• metin and'ın eski eşlerinden nazlı eray'ın anılar kitabı "tozlu altın kafes"ten bir bölümü alıntılıyorum aşağıya. bayan eray dört yıl süren bu sıkıntılı evliliği ayrıntılarıyla anlattığı kitabı boyunca "yaşlı ejder" olarak anıyor bay and'ı (doğan, 2011; s. 169, s. 173-174) :

    //[metin and'ın] anlamadığım, karmakarışık bir dönem vardı hayatında. evlat edinildiği ailesinden annesi tarafından ona kalanlar sonradan elinden alınmıştı. cenap and evlatlıktan reddetmişti ejder'i. [...] yaşlı ejder evliliğimizin ilk günü bana şöyle demişti:

    "ben üstünde çok spekülasyonlar yapılan bir adamım. benimle ilgili bazı şeyler duyabilirsin.
    onun için gerçekleri sana anlatacağım."

    dikkatle dinliyordum onu. şaşırmıştım.

    "1958 yılında atatürk bulvarı'nda, gece vakti bir kaza oldu. bu kaza ankaralıların hafızasına kazındı. o gece üç kişiydik. caddede karşıdan karşıya geçiyorduk. annem (analığı) sevda and,
    bir hanım arkadaşı (vedide baha pars) ve ben. ulus tarafından, gecenin içinden ok gibi bir araba geldi. farları sönüktü. ben kaçabildim yana doğru. fakat sevda hanım ve arkadaşı kaçamadılar. araba onlara hunharca çarptı. korkunç bir kazaydı bu. vedide hanım ölmüştü. sevda hanım yaralıydı. ben kucaklayıp hastaneye götürdüm onu. zavallı sevda hanım, tüy gibi hafifti. o da hastanede öldü" dedi.

    tüylerim ürpermişti.

    "bütün mirası bana kalmıştı" diye ekledi. "müthiş bir mirastı bu. tabii kazadan sonra dedikodular başladı. benim onları arabanın altına ittiğim söylentileri aldı yürüdü. bu cenap bey için bulunmaz fırsattı. beni evlatlıktan reddetti. bütün hayatım mahkemelerde davalarla geçti. bunları duyabilirsin, sana söyleyebilirler. işin aslı bu" dedi.//

    nazlı eray'ın "tozlu altın kafes" adlı kitabından yapacağımız ikinci alıntı da metin and'ın çok varlıklı olduğunu sanan kişiler için gelsin (s. 286) :

    //[...] biz evlenince ejder'in uçsuz bucaksız serveti için onunla evlendiğim çok konuşulmuştu. halbuki ejder evlendiğimizde memur maaşıyla geçiniyordu. eski servet çoktan alınmıştı ondan, ama kimse bunu bilmiyordu.

    insanlar yıllarca benim tunalı hilmi'nin başındaki sevda ve cenap and'a ait olan, çocukluğumda bahçesinde oynadığım o muhteşem villada yaşadığımı sandılar. oysa, orası artık ejder'e ait değildi. belki de hiç olmamıştı.

    ama onunla oturduğum protokol yolu'ndaki apartman dairesi de olağanüstüydü. elinde kalan tek şey oydu belki de.//
  • karagöz, kukla, orta oyunu, minyatür, halk dansları, ritüeller gibi konularda sayısız araştırması, makalesi bulunan kültür tarihi profesörü. el çabukluğu marifet gözbağı oyunları ve nüktedan kişiliğiyle, dersliğini atmeydanı'na çeviren; 'minyatürün içindeki dünya'yı bir avuç şanslı öğrencisine tanıtan, sevdiren; ak saçlı, pak yürekli, engin bilgili hoca. yalnız nişanıyla değil, ruhuyla da şövalye.
  • vakti zamanında edinmek için çok koşturduğum, emek verdiğim ve nihayet edindiğim ve okuduğum nice araştırmalarının yanı sıra, adı geçtiğinde hep bir tek anı ve o andaki tek sözü hatırlatan kişi...
    "sen beni görmeye gelmezsin ki, metin and'ı görmeye gelirsin ankara'ya."
    onunla ilgili hatıralarım o kadar çok ki... oyun ve bügü kitabı için, ki o zamanlar baskısı yoktu bu kitabın, zırıl zırıl ağladığımı bilirim; tanzimat ve istibdat dönemi türk tiyatrosu ve meşrutiyet döneminde türk tiyatrosu adlı kitapları için, her allahın günü, en az iki kez aslıhan pasajı'na gittiğimi, kitapları sevip okşayıp, kitaplara kedinin ciğere baktığı gibi bakıp bakıp geri döndüğümü ve nihayet sahaf tuncer abi'nin halime acıyıp, bir kısmı peşin, bir kısmı takas, bir kısmı taksitle bana kitapları verdiğini bilirim; üniversiteyi kazandığım ilk sene kabalcı'dan sudan ucuza aldığım geleneksel türk tiyatrosu kitabını bir solukta okuduğumu ve o kitabın bugünkü ilgi alanlarımı belirlediğini bilirim; dionisos ve anadolu köylüsü kitabı için ankara'ya gittiğimi hatırlarım; ve bu yaz, aradan çok çok uzun yıllar geçtikten sonra, bende eksik olan tüm makalelerini toplayayım ve okuyayım derken, her bir makalesini bulduğumda, onu ilk okuduğumda olduğu kadar beni heyecanlandırdığını bilirim. metin and'ın bir zamanlar beş kuruş parası olmayan, gerçek anlamda aç, yoksul bir öğrenci için ne anlama geldiğini çok iyi bilirim...
  • bir dönem evli olduğu nazlı eray kendisi için, "sehpasının üstündeki vazo gibiydim, yazdıklarımı okumazdı bile, " demiştir.
    adama hak vermemek elde değil.
  • örneğine az rastlansa da dünyada, çok saygıdeğer bir aydın tip vardır: sessiz sakince evrensel kültüre olağanüstü katkılar yapan, bunu yaparken olabildiğince alçakgönüllü ve alabildiğine üretken.. metin and, bu sessiz ve üretken aydının dünyadaki adlarından birisidir. sesi yüzyılları aşacak. ışıklar içinde uyusun.
  • 16. yüzyılda istanbul adlı kitabında 1577’de çıkarılan bir divan kararı ile yahudilerin ve hıristiyanların müslümanlarla aynı giysileri giymelerinin yasaklandığını belirttikten sonra şu bilgiler verir: “şeyhülislam ebussuud efendi, müslüman halk ile müslüman olmayan halka uygulanan bu ayrımın yalnızca insanların giyeceği giyeceklerle kalmayıp bir fetva ile hayvanlara da uygulandğını söyler. örneğin, bir müslüman’ın atıyla bir yahudi’nin ya da bir hıristiyan’ın atı aynı biçimde bezenemezdi. çingenelerin at yetiştirmesi, at sahibi olmaları, ata binmeleri bile yasaklanmıştı. bunlar ancak eşeğe biner, arabalarına eşek koşabilirlerdi” (43).

    kitabın ocak 2011'de yky'den yeni bir baskısı yapılmıştır.
  • bilkent'te bir donem turk edebiyati bolumu ogrencilerine minyatur dersi vermistir. en sevdigi seylerden biri ogrencilerinin fotografini cekmektir. dunya tatlisi bir insandir. uzmanligi tiyatro olmasina karsin 15 yildir hic tiyatroya gitmedigini soyler. cok derin bir tarih bilgisi vardir. turkiye'nin sayili sihirbazlarindandir.
  • engin bilgisiyle tanrının bize bir lütfu olan kişi. 59 kitap ve sayısız makale yazmıştır. 16. yüzyılda istanbul adlı kitabı bir günde bitirilebilir. diğer tarih kitaplarının aksine sıkmaz. bu kitapta toplumun pek bilmediği fuhuş, uyuşturucu kullanımı gibi konulara da ufaktan değinmez direk başlık altında yer verir. müthiş bir emektir, kaynaktır, okunmalıdır.
  • "oyun ve bügü: türk kültüründe oyun kavramı" adlı şaheserin yazarı
  • artık aramızda değil. ne güzel tonton tonton bakardı dünya, bir muziplik akardı yer yer gözlerinden... artık bakamayacak.
hesabın var mı? giriş yap