• bildiğim kadarıyla hiçbir takımın renkleri arasında yer almayan, hiçbir taraftarın gönlünü vermediği, kesildiğinde hiç bir damardan akmayan bir renk.

    türkçe'de çok uzun bir renk olduğu için tezahurata uygun bulunmamış ve bu yüzden seçilmemiş denilebilir ama avrupa'da da yok bildiğim kadarıyla. tribünlere bir "yellov, bırawn" çektirmek zor olmasa gerek. türkçe'de de tezahuratın akışına göre "kahve" şeklinde de kısaltılabilirdi hem.

    demek ki rengin kendisiyle ilgili bir çekince sözkonusu. halbuki kahve güzel bir içecektir, kırk yıl hatrı vardır denilir. enteresan. (bkz: sosyologlara bırakıyorum)

    edit: renklerinde kahverengi barındıran bir takım varmış: st pauli. diğer renk de pembeymiş. (teşekkürler gerrain ve allah belanı vermesin st pauli)
  • "kahverengi, sonbaharın ve soğuğun rengidir, kışın soğuğuna giden yoldur."

    yüksek dağların yamaçlarında, küçük bir yerleşim yerinde iken esen rüzgarlar, inen yağmurlar ve soğuyan hava ile sonbahar kendini hissettirirdi. sonbahar renkleri belirmeye başlar ve kısa sürede her yer kahve tonlarına boyanırdı. ağaç yaprakları, bozkır otları, artık üşüyen ve mahsul vermeyen domates, biber, fasulye hepsi kurumaya başlar ve ortak bir renge bürünürdü. pencereden dışarıyı izlerdim. pus ve bulutlar dağa çökerdi, geri kalan görünüm sanki gri ve kahverengi bir filtreden geçirilmiş gibi sade ve pür olurdu. kurduğumuz soba, kovaları, odunlar ve şimdi anımsadığım kabanım da kahverengiydi. gerçekten de kahverengi kışın soğuğuna giden bir yol. tek başına şiirsel ya da duygusal çağrışımlara kaynak olan bir renk değil belki. fakat bir mevsim geçişinin simgesi yine de. doğa kahverengi ile başlar. doğanın kalbinde kahverenginin tüm coğrafyaya hakim oluşunu izlemek de insanı çekirdeğe, başlangıca götürüyor ve toprakla olan bağını hatırlatıyor.
  • "kahve rengi kahvenin rengiyse kahve ne renk bu durumda?" sorusu sorularak uğrunda paradoksal bir durum yaratılabilecek renk.
  • ziraat bankasi genel mudurunun meme basi rengini hatirlattigi icin sexy ve bastancikarici bulup, giyilmesini yasakladigi renk.
  • eski türklerde "konur" (yanık kırmızı) olarak geçen bu renk, osmanlı döneminde uzun süre "fındıki" (fındık kabuğu rengi) olarak kullanılmış, kahve içeceğinin osmanlı toprağına gelmesiyle şu an kullandığımız ismine kavuşmuştur.
  • en merak ettiğim şey, kahve bu topraklarda bilinmezken bu zımbırtıya ne dediğimiz.
  • yakin zamana kadar, turkler'in kahveyle tanismadan once ne isim verdiklerini cok merak ettigim renk.

    daha sonra aldigim bilgilere gore ise eski turkler'in bu renge aslinda konur dediklerini ogrendim.
    (bkz: son anda aldigimiz bir habere gore)
  • sadece "kahvenin" rengi olarak iyidir. baska seyin kahverengisi pek hos durmaz...
  • hızı temsil eden renk.
    hareketli, sportif ve utangaç kadınların tercihidir.
    kahverengi sevenler kalabalıkta fark edilmekten hoşlanmazlar.
hesabın var mı? giriş yap