• bir gün birisi ile kavga etmeniz gerekir. iyisinden bir sopa yedikten sonra "ulan elbet bir gün ben de senin ağzını burnunu kıracağım" diyerek aikido öğrenmeye başlarsınız.

    aradan x yıl geçer...

    bir gün birisi ile kavga etmeniz gerekir. adamın ağzını burnunu kırabileceğinizi bildiğiniz halde, sadece elindeki bıçak, sopa vs. alır, çok gerekli görürseniz iki de tokat atarak gitmesine izin verirsiniz.

    işte bu aikidodur.
  • şimdi ortada bir iddia var: aikido'cular kendilerini gerçek hayatta savunamıyor, savunamaz.
    bir de savunu var: savunur, eder.

    ortam da gerginleşmiş, iki taraf da birbirini reelde görse girişebilir.

    o zaman: buluşulsun hakan pastanesi önünde. aikidocu çocuğa, aikido işe yaramaz diye çocuk girişsin allah ve dan ne verdiyse, diğeri de akiru kukiru neyse saldırıya uygun düşen hareket, onunla savunsun kendini, kendisine yöneltilen enerjiyi rakibin aleyhine işletsin.

    eğer aikido tekniği işe yaramazsa girişen çocuk haklılığını reelde ispatlamış olur. yok eğer işe yararsa savunan çocuk aikido'nun onurunu korur, rüştünü ispat eder. eğer önden buluşma noktasını da bildirirlerse biz de videoya çeker, on bininci aikido vs. bilmemne videosu olarak internete yükleriz. uygulamalı olarak yanıtı öğrenilebilecek bir mevzuyu bu kadar tartışmanın ne anlamı var anlayamadım. hem iki taraf rıza gösterince, spor başlığı altında olduğundan 'şiddet'e de sayılmayabiliyor. bir iddia, bir deney, bir ispat. ampirik metod, deneysel metod. bunlar güzel şeyler.
  • şimdiye dek sadece "şu kolumu tut ama fazla sıkı da tutma" ön şartı sağlandığı zaman işe yaradığına şahit olabildiğim, sinirlere hakim olup fiziksel saldırı gelmeden rakibe dokunmamayı ve hatta kıpırdamamayı öğütleyen uzak doğu menşeili savunma sanatı.. felsefeye vakıf iki ustanın mücadelesinin teoride saygı duruşunu andırması gerektiği ve her şeyi kaldırabilen ama anasına küfür edilmesi durumunda terminatör 15e dönüşen türk insanının bu felsefeye ne raddede ayak uydurabileceğinin muamma olduğu gerçekleri göz ardı edilmemelidir.. balina da bir memelidir..
  • yıllarca ara verdikten sonra tekrar çalışmaya başladığım savaş sanatı.

    böyle dandik bir tanım yapmaktaki amaç, öğreten adam moduna girmeden bir kısım deneyimlerimi aktarabilme çabası. yıllarca pek çok farklı hoca ve aikidoka ile çalışınca bazı şeyler biriktirme şansınız oluyor.

    * aikido yolculuğunuzda en önemli etken öğreten sensei'nin kim olduğudur. türkiye'de en tepede hepsi kumagai shihan'ın öğrencisi olan altı tane beşinci dan türk hoca vardır. mustafa aygün, ali uludağ, yusuf akyurt, ihsan özgün, yalçın yenice ve lemi bağdatlılardır. bir de bunlara ilaveten yabancı orijinli oldukları halde türkiye'de ders veren nebi vural ve scott evans gibi diğer üst düzey hocalar yer alır.

    geri kalan bütün türk aikidocular üç aşağı beş yukarı yıllar içerisinde bu altı hocanın birinden ya da ikisinden ders alarak bugünlere gelmişler ve mehmet sıtkı doğu vb. gibi bazıları da kendi yollarına ayılmışlardır.

    her hocanın aikido yorumu farklıdır ve en önemlisi hiçbirisi yanlış değildir. her hocanın yorumu kendi içinde doğrudur. bu nedenle her hocanın sizi götürdüğü yer de farklı bir noktadır. bu dünya (diğer pek çok türk faaliyetinde olduğu gibi) işin esasından çok dedikodusunun bol olduğu bir dünyadır. zaman içerisinde pek çok aikidocunun kendi hocasını övdüğü, diğer hocaları küçümsediğini göreceksiniz; bu tuzaklara sakın düşmeyin; ilk ve en önemli husus aikido çalışmak ve tamamiyle gereksiz olan bu hususları bir kenara bırakmaktır.

    * aikido öğrenmek yıllar isteyen bir süreçtir. ancak her süreç gibi sabır ve istikrarla devam edilirse bir süre sonra başarı kendiliğinden gelir. her uzun çalışma gibi bu süreçte pek çok nedenden hayal kırıklıkları, devamsızlıklar, başarısızlıkar olacaktır; ancak yılmadan yola devam edince bunların hepsi arkada kalmaktadır.

    * aikido çalışırken herkesten öğrenecek pek çok şey vardır. o yüzden çalışırken sürekli eş değiştirin ve farklı vücut tiplerine adapte olmaya çalışın.

    * teknikleri çalışırken partneriniz sizden daha alt seviyede olabilir, tekniği yapamayabilir ya da kötü yapabilir. ama tekniğin nasıl yapıldığını göstermek sizin yetkinizde değildir. bunu sadece sensei yapabilir. siz sadece tekniği partneriniz üzerinde uygulayın. nasıl diye soruyorsa yavaş yavaş, parça parça uygulayın ama sakın bunu böyle yapacaksın vb. şeklinde talimat vermeyin.

    * derse girmeden kişisel hijyene çok dikkat edin. mümkünse her ders öncesi elinizi, yüzünüzü ve ayaklarınızı yıkayıp kurulayın ve giysinize mutlaka deodorant sıkın. her ders sonrasına eve gittiğinizde terli giysilerinizi iyi bir şekilde kurutmayı ihmal etmeyin. aksi takdirde derslerde bir çok kişinin neden sizden kaçtığını düşünür durursunuz.

    * aikidoda esneklik çok önemlidir. bu konuya özellikle önem gösterin ve dersin başındaki (ve bazen sonundaki) esneme egzersizlerine çok önem verin.

    * keşke imkanım olsaydı da aikidoya başlamadan evvel, karate, taekwando, kick boks gibi vuruşlu bir savaş sanatı çalışmış olsaydım. malesef başka bir alanda vuruş, blok, atemi gibi temel dövüş teknikleri öğrenilmeyince aikidonun bir yeri eksik kalıyor. bu yüzdendir ki o sensei kendi dojosuna sadece daha önce başka savaş sanatlarını çalışmış olan kişileri öğrenci olarak kabul ediyordu.

    * o sensei aikidonun ilk amacının kişinin kendi nefsi üzerinde hakimiyet kurmak olduğunu söyler. çok doğrudur. çünkü bu dünya egoları şişmiş bir çok sensei, sempai ve kohainin bulunduğu bir dünyadır. sürekli güç ve ego gösterilerine tanık olursunuz; benim tavsiyem bu kişileri ciddiye almamanızdır. dediğim gibi, dersinize girin, aikido çalışın ve sonra da ayrılın; yoksa o dandikl sarmaldan hiç çıkamayabilirsiniz.

    * aikidoda öğrendiniz uyum, esneklik, güce güçle karşılık vermeme gibi ilkeleri hayatınıza uygulamaya gayret edin; gerçek hayatta aikido yapmak illa ki size fiziksel olarak saldran birisinin kolunu kırmak demek değildir. asıl aikido, bu ve benzeri ilkelerin insanın hayatına kendiliğinden yerleşmesi ile ortaya çıkar ve insanın kişiliğinde ve günlük yaşantısında kendisini gösterir.

    * aikido yapan herkesin söyleyecek, size öğretecek bir iki şeyi vardır. çok kişiyi dinleyin ama asla benim şimdi yaptığım gibi öğretmeye kalkmayın. siz doğrusunu yapıyorsanız zaten çevrenizdekiler sizi takip edecektir.

    * susun ve sadece çalışın.
  • rakibin ne kadar güçlü saldırırsa o kadar kolay dayak yiyeceği japon dövüş sanatı...
  • "those who are skilled in combat do not become angered,
    those who are skilled at winning do not become afraid.
    thus the wise win before the fight, while the ignorant fight to win."

    ---

    "savaşta tecrübeli olanlar sinirlenmez,
    kazanmakta tecrübeli olalar korkmaz.
    böylece, cahil kazanmak için savaşırken, bilge, savaştan önce kazanır."
  • yaman bir spor. yıllardır ayaklarımı ensemde birleştirebilmeye çalışıyorum, hastalık oldu artık. ne zaman boş vaktim olsa, kendimden geçercesine bu eyleme odaklanıyorum, kıçım başım ayrı oynuyor. gel gelelim yılların birikimi ve tecrübesine rağmen henüz bu emelime ulaşamadım. ta ki geçen cuma trafikte kavga ettiğim adamla karşılaşana kadar. "kaşın gözün oynamasın lan!!!11" diye arabadan fırladığımı hatırlıyorum... gözlerimi açtığımda doktorlar eski halime getirmeye uğraşıyorlardı beni. şu bakımdan faydalı oldu; yıllardır yapmaya çalıştığım hareketi iyi ki yapamamışım, tehlikeli imiş. bir de beni hamur gibi yoğuran adam bilmem kaçıncı dan aikidocuymuş. yaman bir delikanlıydı açıkçası, motive etti şahsen beni aikido'ya.

    gerçi o günden beri karaciğerimi bulamıyorum. gören duyan olursa bi msg atıversin insanlık namına; pls.ltf.tşk.
  • bir sure aikido calismis ve 5 senedir is guc vs sebeplerden dolayi parmagini bile kipirdatmayan birisi olarak nacizane tavsiyeler

    uke: atak yapan
    nage: ataga karsi teknik yapan
    dojo: antreman yapilan yer
    sensei: ogretmen, hoca

    iyi bir sensei bulun. parayi sevmesin, aikido'yu sevsin ama herseyide aikido'nun ustunde tutmasin. aikido'yu sadece para icin yapmasin. iyi niyetli birisi olsun. diger kidemli ogrencilerini seyredin. sensei'sinin kirk yilda bir ugradigi ve dersleri devamli kidemli ogrencilerin verdigi bir dojo'da calismayin.
    kendi kendine dan ve paye vermis sensei'lerden uzak durun. aklinizda bulunsun aikido icin resmi siyah kusak diplomasi veren tek bir yer var; hombu dojo japonya. eger hocaniz 30 yasinda ve 5 nci dan'im diyorsa uzaklasin oradan.

    baslamadan once en az 1 antreman seyredin.

    en zoru ilk 1 haftadir

    bu "en zor" 1 aya kadar devam eder

    1 seneden sonra yavas yavas birseyler anlamaya baslar ve biraz daha keyif alabilirsiniz.

    iyice keyif almak ancak 3 seneden sonra baslar

    siyah kusak olduktan sonra (yaklasik 5 sene), tam anlamiyla birseyler ogrenmeye basladiginizi hissedersiniz

    antremanda sessiz olun, diger ogrencilere surekli tavsiyelerde bulunmayi birakin, beraber calistiginiz kisinin her teknigini tenkit etmeyin. "ogreten adam" olmayin!

    "ogreten adam"larla calismaktan kacinin, calismaktan cok konusanlarla calismaktan kacinin

    sensei'ye uke ciktiginizda ilk saldirinizi normal hizdan biraz daha dusuk bir hizda yapin, sonraki saldirilarda istenilen ve beklenilen hizda saldirabilirsiniz. ilk saldirinin cok hizli olmasi, nage'nin teknige istedigi sekilde giremeyip calisilan teknigi degistirmesine sebep olabilir; bu da uke'yi (sizi) hazirliksiz bir sekilde yakalayip sakatlanmalara yol acabilir.

    cok nankordur. kisa sureli antremansizliklar bile sizi kolayca formdan dusurur

    dojo'ya, sensei'ye, diger ogrencilere saygili olun. kurallarada saygili olun, niye zirt pirt herkese egilip selam veriyoruz, bu niye boyle gibi yorumlar yapmayin. bir yerde askerlik gibi... boyle... aikido yapacaksaniz bu kurallara uymaniz lazim.

    ilk aylarda caninizi cikaracak, belki de aikido'dan nefret etmenizi saglayacak olan takla atma, dusme, kalkma antremanlarini iyi yapin. ileride bircok sakatligi onleyecektir.

    uke'ligi iyi ogrenin. uke'lik her ne kadar cok iyi dusen takla atan olarak algilansada esasi "uyum"dur. nage ile elinizden geldigince uyumlu olmaya calisin. bu arada bu uyum en az 2 senede olusur.

    uke oldugunda saldirinizi dogru bir sekilde yapin. eger yuze yumruk atmaniz gerekiyorsa yuze yumruk atin; bosluga yumruk atmayin. saldiriniz kontrollu olsun, eger nage teknigi kacirirsa saldirinizla ona zarar vermeyin. istenmedikce butun gucunuzle saldirmayin.

    kimseyle yarismayin. yarisabileceginiz bir tek kisi var "kendiniz"

    siyah kusak olmadan once yeni seyler kesfetmeye calismayin. sadece sizden istenilenleri yapin.

    fiziksel kondisyonunuzu butun antremana yaymaya calisin. bir saatlik antremanda ilk 15 dakika gereksiz hizli calisip kalan 45 dakika diliniz disarida ortada dolanmayin. yoruldugunuzu hissattiginiz zaman daha yavas calisan ukelere gecin; dinlendiginizde tekrar hizli calisan ukelere donebilirsiniz.

    silahli calismalarda (kilic, sopa, vs) dikkatli olun. kendinizi ya da baskalarini oldukca ciddi, geri donusu olmayan bir sekilde yaralayabilirsiniz. bu calismalarda ukenizi iyi secin; dikkatli calisan kullandigi silahlara hakim birisi olsun. sizde dikkatli calisin ki sizinle calisacak birilerini bulabilesiniz.

    teknikleri ogrenirken ayaklarin hareketlerine dikkat edin. butun herseyi eller yapiyor gibi gozukse de, teknigi yapan ayaklar.

    kendinizi korumayi ogrenin. bunu da ancak iyi uke (uyum) olarak yapabilirsiniz.

    emeklemeyi ogrenmeden kosmaya kalkmayin; sakatlar ya da sakatlanirsiniz.

    sensei ile asla yarismayin. ona uke oldugunuzda teknikleri yaptirmamak gibi bir dusuncede olmayin. sakatlanirsiniz ya da sonuclari sizin icin iyi olmaz

    zevk alin, almiyorsaniz yapmayin

    basladiktan yaklasik 2 sene sonra fiziksel olarak oldukca kuvvetleneceksiniz hatta 80-100% oraninda diyebilirim ama tabi bu antreman sikligi ve ciddiyetinize de bagli.

    kahverengi kusak olmadan ki bu yaklasik 3-4 sene surer dojo disinda insanlara teknik yapmamaya calisin. buyuk ihtimalle yapamayip hevesiniz kursaginizda kalacaktir. milletin agzina sakiz olmayin. ille de yapacam diyorsaniz gucsuz kuvvetsiz celimsiz birini bulun.

    siyah kusak olup hakama giydiginizde ilk birkac hafta dikkat edin. ayaklarinizin hakama'ya dolasip sakatlanma ihtimaliniz yuksek

    temiz olun. el, ayak, tirnak temizliginizi duzenli yapin. ter kokmayin. ayni kiyafetleri (dogi) iki antreman ust uste giymeyin.

    antreman yapacaginiz gun alkol almayin.

    sakatlandiysaniz dinlenin. vucudunuz size lazim hem yasaminiz hem de aikido calisabilmek icin. sakatliginiz duzelmeden tekrar antreman yapmayin derim ben. bu arada eften pufden seylerede sakatlik damgasi vurmayin.

    aikido dojo'da kalsin derim ben. aikido'ya cok kaptirmis bile olsaniz ozel hayatinizdan uzak tutmayi bilin. yok eger derseniz ki ben aikido'yu hayat tarzi olarak benimsiyorum bunun anlami surekli aikido dusunur ve konusurum degildir. aikido'nun felsefesi ve temel taslarini hayatiniza uygulamaktir.
  • aikido yaptığınızı(daha doğrusu yapmaya çalıştığınızı) birisine söylediğinizde "e abi kılıca, bıçağa, el kol tutmaya bişiler yapıyosunuzda ben şimdi sana şöyle (sağ el yükseğe kaldırıp) bir osmanlı tokadı atsam naapçan?" tarzı sorulara maruz kalmanız allahın emridir.
  • doğru hissedilip uygulandığında hayata yön veren bir algı ve aksiyon felsefesidir..

    aikido'yu hazmetmiş olarak hayata baktığın yerin, aldığın pozisyonun, doğrudan sana yönlenmiş tehditlere karşı yaptıklarının analiz edilmesi ile dört başı mamur bir yaşam tarzı yaratılabilir.. zira aikido, uyumun ve dengenin yoludur..

    üstad bruce lee'nin "be water" felsefesine yakın bir etki-tepki mekanizması vardır.. düşmanınla (rakip değil, zira aikido'da rakip/rekabet/müsabaka yoktur) uyum içinde hareket edip, onun enerjisi ile onu alt etmeyi amaçlar.. onun size doğru yönlenmiş kuvveti ile uyumlu bir şekilde "su" gibi etrafından akıp o enerjiyi sizden uzağa, hatta yapabiliyorsanız onun da zarar görmeyeceği bir mecraya yönlendirmeye çalışırsınız..

    tabii başta da arz ettiğim gibi bu bir algı işidir.. eğer kafanız "dövüş" ekseninde çalışıyorsa karşınızdakinin kemiklerini eline vermeniz de mümkündür.. federasyonda çalıştığım dönemlerde "aikidonun %90 ı yumruktur" diye açık açık konuşan hakamalı hocalarımız vardı örneğin.. çok sert ve bilinen tüm felsefesine aykırı gidiyor ne yazık ki federasyonda işler..

    yazık..!

    sonraki yıllarda tamamen şans eseri karşılaştığım ve devam ettiğim akdeniz aikido kulübünde bize işin doğrusunu anlatan sevgili senseimiz bir tekniğin (bkz: irimi nage) detaylarını irdelerken bize aynı tekniğin iki farklı uygulamasını göstermiş ve yukarıda arz ettiğim algı farkının nelere sebep olabileceğini anlatmıştı.. birinde adamın dişlerini ve çenesini eline verdiğiniz için sonrasında onunla konuşacak pek bir şeyiniz kalmıyordu.. ama esas metodu olması gerektiği gibi uygular ve düşmanınızı yere fırlatırken korursanız, onunla sonra bu durumu konuşmak ve belki yerden kaldırıp bir şeyler içmeye gitmek için fırsatınız olabilirdi..

    mesele yenmek veya yenilmek değil, zarar vermemek ve zarar görmemektir.. ve evrensel enerji ile uyum içinde olmak için negatif tüm algı ve tepkilerden uzak kalmak zorundasınız.. örnekse, dojoda öldürdüğünüz bir sinek bile o günkü tüm çalışmanın enerji dengesini bozabilir.. aikido evrende akan bu enerjiye inanır..

    üstadlarımızın seminerlerinde 2 parmakları ile pehlivan gibi aikidokayı yerde kilitlediğinin şahidiyim.. yumruk neymiş be kardeşim..!!?

    (...)

    tabii tüm bunlar seneler önce yaşandı.. ilk kopuşun sebebi olan askerlik ve sonrasında hayat gailesi, çoluk çocuk derken ne aikido kaldı ne dojo.. tatlı bir anı oldu hepsi..
hesabın var mı? giriş yap