96 entry daha
  • suçun neydi ki,
    hapsetmişler seni
    bu yalnızlık aletine?
  • ne oldu uyudun mu?
    rüyalara mı daldın
    hala tadı dilimin ucunda
    kekremsiydi dudakların...

    tekopaco (devamı daha sonra)
  • o kadar uzun yol geldik ki seninle
    şimdi, sen ayrı ben ayrı olan o yolu
    nasıl yürüyeceğiz?

    (biz seninle yoldayken
    yanımızda ovalar, ağaçlar; titreşen
    rüzgarlar akmıştı. bir yolumuz olduğunu
    o zamanlar biliyor muyduk?)
  • dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
    bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
    bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
    oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü
    ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
    sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
    belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
  • ben gurbette değilim
    gurbet benim içimde..
    kemalettin kamu
  • ağlasam sesimi duyar mısınız,
    mısralarımda;
    dokunabilir misiniz,
    göz yaşlarıma, ellerinizle?

    bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    bu derde düşmeden önce.

    bir yer var, biliyorum;
    her şeyi söylemek mümkün;
    epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    anlatamıyorum.

    (bkz: orhan veli kanık)
  • "aşkım da değişebilir gerçeklerim de
    pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
    yan gelmişim diz boyu sulara
    hepinize iyi niyetle gülümsüyorum hiçbirinizle dövüşemem
    siz ne derseniz deyiniz
    benim bir gizli bildiğim var
    sizin alınız al inandım
    sizin morunuz mor inandım
    ben tam kendime göre
    ben tam dünyaya göre
    ama sizin adınız ne?

    benim dengemi bozmayınız."

    turgut uyar

    ikincisi iyi olan nadir şeylerden bir şu yeni; ikinci yeni
  • her yağış bir başka kalkışmaya gönüllü
    ve kim neye erse bu geçişte
    bir tomurcuk bir gözyaşı mutluluk işte
    her bahar arifesinde korkulu bir kimsesiz gecenin
    aklım elim yüreğim kirişte hep biraz korku biraz yalan telefon
    seslerinde.....
    ya yine boş koridor islaklığıysa ve beton efesi
    bütün fakir çocukluklarda....
    ama herşey sırasını beklerken
    mukaddes bir kuytuda
    senden umut kesenin hüzün kesesinde bir yavru
    herhangi bir anne kadar kanguru
    işte bahar işte sevda işte tomurcuk bir bakıma
    ağzım mavi ıslaklığının uçurumunda
    rüyayla gerçeğin arasında
    hep iyinin aşkın tarafında
    ve
    değmediğim yerin kalmayıncaya
    bu bahar sonsuza tomurcuklanmaya
    ben sana sen çatlak bir anadoluyu kucaklamaya
    bu bahar aşk için hazır
    hazır vazgeçmeye
    adının bile baş harflerinden
    kayıtsız bir sarhoşluğun her gün erkenden sabah oluşundan
    her şeyi biraz şakalaştıran bakışından
    şakadan başka izahı olmayan bu kalp ağrısından
    ve
    bahanesi bir yürek bir et
    bir bedenin içine girmek!
    hazır bu bahar
    akılsız! bir yeşermenin şahane hasadına
    hazır nur topu bir yaşama sevincini kundaklamaya....
    unutma baharda çiçek olan
    meyvedir yaza....
    bu erik tanesi bu şakacı bahar çiçeği
    her dem taze kalsa...
  • ama sevgilim
    yemin ederim, bir kus olarak yaratilsaydim
    boynunu, gögüs kafesini ve köprücük kemigini
    yuvam bellerdim..
  • "sana çirkin dediler, düşmanı oldum
    güzelin,
    sana kafir dediler, diş biledim hak'ka bile.
    topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,
    kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile..."

    (firari)

    (bkz: faruk nafiz çamlıbel)
55594 entry daha
hesabın var mı? giriş yap