song to say goodbye
-
her iş dönüşü karışık çaldığım listemde, çaldığında beni en çok mutlu eden şarkı budur. iş yerim ve evim arasında yaklaşık 500 metre rakım farkı var. yol boyunca tırmanırken bu şarkı da insanı yükseltiyor. olağanüstü bir yol şarkısı gerçekten. belki de en iyi placebo şarkısı.
-
çocuk aslında adamın yaşama tutunmaya çalışan parçası. zaten o da olmasa depresyonun dibindeki herif yaşamına son verecek. yaşananları geride bırakıp, kaldığı yerden devam etme güdüsünün, biz ona çocuk diyoruz, kontrolü eline aldığını da aracın direksiyonuna geçmesiyle ve adamı oradan oraya sürüklemesiyle anlıyoruz. tabi bu süreçte çocuk da yaralanıyor; fakat en sonunda baskın geliyor. adamı psikolojik/medikal destek almaya ikna ediyor ve o andan itibaren daha tedavinin nasıl sonlandığını bile bilemeden izleyiciye umut verir bir şekilde, tam olarak göstermese de adamın tekrar direksiyonun başına geçtiğini düşündürüyor.
ya da gece gece ben saçmalıyorum. -
'sen' tanrının hatalarından birisin
seni ağlayan,trajik deri döküntüsü
nasıl acıdığının gayet farkındayım
ve hala 'ben'i içeri almıyorsu'(se)n'
şimdi kapında yıkılıyorum
denemek ve kasılmış yüzünü kurtarmak için
'sen'i hala sevmediğim halde
seni yalan söyleyen,acı çektiren yer israfı
masumiyetim(b)'iz' kaybolmadan evvel
herzaman onlardan biriydi'(se)n'
kutsanmış şanslı yedilerle
ve beni ağlatan ses
sen doğa ananın oğluydun
bağlanabileceğim birisi
sen kızgınsın ve zararın verilmiş
elde kalır uygun bir kader döngüsü
şimdi seni uyandırmaya uğraşıyorum
seni çekmeye berrak gökyüzünden
çünkü yapmazsam ikimizde sona varacaz
'sen'in güle güle diyen şarkılarınla...
uzun yıllar geçmiş gibi üzerinden geliyor hep, uzun yıllar sonra çıktılar yeni bir albümle daha diyorum kendi kendime... daha raflarda yerini almadan, hatta adı bile belli değilken dinlemeye başladı birçoğumuz 'yeni albüm'lerini... meds'i... bazılarımız nedense çok yakıştırdı başarısız kelimesini... o bazılarımız acaba ne kadar sevdiler adı yaptığı etkiyle bir olan bu grubu?...
reha muhtar gibi daha fazla soru sormak isterdim-dediği gibi waste of space yapmak...- ya da methiyeler düzmek isterdim burda farklı sıfatlarla süsleyeceğim;ama yetersiz olacak hepsi...
dedikleri gibi gözyaşartıcı bir klip son derece... sonunda küçük çocuğun duruşu arabanın arka koltuğunda bana thom yorke'u hatırlattı bir zamanlar kaderi alevler olan bir arabada görünüp kaybolan... zaten o arabanın da neyi kovaladığını bir türlü anlayamadım ki yıllar boyunca...
bu 4. albümleri, 'sen' de artık o ilkokul bebesi,lise asisi dönemlerine çoktan el sallamışsın ama:
(bir zamanlar ben olan o...)
o başlasa da sürüşe,arşınlasa da sokakları, ikiniz de düşündünüz tekiniz yolculuğu bırakana kadar... kalabalığa karıştıkça daha kolay mı oldu veda etmek? o oldu yine de koşan peşinde,yorulduğu noktada koşması da bitti hep-neyse ki senin gibi çabuk yorulmuyor o-... o kadar şaşırmış haldesin ki şimdi 'sen', o kadar yalnız haldesin ki... acınacak haldesin annenin ağzına lokmaları tıkıştırdığı masanın altına sığınmayı seçmiş olarak. uyandığında sana bir ömür gibi gelen bir kabusun etkisiyle sayıklarken babanın adını yatağından yarı kalkmış halde; o yatağın altına girecek kadar zavallısın şimdi sen. 'girilmez' yazan teller artık gerçekten de girilmez değil mi senin için? hep tırmananın tellerin ardına o olduğunun farkına neden varamadın bir türlü? nasıl da yorulduğunu hissettmedin onun? onun yokluğu tüm perişanlığının nedeni çünkü o taşıyordu tüm yaralarını,berelerini,morarıklarını.... ne yazık ki zor küstüğü gibi çok zor barışıyor o tekrar seninle. o teslim etti seni kendine, kendisi de herhalde kumsalda kumdan kaleler yapmaya verecek kendini, diğerlerinin yanında kendisi gibi savrulmuş... artık siz yoktur değerli insan. sadece sen... şanslılardansan eğer sen ve müstakbel eşin. belki daha da şanslılardan olup sen, müstakbel eşin ve çocukların. senin kumsalda bir başına bıraktığın şeyin yeni formasyonları... dikkat edersen onlar belki bizliklerini kaybetmezler senin gibi...
bakıyorum da 96'da molko'nun sesi nasıl geldiyse bluğ çağına ıslık çalan bünyeme 10 yıl sonra da aynı duygu maruz kaldığım... açık şekilde söyleyebilirim, son 10 yılın en büyük alternative müzik olayı 'onlar'... kimseye benzetemiyorum yaptıkları müziği, sağlam bir yere oturtamasam da kalbimdeki 4 odayı da arşınlıyor 'onlar'... david bowie'den aldıkları bayrağı onu kıskandıracak şekilde taşıyor bu 'adamlar'... ve eminim ki de taşımaya devam edecekler aralarına molko'nun çok sevdiği 'kara kedi'lerden bir tanesi girmedikçe... yıllar geçse de gençlik tekmelerini hissedecez uzun günlerde 'biz'i unutmamamıza yardımcı olan... -
sözleri de şöyledir:
you are one of god's mistakes.
you crying, tragic waste of skin.
i'm well aware of how it aches.
and you still won't let me in.
now i'm breaking down your door,
to try and save your swollen face.
though i don't like you anymore
you lying, trying waste of space.
my oh my. a song to say goodbye.
a song to say goodbye,
a song to say goodbye,
a song to say,
before our innocence was lost,
you were always one of those,
blessed with lucky seven's,
and the voice that made me cry.
you were mother natures son,
someone to whom i could relate,
you're needle and your damage done,
remains a sorted twist of fate,
now i'm trying to wake you up,
to pull you from the liquid sky.
cause if i don't we'll both end up
with just your songs that say good bye.
my oh my.
a song to say goodbye,
a song to say goodbye,
a song to say,
before our innocence was lost
you were always one of those
blessed with lucky seven's,
and a voice that made me cry.
it's a song to say goodbye
it's a song to say goodbye
it's a song to say goodbye
it's a song to say goodbye
it's a song to say goodbye
it's a song to say goodbye
it's a song to say goodbye
it's a song to say goodbye
it's a song to say goodbye -
kendisini de klibini de sevmeyen/sevmeyecek birileriyle tanışmak isterdim "dünyada böyle şeyler de olabiliyor" diye. müziğin en güzel yerlerinden biri.
-
klipte iki şey nedense hep boğazımı düğümlendiriyor, birincisi babanın kalabalığın ortasında yerde yatarken insanları itmesi, oğlunun da (veya belki de asıl baba o) tek dizinin üzerine çöküp, 'gel baba ya, gidelim buralardan rahat ol' tavrına girmesi
ikincisi de babanın mahalle arasında yola yatıp yatıp en sonunda ufaklığın da bu hareketlerine dayanamayıp 'yanındayım ya, boylu boyunca yatarım yanına işte' demesi. yazarken bile can sıkıyor sanırım. güzel klip, takdir edilesi şarkı, hoş bir bütün yakalanmış işte besbelli. -
çok sevdiğim insan var mesela, bu şarkıyı sevmezse ben de onu sevmekten vazgeçiyorum. öyle de önemli bir şarkı. 2007den beri.
-
14 yaşımdayken bana, öyle tahmin ediyorum ki “bu çocuk saçma sapan şeyler dinleyerek büyüyecek yazık” kaygısıyla dinlettiğin, seni düşünmeden asla dinleyemediğim şarkı. o zamanlar sözlerini bile anlamazdım, şimdiyse bu kadar relatable gelmesi çok trajik.
seni bir yetişkin olarak tanıyamamış olmam ve bunun üzerine hiç konuşamayışımız korkunç bir haksızlık.
beni bugün görsen gurur duyar mıydın bilemem çünkü olmamı istediğin kişiye dönüşemedim. hiçbir tavsiyene kulak asmadığım gibi senin yaptığın pek çok hatayı yaptım ve yapmaya devam ediyorum.
bugün aramızdan ayrılmayı seçişinin ikinci yıldönümü. seni çok özlüyorum, aklıma gelmediğin tek bir gün bile yok ve sanırım sana en çok ihtiyaç duyduğum günlerimi yaşıyorum. birbirimize olan benzerliğimizden mi, istemeden de olsa hep adımlarını takip etmemden mi bilmiyorum ama ikimizin de aynı kaçınılmaz sonu paylaşacağını düşünüyorum ve bu beni bazen çok korkutuyor.
hiç söylemedim ve söylememin gerektiğini düşünmemiştim ama, seni çok seviyorum.
https://youtu.be/qjuz1yit8us -
her dinleyisimde tuylerimi diken diken eden placebo güzelligi bir sarkı..
-
yaklaşık 9 dakikalık bir extended versiyonu vardır ki, durduk yere adamın amına koyan şarkılar kategorisine rahatlıkla girer.
http://www.youtube.com/watch?v=13hnyhie7xu
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap