8 entry daha
  • “seninle -bırak da söyleyeyim- bir kasım günbatımında, gökyüzü tam billur gibiyken, kol kola kentin büyük caddelerinde yürüyebilsem. yaşamın hayaletleri kubbelerin üstünden koşmaya, sokakların çukurunun dibindeki, tasa yüklü mutsuz insanları sıyırmaya başladıklarında. mutlu dönemlerin anıları, yeni belirtiler, arkalarında bir tür müzik bırakarak, başların üstünden geçtiklerinde. çocuksu, saf bir gururla, başkalarının, yanımızdan sel gibi geçen binlerce, binlerce kişinin yüzlerine bakarız. bilmeksizin sevinç ışıkları göndeririz onlara, hepsi bize bakmak zorunda kalır ama kıskanarak, kötü niyetle değil; tersine biraz gülümseyerek, akşamın aracılığıyla insanın zayıflıklarını iyileştiren iyilik duygusuyla. ama sen -çok iyi anlıyorum- billur gökyüzüne, son güneşin vurduğu dizi dizi uçaklara bakacak yerde vitrinlere, altınlara, zenginliklere, ipeklere, aşağılık şeylere bakacaksın. bu nedenle hayaletleri de fark etmeyeceksin, ne geçip giden önsezileri hissedeceksin ne de benim gibi, övülesi bir yazgının seni çağırdığını. ne o müzik türünü işiteceksin ne de insanların bize niye iyi gözle baktıklarını anlayacaksın. anlamsız yarınını düşüneceksin ve çan kulelerinin altın yontuları boş yere kılıçlarını kaldıracak güneşin son ışınlarına, senin üstünden. ve ben tek başıma olacağım. çaresi yok. belki aptallık bütün bunlar, yaşamdan bunda beklentin olmadığı için, benden daha iyisin. belki sen haklısın, denemek aptallık olacak. ama hiç olmazsa, evet hiç olmazsa seni görmek isterdim. ne olursa olsun şu ya da bu biçimde birlikte olurduk, keyiflenirdik. gece ya da gündüz, yazın ya da güzün, bilinmedik bir ülkede, dökülen bir evde, ruhsuz bir otelde, hiç önemi yok. yanımda olman yetecek. ben -söz veriyorum- burada durup çatıların gizemli çatırtılarını dinlemeyeceğim, bulutlara da bakmayacağım, ne de müziğe ya da rüzgara kulak vereceğim. sevsem de, bu anlamsız şeylere boş vereceğim. dediklerimi anlamayacak, bana yabancı olaylardan söz edecek, eski giysilerden, paradan yana yakınacak olursan, sabırlı davranacağım. şiirler, ortak umutlar, sevdaya onca dost hüzünler olmayacak. ama sen yanımda olacaksın. ve göreceksin yeterince mutlu olacağız, çok yalın bir biçimde, yalnızca erkekle kadın olarak, dünyanın her yerinde olduğu gibi.

    ama sen -şimdi düşünüyorum da- çok uzaklardasın, aşılması zor yüzlerce, yüzlerce kilometre ötedesin. bilmediğim bir yaşamın içindesin, yanında başka erkekler var, belki de gülümsüyorsun onlara, geçmişte bana gülümsediğin gibi. beni unutman için, birazcık zaman yeterli oldu. belki adımı bile ansımayı beceremiyorsundur şimdi. artık ben senden çıktım, sayısız gölgelerin arasına karıştım. oysa ben hep seni düşünüyorum ve bunları sana söylemek de hoşuma gidiyor.”

    dino buzzati
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap