• yillardir parizyen kullanirim ilk kez ocak ayinda banka soyarken penti coraplarini denedim. su an e tipi cezaevinden yaziyorum.
    penti'ye bundan sonra su yok.
  • penti'nin çorlu'daki fabrikasına bir çok kez gitmiş biri olarak söyleyebilirim ki: haber doğru. işçiler içme suyunu aralarında para toplayıp kendileri alıyordu. alıyordu diyorum çünkü iki yıl önce bu şekilde şimdi değişmiş midir bilemiyorum.
  • az önce gördüğüm ve doğru ise derhal geniş kitlelere ulaşmasını istediğim haber

    neticede haber olarak çıktığına göre sorgulamak yersiz belki ama ticari itibar vs adına ortada duruyorum mümkün mertebe. dilerim acilen bir açıklama gelir; zira bir kadın olarak, penti reklamlarında izlediğim şıkır şıkır kadınlara bakıp içemediği temiz suyu düşünen bir başka kadını hayal etmek beni delirtecek.

    kapitalizm yeterince ruh zedeleyici; bir de bu tip saçmalıklarla, emeğe yabancılaşmanın üstüne tüy dikmeyin rica ederim.

    edit: adil olmak adına kendilerinin yapmış olduğu açıklamayı da paylaşıyorum ancak çalışma koşullarına dair herhangi bir yanıtları olmamış. sükut ikrardan gelmiyordur umarım... günde 2 kere, 5'er dakikadan çiş-sigara? ciddi misin pentican?

    sayın ilgili;
    işçilerimizin içme sularının sağlıksız olduğu ile ilgili yayınlanan haberleri üzülerek takip ediyoruz. bunlar gerçeği yansıtmamaktadır. çevreye olan duyarlılığı ve çevreciliğe yaptığı yatırımları ile ödül alan bir firma için asla böyle bir şey söz konusu olamaz, düşünülemez. içme sularımızın tüm denetim süreçlerinden geçmekte olduğunu gösteren raporlarımızı dikkatinize sunarız. bu doğrultuda haberde bahsi geçen sözde iddialar gerçeği yansıtmadığı için kamuoyunda yanlış bir algıya yol açmamak adına haberde yer alan haksızlığın düzeltilmesini rica ederiz.
    saygılarımızla.
    penti kurumsal iletişim direktörlüğü

    edit2: twitter üzerinden yazdım az önce:

    .@penticorap selam #pentideişçiyesuyok mu? açıklamanızı okudum fakat tüketiciniz olarak çalışma koşulları hakkında da bilgilenmek istiyorum.

    kurumsal iletişimin zorluğunun farkındayım; dolayısı ile yanıt gelmesi halinde, onu da eksiksiz biçimde paylaşacağım mutlaka. burada amaç, durduk yere markayı kötülemek ya da kriz çıkarmak değil, hepimizin iyi ve insani koşullarda çalıştığından emin olmak. biri yazmış bu başlıkta ve çok haklı. şu an mavi yakalıları konuşuyoruz belki ama bu bizim gibi beyaz yakalıların da sorunu, kendi işini yapanın da sorunu... masanın farklı taraflarında olsak da insan söz konusu olduğunda hep aynı tarafta kalalım diye bu çaba...
  • prim olayı performansa dayalı 100, 150, 50 herkes ne kadarını hakettiyse o kadar kazanır ona bir lafım yok fakat insanlara günde iki kere tuvalete gitme hakkı vermek nasıl savunulabilir?
    arıtma suyunu yöneticileri içiyormudur? işçilere neden böyle bir haksızlık yapılıyor.
    güzel içme suyu verirsek daha çok içerler, daha çok çişe giderler diye mi düşünüyorlar!
    çok yazık...
  • aynı patron reklamlarında atiye, nil karaibrahimgil ve hadise yi oynatmış.
  • bundan sonra penti'den asla birşey almamam gerektiğini bana anlatan haber.
    emek sömürüsüne karşıyım. evet!
  • başlık sadece su ile ilgili olsa da içeriği çok uzucu ve maalesef ki hiç şaşırmadım.

    1999-2007 yılları arasında türkiye'nin en büyük tekstil markasindan birinde çalıştım.

    haberde geçen herşey birebir gerçek ve doğru.

    sendika asla hiçbirşey yapmaz. işçiler adina asla !

    su ile ilgili söylenenler tamamen doğru.

    tuvalet ihtiyacı doğru. şu an hala birçok tekstil firmasında sadece kart ile ve öğleden önce bir kere, öğleden sonra bir kere tuvalete gidilebilir. günlük iki kere tuvalet hakkını kullandıktan sonra ishal olan insanlara bile tuvalet izni verilmediğine defalarca şahit oldum.
    tuvalet önlerine birçok yerde turnikeler bulunur.

    aynı tekstil firmasında 27 yıl çalışan insanın maaşı asgari ücrettir.

    bir, iki tekstil firması dışında bütün tekstil çalışanlarının sigorta primleri asgari ücretten yatar. herkes bilir kimse denetlemez. hakkını arayana da mobbing uygulanır, bir yolu bulunur ve tüm haksızlıklarla o kişi yok edilir.

    bunu devlet bilir, millet bilir.. bilir de bilir.

    sonuç; yıl olmuş 2016 hala aynı terane dönmekte.
  • rezalete lafım yok da haberdeki bir kısmı anlamadım:

    "‘öneri sun hediye al

    üretimi artırmanın bir başka yöntemi de puanlar ve hediyeler! işçiden, hediyeler karşılığında, üretimde 5-10 dakikalık zaman kazandıracak öneriler isteniyor. bir işçi durumu şöyle anlatıyor: “mesela ‘bu ürünü şöyle yapsak 10 dakika kazanırız’ gibi öneriler sunarsan ve bu öneriler kabul edilirse sana puan olarak dönüyor. bu puanlar toplanınca da çeşitli hediyeler veriliyor. atıyorum, 100 puan olunca bisiklet, 150 puan olunca televizyon.”"

    iyi de bunun nesi kötü ki bu habere giriyor? bugün sıradan bir fabriakaya gidip zaman etüdü/ iş etüdü yapsanız gidip onu işçiyle yaparsınız. hatta çoğu da isteksizdir. üretim sektöründe zamandan kazanmak en nemli mühendislik faaliyetidir. işi yapan kişiden daha iyi bunu kim yapabilir? gereksiz olmuş bir paragraf bence.
  • son derece kalitesiz ürünler üreten bir firmanın hiç şaşırtmayan rezilliği. daha giyerken yırtılan çoraplar üreten bir firmanın işçisine sidikli su içirmesi beni hiç şaşırtmadı.
  • bildiğim kadarıyla, penti'nin ölü taklidi yapmayı sürdürdüğü konudur. farklı bir duyum alan varsa, yeşillendirsin litfen.

    kurumsalcığım, ilk girdiyi yazan benim. tweet'ime cevap verme zahmetine katlanmadığınız için buradan devam ediyorum.

    "sevgili duygu şenyürek'in ev sahipliğinde gerçekleşen havuz partimizden çok özel anlar sizlerle!" diyene kadar lütfen bana bir açıklar mısınız:

    fabrikanızı gezebilir miyim?
    işçilerin molası, haberde bahsedildiği şekilde, sapıkça bir keskinlikle düzenlenmiş ve kısıtlanmış halde mi?
    işçilerin iddiaları doğru mu?

    valla benim elim yorulmaz; mesaiye bağlarım. günde beş dakikamı alır. lütfen siz de şu ******* blogger'lara bayıldığınız paraların yüzde biriyle alabileceğiniz suyu neden işçilerinize çok gördüğünüzü açıklayın bana.

    bu arada ilginç bi şey söyliyim penti:

    ben senin seveceğin, beyaz yakalı, genç profesyonel, bi'şey plas sosyoekonomikli "beyaz" türklerdenim. partideki iticilerin pek çoğu arkadaş çevremden ve delirme sebebim, bu ayrımın bokunun çıkması.

    benim giydiğim aşırı trendy çorap nasıl üretiliyor?

    benim giydiğim, kalitesine göre pahalı sayılabilecek çorabı üreten kadın ve erkekler hangi koşullarda çalışıyor?

    bakın şu da bir cevap: "tüketicilerimizden gelen soru ve yorumlar neticesinde, işçilerimizle görüşerek, çalışma koşulları hakkında bir toplantı yapmaya ve iyileştirme yoluna gitmeye karar verdik."

    çenemi kapatmazsam ne olayım...

    bekliyorum annem, bekliyorum aşkım. hadi canlarım benim.
hesabın var mı? giriş yap