oyunun konusuna gelecek olursak, gelemiyoruz..ha konuya girdiler, girecekler, tamam artık bundan sonra konu belli olacak dedik dedik ama o konuya gelinemedi..artık konudan ümidimi kestiğim an, konuya gelindi, oley, yupy modlardayken bir baktım oyun bitmiş..''noluyoo lan'' olduk..2buçuk saat konuya gelinsin diye bekle dur ama konu 10 dakkada eline paket yapılsın..sonra alkış malkış..teyy yarabbi..

    velhasıl, izleseniz de olur, izlemeseniz de olur, izlemeseniz daha iyi olur.. benden bu kadar..öptm by.*
  • 2011-2012 sezonunda küçük tiyatroda ankara devlet tiyatrosu tarafından sahnelenen oyun.. asıl adı napolili bir berberin maceraları -figaro olan oyun toplamda iki buçuk saat süren 2 perdeden oluşmaktadır..

    --- spoiler ---

    figaro, fransız devrimi'nden 10 yıl sonra, başarısız bir devrimin yaşandığı 1799 napolisinde geçmektedir.
    oyunun temel ögesi, aklın acımasız hızı ile vücudun onları özümsemedeki önlenemez yavaşlığı arasındaki çatışmadır. çatışmanın merkezinde figaro'nun karmaşık ve çelişkili figürü yer alır. hızlı, komik sahnelerin birbirini izlemesiyle, aryaları, şarkıları, triolarıyla, bir tür "opera komik" olarak kurgulanmıştır.
    --- spoiler ---
    berber figaro yani bildiği tek şeyin hiçbirşey bilmediğini olduğunu söyleyen berberi canlandıran şivan binici rolünün hakkını fazlasıyla vermekte tabi tolga tecer'i de unutmamak lazım. charlotte rolünde izlediğimiz deniz yılmaz ve kontes rolünde orkide çivicioğlu süperlerdi..
    oyunun bazı bölümleri gereğinden fazla uzatılmıştı ve bu da salonda bir çok izleyicinin oyundan zaman zaman kopmasına neden oldu.
    oyunu dikkatlice takip edenler hoş mesajlarla karşılaşacaklar beni en çok etkileyen ; içimizde ne kadar eşitlikçi ve özgür dünya görüşü dalgalansa da , kendimizi herkes gibi görmek istemeyiz çünkü hepimiz birer soyluyuz düşüncesi oldu. tıpkı kralın ordusunun napoliye girmesiyle, jacobenlerin dağıtılmaya başlandığında hangi tarafta olduğuna karar veren rosina gibi..
    oyun çok güzeldi diyemem ama herzaman söylediğim gibi; meraklısına tiyatro, gidilip izlenilmesi gereken, kişiye hoş vakit geçirten bir sosyal olgu, gidin izleyin izlettirin!
hesabın var mı? giriş yap