aynı isimde "yalan (aleyna tilki şarkısı)" başlığı da var
  • yalan, iletişimin yapıtaşlarından, ana unsurlarından birisidir.

    insanlarla yalan hakkında konuştuğunuzda neredeyse tamamı yalandan nefret ettiğini söyler. görünüşte herkes yalana karşıdır. ancak yalan tam olarak ne zaman icat edildiğini bilmesek bile muhtemelen varlığını dilin oluşumundan itibaren sürdürür.

    insanların en sık söylediği yalanlar, ötekinin duymayı en çok istediği yalanlardır. zaten yalanın varlığının kadimliği buradan gelir. inandırmak isteyenin karşısında, bir inanmak isteyen oluşundan.

    evli erkeklerle ilişkisi olan danışanlarım sıklıkla olayı şöyle anlatır:
    'zaten ayrı gibiler, boşanacaklar, ama ..... için bekliyor' veya 'onu sevmiyor ama ayrılamıyor, karısını ikna etmeye çalışıyor'

    erkeklerin bu yalanı neden söylediği aşikâr ama kadın neden buna inanmak istiyor? toplumsal kuralların dışına çıkmanın suçluluğunu bastırmak veya sevdikleri adamın da onları, onların adamı sevdiği kadar sevdiğine inanmak için kadınların buna inanmaları gerekir. yalanı söyleyen buna inandırmak ister, evet, ama yalanı işiten buna inanmak istemese yalan varlığını sürdüremez.

    yalan söyleyen muhakkak yalana inanan birini bulacaktır, böylece yalan varlığını devam ettirir.

    yalan tek kişilik değil, iki kişilik bir gösteridir.
  • patolojik yalancıları bir kenara bırakırsak, normal insanlar yalan söyledikleri kadar doğru söylüyorlar, hatta belki söyledikleri doğrular daha fazla. normal insanlar yalan söyledikleri zaman buna bir sebep de gösteriyor; bu iş yüzünden yalan söylüyorum, mecbur kaldım yalan söyledim ya da beni yalan söylemeye sen mecbur bıraktın gibi, vicdanlarını rahatlatacak bahaneler buluyorlar, buluyoruz. normal insanlar kötü değiller aslında.

    tuhaf olan, yalan söylerken bu kadar rahatsız olan insanların, yalanlar duymaya çok hevesli olması. kimse gerçekleri duymak istemiyor, onlara gerçeği, doğruyu söylediğinizde sizi sevmiyorlar, kızıyorlar. yalan söylemek zor ama yalanlarla avunmak kolay geliyor. ve ben yalnız kalıyorum...
  • zedeler, güven kaybettirir.
    en kötü yalan ise çocuklara ve darda kalan insanlara söylenenidir.

    bir düşün!

    şimdiki sancıların sana çocukken söylenen yalanlar ve zordayken seni kandıran insanlar değil miydi?
  • insanlik tarihinin en basinda cok kisa ve sikintili gecen bir durustluk doneminden hemen sonra ortaya cikmistir.
  • dünyada başedemediğim tek şey yalan oldu. aşkın bokunu çıkartmışlar. aynı evde 24 saat yüzyüze bakarken bile aldatıp, sonra gülümsemişler, sonra yemek sipariş etmişiz. sarılıp uyumuşuz. biri bitmiş, öbürü başlamış, cüssesi olsa döversin yalanın, ilacı olsa alırsın. bulamadım bir çaresini. başedemediğim şey bu oldu.
  • tarihteki ilk yalanci, baska hucrelerin ceperlerini taklit ederek bagisiklik sisteminde suphe uyandirmadan araya sizan bir bakteridir.

    ondan sonra lastik patlamistir, baskasini korkutmak icin kicina dev gibi kas goz cizmeler, baskalarinin zehirli diye yanina yaklasmadigi kurbagalarin acik cart renklerini taklit edip zehir uretmeye gerek gormemeler, karanlik denizlerde kafasinin ucundan sarkittiklari ampullu oltalarla milleti kandirmalar, yemeler, efendime soyleyeyim guzel cicek var polen var diye bocekleri ozendirip tuzaga dusurmeler, birbirini gizlice aldatan sempanzeler.

    ortada boyle igrenc bir dunya var, yalan da evrimsel psikoloji yoluyla bu dunyadan bize miras kalmis, mevcut karmasik sosyal yapida da kendine bolca kullanim alani bulan bir cesit kus turudur.

    belki modern insanin yucelestirdigi yerli bilge stereotipindeki insanlar silikon bazli olduklarindan sempanzelerle bu konuda ortak bir yanlari yoktur, belki de hakikaten ulastiklari o bilgelikle yalani hayatlarindan atmislardir ama -ki o bilge adamlar, o bilge atlarina binip komsu kabilenin agzina sicmaya gidedurdular asirlarca- hepi topu 10-20 kisinin yasadigi koylerde bunu yapmak kolay, sikiyorsa 100 bin kisinin yasadigi emek ozellesmesinin ve burokrasinin zorunlu olarak varoldugu bir ortacag sehrinde durustluklerini korusunlar. adamin dogru duzgun tarim arazisi ve isleyecek hayvanlari olsa, bunun sonucu yogun nufuslari besleyip ozellesmeye giderek sehirlesse ve karmasik bir kulturel hayat edinse, bak bakalim nasil azteklesiyorlar.

    karbon bazli atalarimiza donersek, yalan sadece basit avlanma sureci icindeki kandirmalardan, yaniltmalardan cikip, sosyal piramitte tepeye tirmanmak icin gerekli bir taktik aygiti haline donusmus. sosyal yapi ne kadar karmasiksa, rakipler ve parametreler ne kadar fazlaysa, iyi yalan soyleyebilmek de o kadar degerli bir yetenek haline geliyor, getirisi o oranda artiyor. bircok evrimsel rekabet sureci gibi bu da en sonunda cok ilginc sonuclar dogurmus: primatlar karsidakinin yuzlerini iyi okuyabildikleri icin yalancinin istemeden verecegi ipuclari buyuk bir sorun haline geliyor, o yuzden en iyi yalanci, yalan soylediginin farkinda olmayandir. fakat burada da bir denge sozkonusu. yalanina inanan insanin ruh sagligi gereginden fazla bozuksa, baska yerlerden patlak vereceginden bu silahi ters tepecek, sosyal konumunu ilerletemeyecek. yani kendi yalaniniza tam ayarinda inanmaniz lazim basarili olmak icin. deli oldugunu millete farkettirmeyecek kadar deli olanlar, yukselip, gozonundeki insanlar haline gelerek norm olusturuyorlar, ortalamayi delirtiyorlar bir bakima, bu da ayri guzel.
  • athena'nin bugune degin duydugum en guzel, en icten, en ic parcalayan sarkisi.
  • 'hiç kimseyi yalan söylediğini anlayacak kadar iyi tanımak istemiyorum.'
  • "bir insanın yalan söylediğinden kuşkulanılıyorsa, buna inanmış gibi yapılmalıdır. çünkü bunun üzerine pervasızlaşır, daha büyük yalanlar söyler ve foyası meydana çıkar. buna karşılık, gizlemek istediği bir hakikati ağzından kaçırdığı farkedilirse; buna inanmamış gibi yapılmalı ve böylelikle, tüm hakikati söylemeye kışkırtılmalıdır."

    (bkz: arthur schopenhauer)
  • düşerken duramazsın
    susarken anlatamazsın
    belki de
    ne bileyim ben

    uzaksan duyamazsın
    bıraksam bulamazsın
    nerdeyim
    biliyorum ben

    yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
    yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan

    duramaz ki yanan
    bulamaz ki arar
    duruyorum ben

    yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
    yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan

    bilirsen unutamazsın
    aşikarı saklayamazsın
    kimdeyim
    arıyorum ben

    solarsan açamazsın
    kurursan damlayamazsın
    belki de
    kuruyorum ben

    yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
    yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan

    duramaz ki yanan
    bulamaz ki arar
    duruyorum ben

    yalan ne diyorsam ne duyduysan hep yalan
    yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan.

    (bkz: durduk yere adamın amına koyan şarkılar)
hesabın var mı? giriş yap