1 entry daha
  • aslında "savaş olmayan" bir yerdeki bir arkadaşın ağzından gerçek bir olay üzerine:

    kimi zaman adı konmaz yaşananın, savaş denmez olan bitene.
    hayat buralarda öylecene akarken, bir yerlerde birileri "hiç" için ölürler.
    kimileri sakat kalırlar, ya da en iyi ihtimalle ömürlerinin en korkulu günlerini, dakikalarını yaşarlar.
    silah atışlarını duyduklarında civarda bir düğün olmasını umarlar.
    ve bir gün nereden buldularsa, nereden estiyse orada oynamak boş bir arsanın köşesinde oynamaya başlarlar oyuncaklarının ne olduğunu bilmeden.
    ani bir patlama duyulur.
    çevreden koşarlar.
    kan revan içinde küçücük bedenlerle karşılaşırlar.
    o ülkede savaş da yoktur aslında, adı konmamıştır savaş diye, oysa her gün ölür insanlar...
    küçük bedenler ağlar, yaralı bedenleri taşıyanlar da kan ağlar...
    ufacık bir çocuğun dokunduğu son oyuncağın bir mayın olması affedilebilir mi?
    bir daha misket oynayamaması, kalem tutamaması, resim yapamaması, büyüyüp aşık olduğu vakit sevdiğinin yüzünü ellerine alamaması affedilebilir mi?
    adı konmuş konmamış tüm savaşlara lanet olsun, sebebine ne isim veriliyorsa verilsin.
40 entry daha
hesabın var mı? giriş yap