• bu mesleğin en acı tarafı şu: çok güzel bir gökdelenin, konser salonunun, stadyumun önünden geçerken insanlar "binaya bak ne kadar güzel, mimarı kim acaba?" diye sorar. kimse inşaat mühendisi kim diye sormaz.

    kendi kendine duruyor o bina ayakta çünkü.
  • eger her insanin hayatta diablo 2 ye benzer bir yetenek agaci olsaydi, insaat muhendisine su yetenekler duserdi:

    insaat muhendisi:
    lvl 5 (sene bazinda.)

    hp: 225 (lvl 7 den sonra hizla arttigi gorulmustur)
    mana: 55. (iscilerin uzerine cesitli buyuler yapmak icin kullanilir, (orn: bu pazar calisiyoruz buyusu) ust yonetim ve is veren her turlu -immune to - korumasina sahiptir, bu yuzden mana insaat muhendislerinde bir yerden sonra cok gelismez.)

    yetenekler:
    sacrifice (paladin): 18 - o insaat muhendisidir ki, yeri gelir gece 2 ye kadar isin basinda durur, kendi canindan ise darbe vurur, ha gunun sonunda yine antalyaya yerlesip tekel bayii acma fikri vardir aklinda, ama bir kere sacrifice'a abanmistir puanlari, geri donusu yoktur. efendi gibi bankaci olup butun yetenek puanlarini holy shield (beyefendi, sizi de anliyordum ama sistemde hata var, paranizi veremiyoruz.) e abansaydi, boyle olmazdi bak.

    war cry: (barbarian) 4 : kontroloru kalibin ustune davet ederken, formene is tarif ederken kullanir. yeri geldiginde grev yatistirmak icin ortaya koyar. yetenek puani sacriface e gore nispeten dusuk oldugu icin, bakti olmuyor, yine sacrifice kullanir, hp den yer.

    stone golem : (necromancer.) 3: isin yetismedigi anlarda, ekibe isci -summon- etmesi ile taninan insaat muhendisi, bu kisa donemli, ani hizlandirici etkiyi kullanmasini bilir. ha sonra o stone golem dile gelir, -sefim bizim yovmiye ne oldu - der, -ulan keske hic basmasaydim bu skille, nereden bastik - diye dusundurur, bu dusunce yerini yine antalyada tekel bayii acmaya birakir.

    telekinessis: (sorceress) 6 : yeri geldiginde ortadan kaybolamayan bir insaat muhendisi, basarisiz bir insaat muhendisidir.

    sonuc itibari ile, bu insaat muhendisi adli kombine karakterle, kaotik bir oyunun keyfine varilir. her meslegin binlerce hikayesi vardir, ama insaat muhendisin binlerce meslekten mutlaka bir hikayesi vardir. cunku insaat muhendisi, eger santiye sefligi yapiyorsa, asagidaki mesleklerine tekmiline yuzeysel de olsa hakim olmak durumundadir:
    -insaat muhendisligi
    -makine muhendisligi (dogalgazcilar geldi sefim, alci ekibi ile kavga etmisler, alci ekibi yer vermiyormus, tugla ekibi de alci ekibinin koylusu cikti.)
    -elektrik muhendisligi (yavrum o dosemenin icine nasil gommediniz tesisati?)
    -maden muhendisligi (patlatmali otoyol projelerinde)
    -mimarlik (salon ortasina kolon koymak.) (ehe)
    -hukuk (ekip ici anlasmazliklarin cozumlenmesi.)
    -ekonomi (ekstra mesai yaptirilmasinin isin toplam butcesine ve is verimine etkisi)
    -psikoloji (sefim bayram var koye gitmemiz gerekiyor.)
    -parapsikoloji . (durup dururken ortadan kaybolan cimentolar.)
    -tekel bayiiligi. (yan kol)

    zira, insaat muhendisi, cozumlerin adami olmak zorundadir. kararsiz kalma gibi bir luksu yoktur. santiyede, -mazotcu ile kamyon soforunu is cikisi gorduk, mazotcu kamyon soforunun sahsi arabasina mazot veriyordu - ihbarina karsi bu ikisini -bak kardesim, mazotcu itiraf etti, yalniz bir daha almazsan af ederim - (mazotcuya tam tersi olmak uzere) diye capraz sorguya ceken, ardindan bu sonuc vermeyince, ikisinin de hic bir anlam veremeyecegi ve korkularindan dolayi (insanloglunun bilinmez sorular karsisindaki korkusu) kesinlikle dogru hamleyi yapacaklarindan emin oldugu bir denemeye tabii tutan, (merak edenler icin tarif: iki supheli, ayri ayri araziye cikartilir ve kendilerinden sadece konustuklarini iddia ettikleri yere yurumeleri istenir. b'r suphelinin, diger supheliden ne istendiginden haberi yoktur. eger, gercekten sadece konusmuslarsa, ikisinin de ayri yerlerde durmasi yuksek olasiliktir. cunku alalade bir konusmanin yeri iki insanin zihninde farkli canlanacaktir. fakat ortada tankerden arabaya konan bir mazot varsa, ikisi de dogrudan o yere gidecektir, cunku mazot alan kisi aldigi yeri, veren kisi de verdigi yeri unutmaz. kendilerinden -dun konustugunuz yere gidin - talebinin neden istendiginin anlamadiklari icin de, tipis tipis gideceklerdir.) bu deneme sonucunda suclarini itiraf ettiren kisi olmak zorundadir.

    bu sebeptendir ki, kriminolojiden psikolojiye kadar, bir cok meslekten en az bir hikayesi vardir insaat muhendisinin.

    insaat muhendisi olmak isteyen, hayalini kuran, bolumden yakinda mezun olacak olan herkese faydasi olur umarim... (bir taraftan su tekel bayii isini de dusunun yalniz.)
  • iki ana guruba ayrılırlar:
    - yapımcılar (şantiyede çalışan inşaat mühendisleri)
    - projeciler (proje ofisinde çalışan inşaat mühendisleri)

    gönül ister di ki şurda ikisi arasında güzel bir karşılaştırma yapayım fakat yapımcı olmadığımdan sadece projecileri derinlemesine irdeleyim:

    çaylaklık evresi 1-3 sene arasında değişir, verilen sorumluluk azdır, iş kompleks değildir, üzerinizde oluşabilecek hataları veya terslikleri abzorbe eden ve doğal ki nimetleri de toplayan abiler, müdürler vardır. çok az para alırsınız. kafa, ileriki safhalara göre daha sakindir. askerlik gibi şunu yap derler, yaparsınız. bunu yap derler, yaparsınız.. bitince "abi olmuş mu dersiniz". yanlış olursa azarı yersin. üstlerin toleransı hem işi öğrendiğiniz için hem de -üç otuz paraya çalıştığınız için- yüksekdir. yani sürekli aynı hatayı tekrarlamazsan işden çıkarılmazsın... adı üstünde çaylaksın... ardından olgunluk evresi başlar. iş yükü artar, sorumluluk artar. "daha bitmedi mi?" ve "ayın xx ine yetişecek" cümleleri kabusunuz olur. iş programı ile boğuşursunuz. herşey acildir. birşeylerin hep yetişmesi gereklidir. idare sıkıştırır, şantiye sıkıştırır, normal saatde eve gidemezsiniz. hesaplarla boğuşursunuz, hızla iş yaptığınız için "ulan acaba yanlış mı gitti şantiyeye" sorusu hep kafanızı kemirir. şantiye telefonları kabusa dönüşebilir. hızla iş yetiştirme sırasında sadece yanlış yazma ile meydana gelebilecek kot hatası, koordinat hatası, ölçü hatası veya metraj hatası gibi tersliklerin uygulama sırasında emek kaybına ya da hatalı imalata neden olması ve akabinde kopan tantana adamı perişan eder. bu ikili kıskacın getirdiği stress sizi yıpratır. bu evredeki projeciler hep aynı türküyü söyler: "ulan aslında açacaksın bi kuruyemiş dükkanı... ohh kafan rahat olacak, aldığın belli sattığın belli" türküsü dillerden düşmez... yorulmuş, yıpranmış ve tükenmiş kafayı rolanti devirde çalıştırarak soğutabilecek tüm küçük esnaf işleri korkunç cazip gelir. "abi en güzel meslek öğretmenlik, hiç bişey yetiştirmek zorunda değilsin, ailesi çocuğu evde beslediği için zaten yetişiyor ve büyüyor kendiliğinden, haa senin öğrettiklerini almadı mı sınıfda bırakırsın olur biter, biz yy işini ayın xx ine kadar bitiremezsek kellemizi keserler... ben diyebiliyor muyum abi yy işi yetişmedi ben de sınıfta bıraktım artık gelecek sene tekrar alacak diye " gibi akıllara ziyan bir cümleyi bizzat duymuşluğum vardır bu camiadan. anlayın artık ne kadar bi bıkkınlık olduğunu... ha bir kısım projeciler "şantiyeciler bizden iyi, en azından kafaları rahat" gibi çıkış yaparlar ara ara fakat bu dediğine kendi bile inanmaz. çünkü bilmez öbür tarafta neler oluyor,şantiye hayatı nedir? zorlukları nedir? komiktir ama hiç bilmez... bu biraz bekara karı boşamak kolay özdeyişine benzer....peki sonuç ne oluyor? ezici çoğunluk bırakın şen bacanaklar kuruyemiş dükkanı açmayı aynı sektörün başka dalı olan şantiyeci olmaya bile cesaret edemez... söylense de, dövünsede bildiği iş, bildiği işdir ve emekliliği hedefleyerek bilgisayarının başına gömülür... artık tek tesellisi 50-60 yaşına gelmiş projecilerinin iş yüklerinin şu haline kıyasla epeyce hafiflemiş gözükmesidir. bu gözlemle sabittir. o yaşlar daha rahatdır. ama bir yandan da ikirciklenir... çünkü bu da aldatıcı olabilir.... 90lı yılların ortalarında bilgisayarlı tasarım ve çizime geçilmiştir ve o zamana kadar abaklarla ve hesap cetvelleri ile iş yapıp rapido ile teknik ressamlarına proje çizdiren 45 yaşındaki proje mühendislerine bu hızlı değişim zor gelmiş ve bir çoğu bilgisayara adapte olamamamıştır. ya hiç bilgisayar bilmezler ya da efektif kullanmadan uzaktırlar.. dolayısı ile daha çok yapılmış projelerin kontrolü ya da ona benzer işlere kaydırılmış, yani asıl üretim bandından uzaklaşmış oldukları için iş yükleri hafiflemiş olabilirler.. bilinmez...
    ezici çoğunluğun dışındakiler ise, istisnadır. kaideyi bozmazlar. bir kısmı gerçekten dediğini yapar ve fantastik sektörlere geçer. kayışı kırdıktan sonra tüm birikimi ile ege de bar açan birini tanırım (sonradan battı galiba). başka başka kaçış hikayelerini de ordan burdan duymuşluğum vardır.... projecilerden bir kısmı ise allah tarafından stress rezistanslı doğmuştur. bunların beyin ile beyincik arasında bulunan elastomer takoz stresi emdiği için yıpranma gözükmez. parlak kariyerleri olmasa da takdire şayandırlar. bir de zehir olanlar vardır. bunları yüce rabbim yaratıcılık+tertip+hırs+şans ile donatmıştır. tüm yıpratıcı evreleri çelik iradeleri ile atlatıp ileri ki yaşlarda idareci olurlar. ama dediğim gibi bunlar istisnadır. okyanusda damladır. aslolan ezici çoğunluktur. projeci inşaat mühendisi denince 30 lu yaşlarda az zamanda çok iş yapmaya çalışan, ufak bi ölçü hatası nedeni ile kabus yaşama riski olan, eve geç giden, dost sohbetlerinde kuruyemiş dükkanı açma hayalini ballandıra ballandıra anlatan kişiler aklınıza gelmelidir.
  • in$aat muhendisligi mesai saati tanimiyan bir meslek. hayatiniz i$iniz olur ve neredeyse hic ozel hayatiniz olmaz. aksam 8 den sonra bir bira iceim isten sonra diyemezsiniz cunku beklediginiz koca bir $antiye vardir. $aniyede faaliyet yoksa-buroda, onda da yoksa $antiyede vardir, bu yeni ba$layan in$aat muhendisi icin de 10 yillik insaat muhendisleri icin de aynidir.
    .
    $unu soylemekte fayda var, in$aat muhendislerinin hemen hemen tumu i$lerine ba$larken zengin olacaklarini hayal ederler. benden sizlere tavsiye, bu hayallerden kendinizi soyutlayin. in$aat muhendisinin hicbir zaman onundeki i$ programindan farkli bir hayali olmamalidir. hatta ozel hayat ve ya$am standartlarinda minimalist olmaya ozen gostermelidir. hayattan hicbirsey beklemiyormu$casina onunde verilen i$ programina harfiyen uymalidir arti kafasini ozel hayatina hic ama hic vermemelidir, 100% i$ine yogunla$malidir.

    belli bir ya$i gectikten sonra ki bu 15 yil demektir., in$aat muhendisleri para kazanmaya ba$larlar. yanliz burda da belirtmek gerekir ki ozel bir muhendis olmalisiniz. ya su yapilarindan ya karayollarindan celikten veya koprulerden iyi anlamalisiniz. bu kisim muhendisler de toplam muhendis populasyonunun 2%sini olu$tururlar . kalanlari ise bayindirligin saglik ocaklarini veya karakollarini yapmaya mecbur kalirlar. bu i$ler size ancak normalde alacaginiz bir maa$ kadar para getirir. tabi bi 10 yil sonra 2000 m2 uzerinde i$ almaya ba$larsiniz, $ansiniz yaver giderse tabi.

    muhendisliginizin ilk yillarinda yani ilk 5 yil cok acik ve net soyleyebilirim ki moral bozuklugu ile gececek. hayatinizda bir kiz (evet kiz cunku kizdan in$aat muhendisi olamaz) olmayacak. olanlar da sizi terkedecektir. ancak temel giderlerinizi kar$ilayabileceginiz kadar para alacaksiniz. zaten cok alsaniz bile bunu inanin harcayacak yer bulamayacaksiniz.

    i$te bu 5 yili iyi bir $ekilde atlatmanin yolu yurt di$indan geciyor. ortalama $3000 civarinda para ve masraflarinizi alirsiniz, ama dedigim gibi, yurtdi$inda da olsa yurticinde de olsa bir kere “oo haci 5 bucuk olmu$ gachaim ben” lafini asla kullanamayacaksiniz. yok eger ben turkiyeden cikmiycam karde$im diyorsaniz sizin icin en iyi i$ ihale usulu ile alinan i$lere veya $ehir di$larinda yapilan i$lere (baraj su yapilari kopru gibi komplike i$ler) girmektir. yapsat vb gibi i$lerden $iddetle kacinin. bi bok ogrendiginizi sanirsiniz ama ogrenemezsiniz. yapsat i$lerinden ayrilip ba$ka i$lere giren in$aat muhendislerinin sudan cikmi$ baliga dondukleri bende de dahil pekcok kimsede gorulmu$tur.

    sadece in$aat muhendisliginden mezun olmak bu sifati ta$iyabileceginiz anlamina asla gelmiyor. bu i$ icin ciddi caba sarfetmeniz gerekiyor.

    son bir$ey. tum in$aat muhendisleri i$lerini severler ve ba$ka i$ler onlar icin tri$kadan meslek gruplarina girer, dalga gecerler. hepsi birbirine kofte dukkani hayallerini aktarir ama uzaktan sahada gayet kendinden emin mutlu bir bicimde ko$u$turduklarini gorebilirsiniz. yapilan i$ler uzerinden yillar sonra “orayi ben yapmi$tim” demekten daha keyif verici bir$ey yoktur.
  • yeni mezunlarına mesleki tecrübeleri olmadıklarından insan muamelesi bile yapılmadığı,projeci mi olsam şantiyecimi diye düşünmekten öte, şu sıralar iş bulmakta bile oldukça güçlük çeken meslek sahibi kişi.

    yüksek lisans yaparken çalışalım,tozunu toprağını yutalım şantiyenin,kolon kiriş hesaplayalım dedik büroda,bi yandan da koca adam olduk artık elimiz ekmek tutsun dedik,dedik de iyi mi ettik? iyi etmemişiz efendim.4 yıllık inşaat mühendisliği mezunu aynı zamanda yüksek lisans yapan adama 400 lira edersin dediler.ben de anneniz tecrübelidir annenizi çalıştırın dedim o paraya. bim de çalışsam daha çok kazanırım gerçekten, hem cuma günü olan promosonlu ürünleri de tükenmeden alma şansı yakalarım, daha ne olsun?:)
  • nedense her zaman insanüstü bir özveriyle bedava çalışması beklenen kişi. çok afedersin ama sikerim böyle işi.
  • aylar boyu yağmurda çamurda , ağzı çamur yüzü beton çalışıp ,
    ataşehir´de tamamladığı , teslim ettiği toplu konutlarda yaşayan , bir avizesine kendisinin maaşı kadar para veren insanlarla ,
    onların perdelerini kapatmak gereği hissettiği havanın karardığı saatlerde , mesaisini yarılamanın verdiği duyguyla gözgöze gelebilen ,
    maslak´ta dökeceği radye temele gelen beton pompasına yol açma gayretiyle , yan plazadan öfleye pöfleye dağılan plaza insanlarından ,
    servislerinin yolunu bir an evvel açması için amele muamelesi gören meslek erbabı

    (bkz: çile bülbülüm çile)
  • "en iyi mimar ölü mimardır" lafını bulmuş yaratıcı meslek grubu.
  • benim gibi tecrübesiz ve her şeyi kuralına uygun yapmaya odaklı çekingen bir insan ise şu an "nasıl iş bulacağım ben kesin açlıktan öleceğim" diye düşünüyor olması muhtemeldir.

    arkadaşlarıma soruyorum siz iş ararken cv'ye neler yazdınız diye. aldığım cevaplar şaşırtıcı.

    - autocad, idecad, bilimum cad'ler, visual basic, c++, 3dmax vs yazdın mı?
    + yazmaz mıyım hepsini yazdım mk.
    - ee biliyon mu peki kullanmasını?
    + biliyorum, dikdörtgen çizerim mesela.

    tüm çalışan arkadaşlarımdan dolayı biliyorum ki millet %90'a varan oranlarda özgeçmişini fason dolduruyor. lakin ben bu tarz şeyleri yapabilecek adam değilim. haliyle bomboş pırıl pırıl cv.
    bu işin iş arayan açısından bakıldığındaki kısmı.

    bi de iş veren açısından olan kısmı var. mesela bakıyorum kariyer.net'teki ilanlara hepsi 5-10 sene deneyimli, autocad ve diğer cad'leri bilen, hakediş ve metraj gibi konularda tecrübeli, ip üzerinde bisiklet sürebilen eleman arıyorlar. 400-500 sonuç çıkıyorsa hepsi bu özellikleri arıyor mk. demek ki orada yazan kriterlere bakmadan yolluyorsun cv'yi adamlara ne çıkarsa bahtıma diye. ee o zaman baştan niye kriter yazıyorsunuz abi. ben yapamam öyle şeyler çekinirim, yetkinlik dahilimde değilse başvuramam.
  • okuması 3. sınıftan itibaren zorlaşan bölümdür. okulu bitirdikten sonra ilk 5 sene süründürür. o ilk 5 seneyi verimli atlatabilirseniz ve kendinizi biraz da olsa gösterebilirseniz genç yaşta yüksek ücretlerle çalışma imkanınız olur, ama her türlü hayatınızı sömürür, gecesi gündüzü yoktur.

    istanbul içi özel sektörde büyük şirketlerden birinde şantiye mühendislerinin maaşları:

    yeni başlayan: 2500tl
    kaba işler uzmanı, şefi veya deneyimli mühendis (3 veya 5 yıl deneyimli): 4000-7000
    şantiye şefi (10+ yıl deneyim): 7000-10000
    proje müdürü (15+ yıl deneyimli): 10000-15000 +şöför + araba
    genel koordinatör (genç yaşta olanı da gördüm): 20 bin tl aylık + proje başına 200 bin dolar + şöför+ araba

    mühendislik kavramında en önemli şeylerden biri kim ne derse desin iyi bir okuldan verimli şekilde mezun olmak ve kendini sonrasında iyi geliştirebilmektir.
hesabın var mı? giriş yap