• (bkz: patara plajı)
  • kemer'de olan acaip güzel bir tatil köyü.
  • kas ilcesinin, kalkan beldesine bagli olan gelemiş koyunun antik cagdaki adi.
  • patara lykialilar tarafindan kurulmu$tur. sikke ve yazitlardan bilinen lykia dilindeki ismi pttara'dir, khaldaia dilindeki ,sehir anlamina gelen ptari ile kar$ila$tirilir. ancak $a$ilacak $ekilde bu merkezde tek bir lykia yaziti bile ele geçmemi$tir. bu $ehirle ilgili diger soylenceler daha erken donemlere aittirler. ali$ilmi$ "eponym" kurucu burada da "pataros" adi ile kar$imiza çikar; apollon ile bir lykia nymphesinin ogludur. bir ba$ka versiyonda ise lapeon'un oglu ve ksanthos'un erkek karde$idir, oysa ksanthos diger tum kaynaklarda tremiles'in oglu olarak belirtilir; uçuncu bir deginmede ise patara'yi kuran apollon ile lykia'nin oglu ikadus olarak geçer.
    lykia kiyisinin onde gelen limanlarindan biri olan patara uzun bir tarihe sahiptir. iskender'in i.o. 333'de $ehri teslim aldiktan sonra, atinali general phoikon'a gelir kaynagi olarak sundugu dort $ehir içinde patara da yer alir; tarihçi bunun asil bir teklif oldugunu, ancak phokion'un daha da asil bir davrani$la bu oneriyi geri çevirdigini soyler. iskender'den sonraki donemlerde yapilan sava$lar sirasinda patara bir deniz ussu olarak onemli bir gorev yuklendi; i.o.315'de antigonos ve rhodos'u istilasi sirasinda 304 yilinda da demetrios buraya yerle$ti. 3.yuzyilda $ehir lykia'nin diger kisimlari ile birlikte misir'in kontrolu altina girdi; strabon, ptolemaios ii'nin $ehri restore ettirdigini ve kizkarde$i-karisinin serefine adini arsione'ye çevirdigini bildirir; fakat kisa zamanda eski isme donu$ yapilir. $ehir i.o.196'da suriyeli antiokhos'un idaresine geçer ve romalilarla rhodoslularin israrli giri$imlerine ragmen, apamea'da i.o.189'da yapilan ve elinde tuttugu tum topraklardan çekilmesini ongoren antla$maya kadar onun yonetiminde kalir . bunu izleyen yilda ise halen patara'da olan gemilerinin bir bolumu roma konsulunun emri ile yakilir. i.o.88'de ilk mithridates sava$i sirasinda kral patara'yi bir defaya mahsus olmak uzere istila eder ve bir ruyasinda durmaya ikna edilene kadar sava$ araçlarinin yapimi için letoon'daki agaçlari kestirir.
    i.o.42'de ksanthos felaketinden sonra, patara'ya brutus gelir ve $ehrin teslim olmasini veya buna denk bir bedel odemesini ister. ksanthoslularin daha sagduyulu olmalarini istemelerine kar$in pataralilar once direnirler; brutus onlara du$unmeleri için gunun geri kalan kismini verir ve ertesi gun pataralilar teslim olmayi kararla$tirirlar. plutarkhos'a gore davrani$larindaki bu degi$iklik, ksanthos felaketinin tekrarlanmasindan korkan kimi kadin tutuklularin, babalari ve kocalarini $ehri teslim etmeye ikna edebilecekleri umidi ile, brutus tarafindan fidyesiz olarak serbest birakilmalarinin etkisiyle gerçekle$mi$tir. onlar brutus'u, en akla yakin ve durust insan olduguna inanarak temsil etmi$lerdir. buna kar$in, casius dio ba$ka bir versiyonla kar$imiza çikar.
    kadin mahkumlarin serbest birakilmasina kar$in istenen sonuç alinamami$; bu nedenle brutus $ehir duvarlarinin di$inda, guvenli bir yerde kole pazari kurdurarak, erkek mahkumlari bir bir satmaya ba$lami$tir. bu uygulamasi da etkili olmayinca, birkaç tanesini sattiktan sonra digerlerini serbest birakmi$tir. en sonunda pataralilar brutus'un iyi bir insan olduguna karar vermi$ler ve daha fazla direnmeden $ehri teslim etmi$lerdir. tarihçiler, brutus'un pataralilari surgun veya olumle cezalandirmadigi, fakat ister ozel ister devlet mali olsun tum altin ve gumu$un verilmesini istedigi konusunda hem fikirdirler. ne de olsa para, brutus'un lykia seferinin asil gerekçesidir.
    imparatorluk idaresi altinda bulundugu zaman suresince patara, lykia'nin en belli ba$li $ehirlerinden biri durumuna geldi; sadece lykia birligi'nde uç oy hakkina sahip olmakla kalmadi, ayni zamanda roma bolge valiligi ve birlik ar$ivinin korundugu yer olarak da onem kazandi. ar$iv muhtemelen apollon tapinagi'nda saklanmaktaydi. $ehir "metropol" unvanini aldi ve 4.yuzyilda myra piskoposu nikholas'in dogiim yeri olarak hiristiyan çevrelerce kendisine buyuk bir onur bagi$landi.
    lykia'dakiler arasinda en onemlisi olan patara limani patara $ehrinin, appianos'un sozlerine gore, ''ksanthos'un limani'' gibi kabul edilmesini sagladiysa da, gunumuzde artik boyle degildir. bu limanin yerinde bugizn açik alan bulunmaktadir, ki$ aylarinda ve yer yer yaz aylarinda da bataklik olan bu alan kuzey-guney yonunde 1.5 km. uzunlugunda ve yakla$ik 400 m. geni$ligindedir; denizden duz kum tepecikleri ile ayrilir. bazi bolumleri ise bugun ekinler altindadir. yore kelemi$ olarak bilinir, ancak burada koy bulunmamakta ve tamamiyla terkedilmi$ bir gorunum arzetmektedir. liman antik donemde, kimi parçalari ozellikle doguda gorulen bir duvarla çevrilidir. brutus'un pataralilarla olan pazarligi ile ilgili antik bilgilerden, $ehrin tumunun surlarla çevrili oldugunu ogreniyoruz, ancak gunumuzde bu tur bir savunma yapisina ait kalinti gorulememektedir. $ehire ait ozel ve devlet yapilari limanin kenarlari çevresine in$a edilmi$lerdir. doguda limanin giri$inde yer alan, guney uçtaki 40 m. yuksekliigindeki tepe di$inda $ehir duzdur.
    kalintilara ksanthos'dan ka$'a giden yoldan ayrilan, oldukça duzgun bir yoldan ula$ilir. bu yoldan gelen ziyaretçi ilk olarak uçui kemerli ve butun olarak korunmu$ bir giri$ kapisi ile kar$ila$ir. bu kapi ali$ilmi$ roma stilindedir. kapinin her iki tarafinda ve kemerlerin yaniba$inda, yazitlarindan anla$ildigina gore onceleri uzerlerinde bustler bulunan alti konsol yer alir; bu bustler lykia-pamphilya'nin i.5.100'de valisi olan mettius modestus ve onun aile uyelerine aittirler, yapi da bu bilgiye gore tarihlenmektedir. kuzey cephesindeki bir ba$ka yazit ise yapinin "lykialilarin metropolu patara'nin halki tarafindan" in$a ettirildigini soyler. bu kapinin bati kismina dogru ise klasik donem'de yuksek kaliteli attika seramiginin ele geçtigi alçak bir tepe yer alir; bu alanin uzun zamandir kayip olan apollon tapinagi'nin kuruldugu yer oldugundan $uphelenilmi$, ancak burada da patara'nin diger yerlerinde oldugu $ekilde kazi çali$masi yurutulmemi$tir.
    bu tepenin guney eteklerine yakin bir noktada ise, kemerli bir çatinin birbirine bagladigi iki odadan olu$an bir yapiya rastlanir. bu mekan degi$ik $ekillerde yorumlanmi$, hamam veya tersane olarak degerlendirilmi$tir. oldukça kotu durumdadir. c bazilikasi da muhte$em bir eserdir. daha da etkileyici olan batidaki k tapinaginin ise, kendisini saran yabani bitki ortusunden temizlenmesi gerekmektedir. i.s.2.yuzyila tarihlenen bu yapi 6 m. yuksekliginde kapiya sahip tek bir odadan olu$maktadir ve duvar sivasi ile yapilmi$ çok zengin suslemeler içermekte olup, korinth duzenindedir. oren yerindeki bekçiye gore bu tapinak gunumuzde apollon tapinagi kadar iyi bilinmektedir; bu olasilikla antik kentte saptanabilen yegane tapinak olmasindan ileri gelmektedir; aslinda unlu olmak için çok kuçuk ve sade bir yapidir, oyle ki orijinal tapinagin geç donemde in$a edilmi$ bir ornegi olarak bile du$unulebilir.
    bazilikanin guneyinde daha iyi korunmu$ durumda hamam yapisi yer almaktadir, yazitina gore "yuzme havuzlari ve ek dekorasyonlari ile birlikte" imparator vespasianus (i.5.69-79) tarafindan, bu amaç için ayrilmi$ kaynak ile birlik tarafindan bagi$lanan meblag kullanilarak in$a ettirilmi$tir. birbirine kapilarla birle$en be$ bolum içermektedir; bu bolumler apoditerium (veya soyunma odasi), frigidarium, tepidarium, caldarium ve sudatoriuma kar$i gelmektedirler; ancak gunumuzde bu ozel i$levlere sahip bolumleri belirlememize yardim edecek bir iz kalmami$tir. dogu uçtaki iki kuçuk odada firin bulunuyor olmaliydi. duvarlardaki çok sayidaki delik, mermer veya bronz kaplamalari tutturniakta kullanilmi$tir; soz konusu delikler yazitlan da delip geçtiginden daha geç donemdeki bir ekleme oldugu anla$ilmaktadir.
    daha ileride, tepenin kuzeydogu eteginde tiyatro goze çarpar. dikkate deger $ekilde iyi korunmu$tur, fakat cavea a$agiya inen kumla ortulmu$ ve sahne binasi da agaçlar arasinda kalmi$tir. burayi daha once ziyaret edenlere gore 34 oturma sirasi sayilmi$ olup, orkestra da yakla$ik 30 m. buyuklugundedir. tek diazomalidir. sahne binasinin alt kati sahneye açilan be$ kapi ve pencere içermektedir; ust katta kemerli pencereler gorulur. sahne binasinin di$ duvari uzerindeki bir yazitta, patara vatanda$larindan biri olan vilia procula'nin, babasinin in$a ettirdigi proskene binasi ile heykelleri, mernier kaplamalari ile birlikte kendi yaptirdigi sahneyi i.s.147'de patara $ehri, imparator antonius pius ve $ehrin tanrilarina adadigi belirtilmektedir; ote yandan ust blokta yer alan 11. oturma sirasi ile aoditoriumun uzerindeki gune$lik de daha once babasi ve kendisi tarafindan yaptirilmi$tir. fakat butun olarak ele alindiginda tiyatro bu tarihten onceye aittir; zira bir ba$ka yazitta tiberius doneminde (i.5.14-37) apollon un rahibi'olan bir polyperkhon tarafindan yapilan onarimdan soz edilmektedir.
    tiyatronun ust kismindaki tepeye akropolis adini yaki$tirmak zordur. oldukça savunmasizdir ve sadece ne oldugu belirsiz yapi kalintilari ile bir kaç mezar içermektedir. buna kar$in en tepe noktasinda, pek çok tarti$maya yol açan garip bir yapi bulunmaktadir. çapi ve derinligi 9 m. olan dairesel formlu bir kuyunun ortasinda ta$tan bir ayak yukselmektedir, kayadan kesilerek yapilmi$ dik merdivenler ise a$agiya inmektedir. bu kuyunun yan kisimlari a$agi bolumde kayaya oyularak yapilmi$tir; bunun ust kisminda kayadaki bo$luklar ise harç yardimi ile kuçuk ta$lar yerle$tirilerek doldurulmu$tur. zeminden itibaren 1.8 m. yuksekliginde olan ortadaki ayak, ozenle kesilmi$ kare bloklardan olu$maktadir; her bir sirada 3 blok vardir ve en alttaki dokuz sira halen çok iyi durumdadir; bunun uzerindeki kismin i$çiligi daha kotudur, kenarlar daha kisadir ve hepsi yerlerinden oynami$tir.
    bu kuyunun i$levi ile ilgili olarak degi$ik goru$ler ileri surulmu$tur. en anlamsiz oneri ise bunun apollon'un kehanetini temsil ettigi ,seklindedir; formunun bu amaca uygun oldugu du$unulse bile herodotos'un açikça belirttigi gibi kehanet yeri bir tapinakla ili$kilidir. daha da ilgi çekici bir teori, bu ogenin limanin giri$ine in$a edilmi$ bir deniz feneri oldugu $eklindedir; yeri ilk baki$ta bu olasiliga uygun goriinmektedir. ancak yapinin yakinina gidildiginde bu du$uncenin mantikli olmadigi gorulur; zira kuyu tepenin zirvesinde degil, a$agida ve denizden uzak bir ko$ededir; ote yandan bir deniz feneri neden topragin içine gomulu olarak in$a edilsin? bean'a gore, 1810'da gell'in ileriye surdugu goru$ $uphe goturmeyecek $ekilde dogrudur, yani bir sarniç olmalidir. gunumuzdeki durumu yapinin iki evreli oldugunu gostermektedir; ilk olarak ortadaki ayagin 9. orgu sirasina dek ula$an sarnicin kayaya oyulmu$ erken evresi gorulur, daha sonra ise yan kisimlara duvar orgiileri eklenerek geni$letilmi$ ve ayagin yuksekligi de arttirilmi$tir. merdivenin orijinal oldugu ise kesindir. ayagin amaci yaz sicagina kar$i çati ortusunu ta$iyici bir eleman olu$turmaktir, bu en ba$ta muhtemelen yatay levhalar $eklindedir; daha sonra ise egimli bir çati elde edebilmek için bugun ki yuksekligine getirilmi$tir. bu turden bir sarniç erken donemlerde patara için çok onemlidir, çunku $ehir neredeyse tamamen akan sudan yoksundur. (ziyaretçiler yanlarinda su bulundurmalidirlar! ) a$agida ayrintili olarak anlatilacagi gibi, daha sonra $ehir su kemerleri beslenmi$tir; çok sonralari ise bu sistem eskiyince, sarnica ekler yapilmi$ ve bir kez daha hizmete girmi$tir.
    liman agzinin bati tarafinda bir ba$ka ilginç yapi yer alir ve bu buyuk olasilikla bir fener binasidir. geriye sadece temelleri kalmi$tir ve bunlar da ne yazik ki suruklenen kumlarin altindadirlar, bu nedenle çok az bir bolumu gorulebilmektedir. daha once dikdorgen $eklinde basamakli bir kaide gorulebilmekte iken, bugiin basamaklar uzerinde yukselen dairesel binanin kalintilari ile ortuludur. yazitindan bazi bloklar ele geçmi$tir, herbiri bir kaç harf ta$imaktadir, fakat korunmu$ yegane sozcuk "in$a edildi" kismidir. harflerin oyuklarinda yer alan delikler bunlarin bronz çubuklarla doldurulduguna i$aret etmektedir. bu fener binasi muhtemelen limanin giri$indeki, uzun zaman once kumlar altinda kalmi$ bir mendirek uzerinde yer almaktaydi.
    daha kuzeye gidildiginde, cephesi uzerindeki yazit yardimi ile saptanabilen hadrianus ambari, çatisi di$inda hala ayakta durmaktadir. burada da yabani otlar buyuk engel olu$turmaktadirlar. 60 m. uzunlugunda ve 24 m. geni$ligindeki bina çapraz duvarlarla e$it buyuklukte sekiz odaya bolunmu$tur; bunlar orijinalde kemerlidirler ve birbirlerine on duvara yakin kapilar araciligi ile baglanirlar. binanin cephesi ortada bir korni$le bolunmu$ $ekilde iki katlidir; korni$in altinda her bir odaya açilan sekiz kapi bulunmaktadir; her kapinin uzerinde ve ust kata denk gelecek $ekilde bir pencere yer almaktadir. ote yandan iç kisim sadece tek kat halindedir. cephedeki her pencerenin yukarisinda, a kapisindaki uçuz kemerlerde oldugu gibi, buyuk olasilikla bustleri ta$lyan çift konsollar bulunmaktadir.
    kuzeyde ambarin yakininda in$a edilmi$ ve bir zamanlar gosteri$li olan bir mezarin kalintilari gorulur. tapinak formundadir, liman tarafindaki basamaklarla çikilir ve on cephesinde dort sutun yer almaktadir. duvarlarindan biri hala ayaktadir ve di$ yiizeyi yarim sutunlarla suslenmi$tir, ayrica i$lemeli panellere sahip kemerli çatinin bir kismini hala ta$imaktadir (lev. 46).
    kapilardan sadece biri yarisina kadar ayaktadir. iç kisimdaki duvar bloklarinin uç kisimlari paralel kenarlar boyunca di$ari ta$maktadir; bunlar binanin yapimi sirasinda bloklarin kenarlarinin tahrip olmamasi için birakilmi$lardir, kesilmi$ olmalari gerekirken nedense bu i$lem hiçbir zaman yapilmami$tir. bu civarda ba$ka mezarlar da vardir; bunlardan bazilari kavisli kapaga sahip lahitlerdir.
    içme suyu erken donemlerde patara için muhtemelen sorun olmu$tur; yukarida da belirtildigi gibi $ehirde hiç su bulunmamaktadir. roma doneminde suyun $ehre getirilmesini saglayan ve parçalari hala gorulebilen su kemerlerinden biri kentin batisinda, digeri ise dogusunda yer almaktadir. ksanthos irmag'nin ote yaninda, ozlen yakininda, poligonai duvarlara sahip bir roma su kemerine ait kisa bir bolum bulunmaktadir; bu patara'dan çok ksanthos'a hizmet vermi$ olmalidir. diger biri ise patara'nin 8 km. dogusunda, kalkan'in ust kismindaki tepede olup daha ali$ilmami$ bir tipdedir. zemine açilmi$ bir çukur 6 m. yiiksekliginde ve 400 m. uzunlugunda bir duvarla kesilir; buyuk bloklardan olu$an poligonal orgiiye sahip olup, giri$ iki kapi ile saglanir. su kanali bunun uzerinden geçmekte ve orta kismi boyunca oyulmu$ kare bloklardan olu$maktadir. $ehrin yakin çevresinde bu su kemerine ait hiçbir kalinti bulunmarnakla birlikte, soz konusu sistem ku$kusuz patara'yi beslemekteydi.
    roma oncesi doneme ait su kaynaklari hakkinda tiyatronun bulundugu tepedeki sarniç di$inda bir iz bulunmamaktadir. bunun da tek ba$ina $ehir için yeterli olmadigz açiktir. bugunku durumunda en çok kapasitesi 140.000 galondur. hergun ki$i ba$ina bir galon su harcandigi ve sarnicin ki$ boyunca yagmurlarla beslendigi kabul edilirse, yakla$ik 800 ki$i için su saglayacak buyuklukte oldugu soylenebilir. hellenistik donem'de patara'nin nufusu bu rakamin en az on katidir . ve bu donemde de sarniç $imdi oldugundân daha kuçuktiir. o halde suyun geriye kalani kuyulardan saglanmaktaydi; limandaki su ku$kusuz içilemez ve alternatif olu$turan yegane kaynak 6 km. uzakliktaki ksanthos irmagi'dir.
  • turistlere altin misralar yazdiran,allahin temmuzunda gidildiginde hastanelik olmaya sebebiyet,ucu bucagi belirsiz mahlukat bolgesi,binevi col
  • (bkz: fahri ışık)
  • saint nicholasin dogdugu koyun adi.
    simdiki adi demreymis.
  • gurcu dilinde "kucuk" demek.
  • sakinleri sürekli bir siesta halinde olan, sabah 9'dan önce açık yer bulunamayan, çölün ormanı nasıl yediği ve yemekte olduğu görülüp kum tepelerinden güneşin batışı izlenebilinecek, pek dalgalı bir denize uçsuz bucaksız ve çok güzel kumlardan oluşan bir de sahile sahip, rahatlama gevşeme ve rehavet mekanı..
    burada bulunan iki campingden biri olan medusa bar hem konaklama yeri olarak hem de bir bar olarak epey hoş olup, işletenleri de saygı duyulasıdır..
  • senelerdir sit alani diye birseyler yapilmasina izin verilmezken, plaji 50 yilligina kiraya verilmistir. hatta plajda insana "kendi memleketimde rezil oluyorum" dedirtecek tarzda bir muamele sözkonusudur...
hesabın var mı? giriş yap