70 entry daha
  • hali hazırda albino olan akıl hastası kedi serisi.

    vakt-i zamanında olayı araştırmış bi veterinerden aldığım bilgidir bu. meğersem bu arkadaşlar albinoymuş efenim. o bembeyaz halin yanısıra genellikle kulakların arasına denk gelen bölgede ve belli açılardan belli olabilen hafif sarılık da ondanmış. gözlerin farklı renk olması da pigment bozukluğu sebebiyle vuku bulmakta haliyle. aynı zamanda bu genetik bozukluk hızını alamamış, bi de kulaklara sıçramış. çok çok büyük bi çoğunluğu sağır bu sebepten. hatta benimki için 'zerre duymuyo bu, dibine kadar safkan' dediydi bu vikipedi veteriner kardeşimiz.

    şimdi bu cancağızlar duymadıklarından mütevellit hırçın oluyolar söylemesi ayıp. alık olanlarını saymıyoruz, insanın safı gibi onlar, kendilerini bildiğin normal kedi sanıyolar. ama orjinalleri bi atarlı, böyle bi havalı. karakterli hayvan yani. aman efendim sen kimsin de beni seveceksin? iki lokma verdin diye sana kim bu hakka sahipsin dedi tripleri falan...anca keyfi gelecek de belki bi iki okşatacak kendini.

    erkekleri belli bi süreden sonra kedilikten çıkıp panterlik mertebesine ulaşmakta sanırım. kaplan da olabilir. adımlar böyle yavaş, ağır, pek artistik. arada dönüp 'ulan? zebra mı geçti?' gibisinden etrafı kolaçan etmeler sık rastlanan hareketler kendilerinde. hayır bıraksan seni beni antilop diye yutacak. saldırıları aynen o minvalde zaten.

    taze su takıntısı var bunların. ille musluktan içilecek. paşam susadığında o musluk açılmadı mı...'oldu o zaman ben şöyle ne var ne yok aşağı atayım' kafasına giriliyo anında. terkosçu hayvanceğiz. biz insanoğlu gibi içiliyo o su bi de; hani avucunu yaslarsın da öyle içersin ya, hıh aynen o şekil.

    sağırlığı hem iyi hem kötü.
    dezavantajları; ortalıkta yoksa aramaya çıkmak zorunda kalıyo insan. iletişim kurmak da zor tabi. görmesi gereken şeyler için (misal baby tv'de en sevdiği zımbırtı, yakalaması gereken sivrisinek, yeni aldığım ayakkabı, ertesi gün giymeyi plandığım elbise gibi...) ille de kafasına bişey atmak lazım. fikrini beyan etme kısmı da sıkıntılı. oysa ki daha küçücükken trt3 izlettim ben ona, işaret dili öğrensin en azından diye, fayda etmedi. bi de miyavlamanın öneminin farkında değil. geçenlerde bacaya sıkıştı kendisi. miyavlamayı akıl etse daha çabuk bulurduk. aynı zamanda beni endişelere gark etmekte bu hali. duymayınca tabi devamlı bi tedirginlik durumu var. paranoyak bi takım davranışlarıyla karşılaşıyorum. her şeyi geçtim bu kadar irkilmeye kalpten gidecek, ondan korkuyorum.

    avantajları ise şöyle efem; misal dünya yıkılsa kendisi uyumaya devam ediyo. fark ettirmeden evden çıkması kolay o yüzden. 'beni elleyemezsin, taratmam arkadaşım!' tavrının çözümü de elektrik süpürgesi. sesini duymadığı için korkmuyo malum, tüy temizliği için süpürüyorum kendisini. seviyo da deli, hoşuna mı gidiyo hava nedir artık...kendi sesini duymadığından öyle yüksek sesle miyavlıyo ki bu delikanlı, gülmeden edemiyorum. içerden bi yerden miyavlarken biri duysa rus mafyası ele geçirdi de etinden et koparıyolar, tırnaklarını çekiyolar falan zanneder o derece. çok küçükken miyavladığını zannederdi; böyle ağız açık, baksan miyavlıyo, ama mute edilmiş kedi var karşında. sonra sonra bi şekilde çözdü o sesi çıkarmayı. kınalı yapıncak'taki hülya koçyiğit gibi kedim vardı yemin ediyorum.

    harekete geçtiği an durdurmanın imkanı yok. kapılara tırmanmak mı dersin, takla atmalar mı dersin, tek basıp çift sekmeler mi dersin...boş bakışlarla seyrediyorum bazen. ne gibi bi madde almış olabilir bu hayvan diye düşünmemek elde değil, öyleli manyak atraksiyonlar. pipete bayılır, yokluğunda kulak pamuğuyla da idare eder, aza tamah eden kedidir yer yer.

    velhasıl kelam; çok şahane hayvanlar bunlar. insanın baktıkça bakası gelir. herkes sevsindir, herkes van kedisi beslesindir.
75 entry daha
hesabın var mı? giriş yap