• yeni zelanda’nın başkenti olan liman kenti. ankara’ya kuş uçuşu 16.838 km uzaklıktadır. bu mesafe uçakla gidildiğinde bir saati istanbul olmak üzere 24 saat kadar sürmektedir. (hayale kapılmayın uçuş süresi sadece). thy ile bangkok veya singapur’a kadar gidebiliyorsunuz. daha sonrası için (bangkok veya singapur-sidney-wellington) biz british airways kullandık. diğer alternatifler ise singapur havayolları ile dubai üzerinden gitmek veya doğrudan british airways ile önce auckland’e uçup, iç aktarma ile wellington’a geçmek olabilir.

    yeni zelanda’ya gidebilmek için pasaportunuzun rengi fark etmiyor, vize almak şart, ancak türkiye ile aralarındaki anlaşma sayesinde seyahat vizesi için ücret ödemiyorsunuz. genelde en geç 1 hafta içinde vizeniz çıkıyor, vize için üzerinde durdukları en önemli hususlar ise masraflarınızı nasıl karşılayacağınız ve uçuş planınız (itinerary). ayrıca avustralya üzerinden gidecekseniz onun için de transit vize almanız gerekiyor.

    gitmeden önce havaalanında köpeklerle arıyorlar diye uyarılmıştık ancak böyle bir şey olmadı. yine de bir köşede uslu uslu oturan bir köpek gördük. ülkeye girerken her tür yiyecek, içecek, tohum, ahşap malzeme, dağcılık malzemesi ve daha aklınıza gelen gelmeyen her şeyi beyan etmeniz gerek, size doldurttukları varış kartını iyi okuyun.

    türkiye’den 11 saat ileride. iklim güney kutbuna yakınlığından dolayı serince, en sıcak ayları ocak-şubatta bile en fazla 25 derece santigrat sıcaklık var. wellington ayrıca rüzgarı ile de meşhur ve sık sık fırtına çıkıyor(muş).

    wellington’da oteller türkiye standartlarının altında olmasına rağmen pahalı. kaldığımız 3 yıldızlı just hotel’in gecesi 70 abd dolarıydı ve pek de 3 yıldız gibi değildi. yeme-içme açısından da ucuz sayılmaz. sadece mcdonalds ve burger-king fiyatları bizdekiyle aynı ayarda. tabi bunların dışında tayland, italyan, hint, irlanda, çin, japon veee tabi ki türk restorantları var. hiçbirinde yemedim ama 6 tane türk restoranı saydım: istanbul, hadi gari, harem, baba, sultan ve pasha. bunlardan pasha oldukça şık bir yer, cama astığı mönüsünden gördüğüm kadarıyla ıspanaklı börek, humus falan da var. yalnız geç kalmayın, bu şehirde mutfaklar 9’da kapanıyor.

    şehir merkezi cuba, waterfront, lambtron, courtenay olarak 4 bölgeye bölünmüş. cuba cafe-restaurant, lambton alışveriş yoğunlukta. waterfront sahil-limanı, courtenay ise hepsinden birazını kapsıyor.

    şehir merkezini çepeçevre yürümek 20-25 dakika sürüyor. bu turu cable-car’la tepeye çıkıp, botanik parkı içindeki yürüyüş parkurlarından biri ile merkeze inmek şeklinde yapmanızı tavsiye ederim. gerçekten görülmeye değer bir park.

    şehrin diğer manzara yeri mount victoria, buradan 360 derece şehri görebiliyorsunuz. hemen eteklerinde oriental parade var ki burası da önünden denize girilen bir sosyete bölgesi, lüks ev ve apartmanlarla dolu.

    mount victoria’dan biraz daha ilerde yani merkeze arabayla yaklaşık yarım saat mesafede atatürk anıtsal parkı var. burası gelibolu’daki anzak koyu (arı burnu) ile çok benzer bir coğrafi yapıya sahip olduğu için seçilmiş. parktaki anıt üzerinde atatürk’ün gelibolu’da ölen anzak’lara hitaben söylediği sözler var. insan o sözleri okuyunca gururdan göğsü kabarıyor, gözü yaşarıyor, inanın.

    gece hayatı da oldukça renkli, çarşamba, cuma ve cumartesileri dixon street üzerindeki barlar tıklım tıklım. genelde irish pub’lar var ve müzik rock ağırlıklı. bira 8 yeni zelanda doları civarında.

    döviz demişken 1 abd doları yaklaşık 1,2 yeni zelanda doları. sakın ola döviz bürolarında para bozdurmak hatasına düşmeyin çünkü komisyon bahanesiyle abd dolarını 0,83’den alıyorlar. bankalar öğlenleri açık ve normal kurdan alıyorlar.

    ülkeden çıkarken 25 yeni zelanda doları çıkış vergisi alıyorlar. çıkarken de bir form dolduruyorsunuz. bu da bittikten sonra otuz küsur saatlik eve dönüş yolculuğuna hazırsınız demektir. kolay gelsin.
  • telefon numaralari 7 rakamli. havaalanindan sehire arabayla gitmek en fazla 20 dakika aliyor. sehri bir bastan bir basa yurumek de oyle.

    yine de auckland'a gore daha sempatik, limanin etrafindaki sokaklarda dolasmasi da daha keyifli. limanin rihtiminda dolasmak da keyifli. ama zaten dolasmasi keyifsiz rihtim gormedim daha pek, belki ambarli limani rihtimi falan olabilir?

    bir de havasi guzel olsa bir sey demeyecegim ama yok, guney yarikure'den beklenen performansin altinda kaliyor - iklimi akdeniz iklimi'nden cok istanbul'u animsatiyor. yagmur yere yatay yagiyor neredeyse, her yerde bir islaklik hakim.

    iklim bizi uzdu ama caddeler tam bir avustralasya klasigi. futbol sahasindan biraz daha dar, kaldirimlarda da araba surmek mumkun. alani bol bulunca boyle kullanmak kolay tabii.

    her kosesinde wishbone denilen allahin belasi kafeterya var, icinde korili tavuktan baska bir zikkim satmiyolar.

    haftaici aksam 9-10 dedin mi oluyor sehir. ulan zaten birkac yuz bin insan yasiyor alt tarafi, ya ne olacagdi?
  • 2 haftamı geçirdiğim şehir, yeni zelanda'nın başkenti. türkiye'deki ankara istanbul gibi, burada da auckland, ekonomi ve eğlence sektörü bakımından daha ön planda. bu kapışmada tabii ki 1.5 senedir yaşadığım auckland tarafındayım :p

    ayrıca çok güzel bir atatürk anıtına da sahiptir. benimle birlikte kısa bir wellington turu yapmak için vloguma buyrun;

    https://www.youtube.com/watch?v=abgo0gb2wcm&t=
  • bbc earth’de denk gelince gözlerimi yaşartan şehir. yeni zelanda gezimde, queenstown’dan auckland’a dönmem gerekiyordu. dünya’nın bir köşesine kadar gitmişken, atatürk anıtını ziyaret etmemek olmazdı. o yüzden dönüş uçuşunu uzun bir aktarma arası olacak şekilde wellington üzerinden yaptım. görsel
    görsel

    şehre giderken taksi sürücüsü sohbete başladı. türk olduğumu öğrenince direkt gelibolu müzesine götürdü.görsel

    yeni zelanda gezisi ayarlarsanız, uzun bir aktarma arası ayarlayıp kesinlikle uğrayın.
  • nüfusu yaklaşık 500 000 olan yeni zelanda şehri ve başkenti. 1865te çıkarılan bir yasa sonucu başkent olmuştur. yeni zelanda'nın sanayi bölgesidir. aynı zamanda hayvancılık merkezidir. kuzey adasının güneyine düşmektedir.
  • yeni zelanda'nin baskenti.
  • genelde yeşil olan* ingiliz aristokrat çizmesi iken markanin malzeme adi gibi benimsenmesi sonucunda anglo saxonların her marka lastik çizmeye verdikleri ad. kısaca wellies diye de kullanıldıkları duyulmuş.
  • waterloo savaşında tanrıya "give me the night or blücher" diye dua eden şahıs.
  • o kadar kompakt ve kucuk bir sehirdir ki calistigim sirketin caprazinda striptiz bari bulunmaktadir.
  • ingiltere'de 1800lerin basinda wellington duku'nun siparisi uzerine camurlu arazide giymek uzere hazirlanan cizmenin bir moda yaratmasi sonucu ingilizcede genel olarak lastik cizmeye verilen isimdir. bunlardan belki en unlusu en havalisi glastonbury 'de kate moss'un ayaginda goruldukten sonra patlama yapan hunter boots'dur.
hesabın var mı? giriş yap