• ince kirilgan cam
  • kadıköy’de oynanmasını istediğim tiyatro. baba sahne olur, oyun atölyesi olur, ckm olur. bizi uniq hall a sürüklemeyin allah aşkına.

    duyun sesimizi yetkililer.
  • craft tiyatro nun yeni oyunu. tennesee williams ın meşhur oyunu sırça kümes i sadece “sırça” olarak sahnelemeye karar vermişler. neden bilinmez. amanda rolünde ise ipek bilgin in olması inanılmaz heyecan verici. uzun zamandır bekliyordum biletlerin satışa çıkmasını ama bilet ücretlerini görünce şok yaşamadım değil. birinci kategori 318 liradan, ikinci kategori 266 liradan satışa çıkmış. zaten daha arka sıralarda bir kategoriden alacağıma hiç almamayı tercih ediyorum zira uniq denen ucube salonda herhangi bir şey görebilmek imkansız ikinci kategoriden sonra. bu fiyatları çok yüksek bulduğumu söylemek zorundayım.
  • dünyanın en önemli tiyatro metinlerinden biri olarak kabul edilen; dünya sahnelerinde jessica lange, amy adams, isabelle huppert, sarah paulson, sally field gibi oyuncuların oynadığı oyunun türkiye'de metninin beğenilmediğini gördüğümüz oyun.

    oyuncuların performansı, rejinin yorumu, sahne tasarımı vs. gayet eleştirilebilir ve beğenilmeyebilir buna sözüm yok ama daha önce dünya sinemasına marlon brando'yu kazandıran arzu tramvayı'nın türkiye versiyonunda da olduğu gibi bu oyunun metninin boş bulunması insanı üzmüyor değil.

    ipek bilgin'i amanda rolünde izlemek sahne sanatlarında okuyan, oyuncu olmak isteyen, edebiyat ile bağı kopmamış herkes için çok büyük şans.
  • belli kıstaslar göz önüne alınarak hazırlanmış, reçeteki hammadelerin eritilerek cama dönüştürülmüş halidir.
  • pandemi sonrası ilk defa bir oyun izlediğim için mi bu kadar beğendim bilmiyorum ama hem oyuncuların performansı hem de ses - ışık tasarımı muazzam keyif veren oyundur.

    oyunu sırtlayıp götüren bence cem yiğit üzümoğlu idi. kendisini daha önce hiç bir yerde izlememiştim. ayrıca gidip başlığında övülmeyi hakeden bir performanstı.

    son olarak uniq sahnesinin ne kadar berbat ve konforsuz olduğundan da bahsetmeden duramayacağım. gerçekten insanlara eziyet olsun diye yapılmış bir salon.
  • izleyip bayağı beğendiğimiz bir oyun olmuştur. dört oyuncu da dört dörtlük olmasa da gayet iyi role girerek ve hissettirerek oynadılar. ışık ve görsellerin bu kadar iyi kullanıldığı bir oyun da hatırlamıyorum izlediğimi, zaten çok iyi bir tiyatro izleyicisi sayılmam.

    salon gerçekten sıcak ve boğucuydu, 2 gün sonra aynı salonda aydınlıkevler izlemeye gideceğim, kısa kollu giymeyi düşünüyorum 2022 martında.
  • bir craft tiyatro oyunu.

    ipek bilgin, aslı enver, güven murat akpınar ve cem yiğit üzümoğlu oynuyor, ibrahim çiçek yönetiyor. bu isimlerin hepsini ayrı ayrı çok çok beğenirim. gerçekten iyi bir kadro.

    animasyonlar, ses, görüntü, ışık vs iyi kullanılmıştı, başarılı. ipek bilgin'in oyunculuğuna laf edilmesi zaten mümkün değil. sağ olsun, tüm oyunu aldı götürdü.

    gel gör ki... oyunun hiçbir mesajı yoktu ya da ben alamadım almam gerekeni bilmiyorum. hele ilk yarı tamamen koca bir boşluk. ağır ağır hareketler, doğallıktan uzak mimikler, ifadeler, sesler. ben çok büyük beklentilerle gittim, hayal kırıklığı yaşadım. hayatımdan 2 saati çaldı. olmamış.
  • eveeet şimdi de 3-c sınıfından aslı enver’in okul müsameresini izliyoruz. yani oynadığı karakter otistik miydi mental retarde miydi yoksa sadece çekingen biri miydi hiç anlamadım. o şaşırmaları o korkmaları falan o kadar olmamıştı ki içim kıyıldı izlerken. bu ay izlediğim 11.oyun. ve hepsi içerisinde gerçekten en kötüsü buydu. başlangıç saati, oyunun uzunluğu, uniq’in konumu, son metroyu kaçırtması. sanata verdiğim paraya acımam normalde ama nerdeyse en önden bilet aldım parası cok içime oturdu.
    önümdeki hıyar da sadece oyunu kayda almaya gelmişti sanırım.
    hikaye diyaloglar da mal gibiydi afedersiniz bi oyunda bu kadar sıkıldığımı hatırlamıyorum sırf ipek bilgine saygımdan karşısında uyumadım.
  • sahne tasarimi pek hosuma giden fakat oyuncularda (ipek hanimi tenzih ederim) aradigimi bulamadigim bir oyun olmus malesef. ozellikle sonradan isminin asli enver oldugunu ogrendigim hanimefendiye kim disa dogru basmasini ve bu sayede ayagi aksayan bir kizi canlandiracagini soylemis acaba.. oyundaki kilit karakteri canlandiriyordu ve yansiyan (alt metinsiz) repligini unutan, ilk kez sahneye cikan bir genc kadindi... ice mi donuktu, dominant bir anne figuru golgesinde mi kalmisti, yalnizlik mi cekiyordu, sosyal iliskileri mi bozuktu yoksa asperger miydi bu hanim? tiyatronun emegini goz onune alinca hic istemiyorum ''begenemedim'' filan demek ama ikinci perdede iyice akmaz oldu oyun. cem yigit uzumoglu ''tom'' karakterine hayat vermis; ben performansini begendim. fakat sac ayaginin en onemli kismi laura karakteriydi ve gercekten kotu bir performans izledik...

    yav bir de eskiden sehir tiyatrolari'nda filan dekor daha iyiydi (ustelik bu bir ozel tiyatro oyunu; gorece daha iyi finanse ediliyor olmali). bir masa kurulmussa gercekten yemek olurdu, bardaklarda su/sarap olurdu vs. oyunun hafif modernize sahnelenisinden midir nedir, bos tabaklarda ''mis gibi'' yaparak yemek yendi. hadi bu da takildigim en sacma detay olsun.
hesabın var mı? giriş yap