• (bkz: empty spaces/3)'un son cumlesindeki bilgiden de faydalanarak soyle bir yorum yapilabilir:
    roger waters'in caroline isimli bir kiz arkadasi vardir. lakin bu hanim -disaridan anlayissiz ve duyarsiz bir davranismis gibi gozukse de- yuksek bir amac icin, waters'in aci cekebilmesi, bir seyler yaratabilmesi icin ondan uzaklasir; telefonlara cevap vermez, evde yokmus susu verir. bu durum tam da olmasi istendigi gibi roger'a cok koyar ve the wall bunyesinde surekli telefon sesleri/efektleriyle (ornegin abitw'un sonundaki mesgul sesi), nobody home gibi sarkilarla dile gelir.
  • (bkz: pink floyd)

    "alright, i'll take care of them part of the time, but there's somebody else that needs taking care of in washington"
    "who's that?"
    "rose pilchitt!"
    "rose pilchitt? who's that?"
    [kid screams in background. foreground: "shut up!"]
    "36-24-36 [laughter] does that answer your question?"
    [foreground: "oi! i've got a little black book with me poems in!"]
    "who's she?"
    "she was 'miss armoured division' in 1961 ... "

    i've got a little black book with my poems in.
    got a bag with a toothbrush and a comb in.
    when i'm a good dog, they sometimes throw me a bone in.

    i got elastic bands keepin my shoes on.
    got those swollen hand blues.
    got thirteen channels of shit on the t.v. to choose from.
    i've got electric light.
    and i've got second sight.
    and amazing powers of observation.
    and that is how i know
    when i try to get through
    on the telephone to you
    there'll be nobody home.

    i've got the obligatory hendrix perm.
    and the inevitable pinhole burns
    all down the front of my favorite satin shirt.
    i've got nicotine stains on my fingers.
    i've got a silver spoon on a chain.
    i've got a grand piano to prop up my mortal remains.

    i've got wild staring eyes.
    and i've got a strong urge to fly.
    but i got nowhere to fly to.
    ooooh, babe when i pick up the phone

    "surprise, surprise, surprise..." (from gomer pyle show)
    there's still nobody home.

    i've got a pair of gohills boots
    and i got fading roots.

    "where the hell are you?"
    "over 47 german planes were destroyed with the loss of only 15 of our own aircraft"
    "where the hell are you simon?"
    [machine gun sound, followed by plane crashing]
  • estranged'den bir alıntı.

    when you're talkin to yourself
    and nobody's home.
  • turkce sozleri:
    kucuk siyah bir defterim var icinde $iirlerim
    bir cantam var, icinde di$ fircam ve taragim
    uslu bir kopek oldugumda bazen kemik atarlar onume
    lastik bantlarim var, ayakkabilarimi ayagimda tutan
    $i$mi$ morluklar ellerimde
    on uc boktan kanalli tv'im var, istedigimi secmem icin
    elektirik i$igim var
    ve altinci hissim var
    $a$irtici gozlem gucum var
    ve bu nedenle biliyorum ki
    sana ula$mayi denedigimde
    telefonla
    kimse olmayacak evde
    hendrix tarzi dogal permam var
    ve kacinilmaz yanik gozenekleri
    ba$tan a$agi en sevdigim saten gomlegimde
    nikotin lekeleri var parmaklarimda.
    gumu$ bir ka$ik var zincirimin ucunda
    buyuk bir piyanom var cenaze levazimatim olarak
    cilgin baki$li gozlerim var.
    ucmak icin guclu bir istegim var
    fakat ucacak hicbir yerim yok
    aaaah bebek ahizeyi elime aldigimda
    evde hala kimse yok
    bir cift gohills (bir bot markasi,fakirler giyer) botum
    ve yok olup giden koklerim var.
  • yalnızlığın en duru anlatımı.. sesiye, sözüyle..
  • görüldüğü üzere pek iplenmeyen, ama ve fakat the wall albümünün belki de en güzel şarkısı.
  • the wall filmindeki sahnesi ic giciklayici olan parca...
  • modern zamanlar insaninin geleneksellesen yalnizlik hastaliginin durustce anlatilmasi.durustluk sadece sozlerde degil ,sozlerle birebir uyan melodide de gozlenebilir. insana yalniz degilsin lan seklindeki sevkatli kucaklanmayi ihsan eyler.
  • dinlendikce yutkulunan , yalnizligin analitik tarifi olarak kendimize aynadan baktiran,adam eden,burun surten ve buna devam eden pink floyd sarkisi.
  • yıllar önce yatakhanede kar tatili olmuş ve herkes evlerine dağılmışken o katta yaşayan tek kişi olarak yatağımın içine girip saatlerce dinlediğim şarkıdır. arada bir kafamı yorgandan çıkarıp karla kaplı pencereme bakardım ve tekrar yorganımın altına girerdim. yalnızlığı, fakat hüzünlü olmayan büyülü yalnızlığı anlatır. güzel, tanınmayan, yalnız ve keyifli bir şarkıdır.
hesabın var mı? giriş yap