218 entry daha
  • yazıya başlamadan önce, wish you were here albümünün pink floyd'un eski gitaristi syd barrett'a bir tribute niteliğinde olduğunu belirtelim. roger waters ve syd barrett'ın arasında (belki de tek taraflı) çok yakın bir dostluk olduğu söylenmekte; grupta syd'i en çok özleyen kişi waters'dır ve bu albümü baştan sona onun için yazdığı söylenir. ben de buna katılmaktayım.

    yine de, şarkının derinlerine inmeden ve türkçeleştirilmesine geçmeden önce, şarkılardan herkesin farklı anlamlar çıkardığı fikrini göz önünde bulundurmak gerek: bu şarkı iki dostun, sevgililerin, karı-kocanın veya aklınıza gelebilecek herhangi iki insanın ayrılışından sonra, özleyen tarafa kalan hayatın o kişi tarafından anlatılmasını en iyi duygulu şekilde sağlayan şarkılardan biridir. o yüzden işin syd ile alakasını bildiğiniz zaman, kulağa her ne kadar hoş gelmese de, erkekler (veya kadınlar diyeceğim ama, hiç eski sevgilisinin arkasından wish you were here dinleyen türk kızı görmedim, genellikle haklarını halil sezai'den, murat boz/dalkılıç'tan yana kulanıyorlar) bu şarkıyı sevgililerinden ayrıldıktan sonra bira eşliğinde dinlemekte haklı olabilirler. *

    biraz derinlere inelim, 3 başlık altında: **:

    i) syd barrett'a ne oldu?:

    efsanevi david gilmour floyd sahnesine adım atmadan önce, syd barrett grubun gitaristi ve kurucu üyelerinden biriydi. grup üyeleriyle arkadaşlığı da, grup kurulmadan öncesine dayanıyordu. hayatının önceki dönemlerinde baş gösteren şizofreni vakası, uyuşturucu kullanımıyla (genellikle lsd) daha da kötüleşti ve syd, çöktü.

    sahnede iyice gölgelere çekilmeye başladı. grubun diğer üyeleri roger waters, nick mason ve rick wright, kendisini çalışmalara git gide daha az dahil etmeye başladılar ve bir gün, dahil etmediler. david gilmour gruba katıldı ve 5-6 provadan sonra, syd barrett grubun lineup'ından çıkarıldı. gilmour ve barrett'ın arkadaşlıkları devam etti; gilmour barrett'ın 2 solo albümünün yapımcılığını üstlendi.

    ii) keşke burada olsaydın, syd barrett:

    şarkı, syd'in uyuşturucuya yenik düşerek neleri kaybettiğini açıkça gösteriyor. syd'in gruptan ayrıldıktan sonraki durağı, bir akıl hastanesi oldu. şarkıdaki "savaş" kavramı genellikle insanların birbiriyle yaptığı savaşla karıştırılıyor. aslında savaş, syd'in uyuşturucu yüzünden her şeyini yitirmesiyle sonuçlanan, kendiyle yaptığı savaşı niteliyor: kendisi yalnızlık karşılığında değer verdiği insanları kaybetti *. kendi özgürlüğünü kaybetmiş. farklı, değişken bir hayatı, akıl hastenesindeki sükunet dolu rahatlıkla takas etmiş. şarkı, uyuşturucuyla kısa sürede kafayı bulma hissi karşılığında syd'in neleri feda ettiğini sorgulayarak, bu feda edişin en sonunda, syd'in "hiç kimse" olduğu bir akıl hastanesinde * olduğunu gösteren ruhani bir son hissiyle devam ediyor. roger waters, syd'in bu hayatı seçmemiş olmasını diliyor ve "keşke burada olsaydın" diyerek; şarkının adını belirliyor ve şarkı bitiyor.

    iii) peki sen, dinleyici?:

    wish you were here, ayarlanmaya çalışılan bir radyo sesiyle açılıyor; ardından gitar giriyor. ilk başlarda sadece dinleyiciyiz; fakat ses en yüksek seviyeye ulaştığında, artık biz de şarkının bir parçasıyız. ses kulağımıza net ve güzel bir şekilde geliyor. sanki oradaymışız gibi.

    ardından şarkıya davet ediliyoruz; fakat nahoş bir şekilde. hoş bir davet değil bu. "yani, anlayabiliyorsun ha? * sana bir şey söyleyeyim; burada, sahne ışıklarının altında olmak o kadar eğlenceli ve şaşalı değil. sonuçta, hepimiz bir fanustaki kayıp ruhlardan ibaretiz. *" diyor şarkı bize.

    biz, dinleyiciler, içimizde her gün süregelen savaşta rol alacak kadar cesaretli miydik? belki değildik; belki de en sonunda elimize kalanın eski korkular olduğunu gördük * ve yanımızda olmayan o kişiyi özledik; sonuç olarak hepimiz aynıyız, insanız.

    ***

    yani, cehennetle cehennemi
    mavi gökyüzüyle acıyı
    ayırt edebildiğini söylüyorsun, öyle mi?
    ayırt edebilir misin peki,
    yeşil bir alanı, soğuk, çelik raylardan?
    bir gülümsemeyi, bir maskeden?
    sence bunu yapabilir misin?

    zorladılar mı seni peki,
    kahramanlarını hayaletlerle
    ağaçları sıcak küllerle
    serin bir meltemi, sıcak havayla ve
    değişimin kendisini, basit bir teselliyle değiştirmeye?
    süren savaştaki o yürüyüşü,
    bir kafeste oynanacak başrol karşılığında
    feda mı ettin?

    keşke; keşke burada olsaydın.
    seninle ben, yıllar boyunca
    o fanusun içinde yüzüp duran
    iki kayıp ruhuz, ikimiz.
    bakarken o eski, benzer anılara
    ne bulduk?
    o eski, benzer korkuları.
    keşke burada olsaydın.

    ***

    tüm şarkı çeviri/analizleri için:
    (bkz: suffocated/#27443415)
265 entry daha
hesabın var mı? giriş yap