• bilirsiniz ki aile evlerinde bu ortaya konur herkesin aynı tabaktan yediği bişeydir, neyse biz üniversitedeyken öğrenci evinde de böyle yapardık, "salatayı ortadan yemek" benim aklıma gelmeyen bir hatıramdı, ta ki düne kadar, hala ev arkadaşım var, bu sefer ki işten, ergenliği aştıktan sonra edinilenlerden, aristokratik bir ilişkimiz var, birbirimize xcim diye hitap ediyoruz, birbirimizin rahatsızlıklarını düşünerek hareket ediyoruz ses çıkarmıyoruz bulaşık koymuyoruz vs vs.

    hah dün bununla salata yaptık -çok nadiren birlikte yemek yiyoruz- mutfakta uyulması gereken titizlik kurallarından olmazsa olmazlarından bahsediyoruz -ben de annemden bildiklerimi ortaya sallıyorum, hiçbiri de dikkat etmediğim saçma sapan gereksiz ayrıntılar- örneğin marketten aldığımız poşetleri eve girince önce yere koyduktan sonra masaya koymanın ne kadar özensiz ve pis bir şey olduğundan gibi..

    yemekte de devam ediyor muhabbet ne kadar görgülü olduğumuz diğer insanların pis olduğu falan çeşitli onaylamalar eşliğinde, velhasılı konu geliyor ortadaki salataya (tabiki salatanın içinde bir kaşık var herkes kaşığıyla tabağına alıyor) ev arkadaşım diyor ki mesela ben ortadan yenilen bir salatanın olduğu masaya tahammül edemem midem bulanır hatta masadan kalkarım, orda bir duruyorum, resmen duygulanıyorum, öğrenci evimiz geliyor aklıma salatanın suyunu kim içsin diye konuşmalarımız, insafa geldiğimiz zamanlarda arkadaşa jest yapıp hadi sen iç diyişimiz. yere düşen yiyeceği üfleyip yediğimiz günler. içimden gülüyorum bi taraftan onaylarken ev arkadaşımın konuştuklarını.

    edit: imlağ
  • meraklilarinin bir lafi vardir ki bu salata hazirlayanlarin kulagina küpe olmalidir: "salatanin tuzunu bir cimri, yagini bir cömert koyacak, bir deli de karistiracak"
  • alıştığım ve yılardır sevdiğim biçiminden hızla uzaklaşan yiyecek..

    ne güzel kebapçı, bitmiş yemeğimi söylemişim, yanına da bi çoban salata yaparsın diyorum, garson gayet normal tamama abi diyip gidiyor, ama getirdiği şey o büyük biçimsiz cam tabakların içinde iri iri doğranmış abuk subuk bişey..

    ki elimle de ortaya salaya işareti yapmışım, ne istediğim besbelli..

    moda oldu var ya bi salata yiyemez oldum, yemediğim salatalara çok paralar verir oldum..

    hayır yavrum sağlıklı mağlıklı değil o salata, keyif almadıktan sora hiçbi işi yok orda..

    iceberg diye hormon dayanmış bi ot icat etmişler marulu unutmuşlar

    limonsuyu diye dandikmi dandik bişey icat etmişler limon sıkmayı bilen kalmamaış

    şöyle güzel güzel ince kıyılmış marula garip garip bakar o lmuşlar..

    ne diyeyim ki daha ben
  • insanın içini temizliyormuş gibi.
  • artik gunden gune anlam kaymasi yasayan yiyecek.

    orhan veli'yi cok sevsem de, onun da siirlerinde severmis gibi yapip aslinda hic sevmedigi salatayi pek severdim, 90li yillarda turkiye'de gecen ilkgencligimde.

    o zaman salata denince aklima, bir suru yesilligin (bkz: lahana) (bkz: marul) (bkz: kivircik) (bkz: roka) (bkz: tere) bir suru kirmizilikla (bkz: domates) (bkz: can biber) (bkz: havuc) birlesip sonra da (bkz: zeytinyagi) ve (bkz: limon) esliginde servis edildigi bir lezzet gelirdi. nicoise kardeslerimizin bu birliktelige ton baligi ve yumurtayi maydanoz etmelerine teessuf ederdik bir tek.

    sonralari gurbette yasarken bu salata denilen seyin gunbegun bicem degistirdigini gordum: sezar kardini denilen essek yavrusu italyan'in actigi yoldan ilerleyenler artik bu salatanin icine bacon, kizarmis tavuk gogsu, somon fileto falan ilave etmeye basladilar. mayonez ve benzeri bir suru abuk sabuk turunculu beyazli garabet, salata sosu kisvesi altinda hayatimiza girdi. hatta mantar soteden bulgura, makarnadan carpaccio'ya kadar her nanenin salata kilifina sokulmasina tanik oldum.

    kimi yerlerde salata denilen seyin icinde bir gram taze sebze bulunmamasi gibi bir manyaklik o kadar kaniksanmis ki salata isterken "salatanin icine sebze de ister misiniz?" diye sorulduguna dahi tanik olmuslugum var.

    bu esseklige salata denmesinin nedeni "salata yiyelim, saglikliymis" diyen insanlarin, kus kadar yesilligin uzerine bolca makarna, bacon ve mayonez ilave edilmesiyle yapilan yemekleri yiyip sonra da "salata yedim saglikli yasadim" diye kendini kandirmasini saglamak olsa gerek.

    bir de bonus olarak

    (bkz: #11996150)
  • gun icinde buzdolabinin kapagini actigimda, kucuk bir kaba ayrilmis bir onceki gunden kalmis salata gorursem bayramdir benim icin. neydin ne oldun derim salataya. son lokman ugruna masada gerginlik yaratan sen degil miydin derim. hemen salmissin kendini derim. ne oldu da rengin soldu derim. yildizi sonmus pavyon kadinlari gibi olmussun derim. cok severim..
  • 200 metrekare kadarlık bir bahçe insana dünyaları verir. bu sayede temmuz-ağustos-eylül ayları boyunca da müthiş salatalar yiyebilirsiniz. sebzeleri dalından kopardığınız an aynı zamanda en sulu olduğu zamandır. özellikle yaz domatesi. yaz domatesindeki mayhoşluk başka hiçbir şeyde yoktur.

    akşamüstü olurdu, yüksek rakımın getirdiği serinlik çökerdi bahçeye. o serinlikte sebzeler arasında dolaşır ve bir öğünlük salata için gerekli ürünleri toplardım. domates, salatalık, biber, marul, maydanoz, kuzu kulağı ve başka hangi yeşillikler varsa. yemekte malzeme dengesinin önemini ta o yıllarda öğrenmiştim. bir biberin ya da bir yaprak marulun bile fazla olmamasına özen gösterirdim. annem salata yaparken ufak ufak doğramayı severdi. ne kadar ufak doğrarsan salata da o kadar sulu ve rayihası güçlü olurdu. salata tazeliğinden dolayı ışık altında parlardı, yıldızlar gibi. çocuklar genelde salata sevmez lakin o yıllardan beri benim favori ürünümdür. öyle farklı tariflerim yok, geleneksel devam ediyorum. çocukluğumda ne öğrendiysem o tariflerle yapıyorum. fakat biraz önce ifade ettiğim parıltıyı asla yakalayamıyorum. sanki o parıltı sadece o zamanlara, o bahçeye ve o evde yapılan salatalara özgüydü. şimdi sadece hatırası var ve baki kalacak.
  • sebzeli ve ızgara hellimli salatamı madem bayıla bayıla yiyorum neden sözlükçülerle de paylaşmıyorum tarifimi dedim. buyurunuz:

    göz kararı ve eşit miktarlarda:

    - beyaz lahana
    - kırmızı lahana
    - göbek salata
    - kuzu kulağı
    - semizotu
    - soya filizi

    - 3-4 dal taze soğan

    - bir tutam taze dereotu

    iki adet:

    - badem salatalık
    - çarliston biber

    bir adet:

    - havuç (rendelenmiş)
    - kapya biber
    - sap kereviz (biraz haşlanmış)

    göz kararı ve biraz haşlanmış:

    - brokoli

    ızgara hellim peyniri.

    bütün malzemeler doğranır ve karıştırılır. üzerine zeytinyağı, nar ekşisi ve biraz limon ekilir. tuz ve kekik eklenir. bol çeşit salatamız hazır. afiyet olsun.
  • türkiye'de yapmayı bilen kişi sayısının az olduğu, yapmayı bilen usta bir elden çıkanıysa harika bir lezzete sahip olabilecek olan aperatif.

    restorana gidince uslu bir çocuk olmazsanız eğer değişik bir çeşidiyle karşılaşabilirsiniz. siz siz olun restoranlarda uslu bir çocuk olun.

    (bkz: #153906939)
  • çiğ sebze ihtiyacını gideren, sebzelere proteinli malzemeler ekleyerek doyurucu da olabilen, çok çeşitli, yaratıcılığa açık yiyecek grubu.

    temel olarak marul veya kıvırcık salata kullanılır. roka, maydanoz, dereotu, nane, fesleğen, reyhan, taze kekik, taze soğan, tere gibi ıtırlı otlarla; domates, salatalık, yeşil biber gibi çekirdekli sebzelerle; havuç, turp, kereviz gibi yumrularla, ıspanak, pazı, semizotu gibi yeşil yapraklarla; salatalık, biber, lahana gibi turşularla; erik, kayısı, üzüm gibi kuru meyvalarla; portakal, çilek, avokado, ananas gibi taze meyvalarla; ceviz, ay çekirdeği, kabak çekirdeği gibi yağlı tohumlarla; haşlanmış mercimek, nohut, fasulye gibi bakliyatlarla; soya, bambu gibi taze filizlerle, hatta yenilebilen menekşe, gül, gelincik gibi çiçeklerle çeşitlendirilebilir ve ızgara et veya tavuk, füme balık, yeşil ve siyah zeytin, haşlanmış yumurta, kızarmış veya çiğ peynir ile zenginleştirilebilir. sızma zeytinyağı, limon suyu ve tuzun oluşturduğu hafif bir sosla tatlandırılması en güzelidir. mayonezin temel olduğu baharlı (tarhunotu, mercanköşk) ve yoğun; sirke ve tane hardalın başrolde olduğu akışkan ve acı-ekşi soslarla da çeşnilendirilebilir.
hesabın var mı? giriş yap