• entryler arasında dolaşırken "ekmeği kesin" kısmını okuyup, benim gibi "evet kestik arasına ne koyucaz acaba" diye düşünüyorsan sen de yanlış başlıktasın.
  • su basligi takibe aldigim gune yaziklar olsun.

    arada bir birisi cikip kendi tecrubelerini hevesle anlatiyor. sonra sol framede baslik hortlayinca arkasindan mal surusu akin ediyor, hic baslikta arama filan yapmadan ayni sahane komik esprilerini siraliyorlar:

    * az ye cok spor yap (adeta bir aynstayn)
    * gotunuzu kaldirin azcik (bak sen)
    * kalkin kosun (150 kiloluk adam kossun, bir yerini incitsin de sana tazminat davasi acsin isssalla)
    * kalori sayin/hem diyet hem spor yapin (cok enteresan bir bilgi ve baslikta 30bin kere bahsedilmemis adeta. birrrr daha soyle!)
    * surekli ara ogun yapin/katiyyen ara ogun yapmayin/hep protein yiyin/sadece zebzeyle beslenin (fanatik olmazsa abartmazsa olecek)
    * karatay/dukan/atkins/ivirzivir diyeti buldum, herkes onu yapsin (boy/kilo/yas/cinsiyet/saglik durumu muhim degil, ben aci cekiyorsam siz de cekin)
    * asik ol, sevgilinden ayril, ahhh ask acisi cek de gor bidibidi (git eksi itirafta agla be)
    * sevis, seks yap, yatakta aktif ol, en zevkli spor ehuehu. seks demis miydim? (abazaliktan hangi basliga dadanacagimi sasirdim, qizlar yesillendirsin, seks var)

    sanki dunyadaki herkes 20 yasinda ve sadece 5 kilo fazlasi varmis gibi, sanki obezite ciddi problem degil de geyikmis gibi sunlari yazabilen insanlari kisirlastirip issiz bir adaya tikasim var. gunde bir kibrit kutusu peynir verip kirbaclayarak kosturucam adanin etrafinda bunlari sabahtan aksama kadar.
  • oha lan 15 sayfanın hepsini okudum ve tek tek yazıcam madde madde hadi bakalım;

    1-) öncelikle kelimesiyle başlanmıs bir sürü entry. yani nedir? oncelikle buna odaklan siktirtme belani

    2-) aşık olun. hayatimiz boyunca platoniktik o saylanir mi kurban?

    3-) midenizde kelebekler uçsun. kozanizi da mutlulugunuzu da sikerim. ben guluyor muyum amk!!!!

    4-) "yemeyin amina koyim" denmis, küfürle bir yere varabilseydik, gakatasaray her sene sampiyon olur akp ise iktidar yuzu goremezdi.

    5-) "masabası calismayin" "otursrak calismayin" diyenler var, sanırsın is olanakları saglayacak pezevenk holdingi var amk.

    6-) düzenli hayat denmis cokça yine. bunu diyenin 4 metresi 3 evi ve bakmakla yükümlü oldugu 25 cocugu var sanki amk. duzenli hayata donmus birden, evinin erkegi olmus falan.

    7-) erken uyuyun deniyor. 10da yat balik gibi heee. kariya da sirtina don, sigira bagla ve hayatin da yesin yaragi senin gibi.

    8-) saat xten sonra bir sey yeme diyenler var. ısten zaten 8de cikiyoruz ve amcik agizli neyimize bizim saat 6dan sonra bir sey yememek!!!!

    9-) spor yap diyen var, uzun uzun neler yaptıgını yazmıs da esas sorun götümüzü kaldirmakta joe, kaldırmanin yolunu goster sen once, kaldirdiktsn ve usenmedikten sonra yururuz yani sikinti yok.

    10-) sık sık ama az ye diyenler var. ben daha hayatım boyunca herhangi bir seyin kutusunu acıp da onu bitirmeden rahat edebildigimi hatirlamiyorum. 500 gram fındiktan yarim avuc alip kenars koymak yok bizde hemserim sismaniz biz olmuyo o oyle.

    11-) mallar yazmis bi de cok ilginc. yok sen kiz arkadasini aldatiyirmussun da o da seni aldatiyormus, sonra eben sikiliyormus gozun yemek gormuyormus. ulan aramizda kiz/erkek arkadas sahibi sansli birkacimiz var, hatta bazilarimiz evli de ama sirf zayiflicaz diye beren saat gibi hoppidi hippidiye gerem yok yani. gerci beren bi tek kivanca mi veriyodu o dizide lan izlemedim de ki :/

    12-) doktora gidin diyen var. ben gittim uyamadim. uysan ona zaten verirsincilere katiliyorum ama o kagitlar bombos amk uzerine yazi yazmayi unutmus ibne. diyor ki oglen papatya cayi ic. ıctim de ve kustum da allah belanizi vermesin o nasil bir tat oyle. aclikran 5 günde bir siciyordum ve bu psikolojimi bozdu biraktim.

    13-) ben cok kolay verdim bakin nasil yaptim diye roman yazmis herif amk, okur muyum? sikseler okumam.

    14-) 2 yılda 30 kilo verdim yazmıs biri. o 1 yılda var ya 3 kere evlenir bosanirim la ben, cocugum falan olur amk adam hayatini diyete vermis herif bizde nerede o irade??

    15-) sununla bunu yeme sununla bunu karistirma diyenler var. zaten sismanim. dusunun simdi karsinizda bir sisman var, obez oyle karsinda oturuyor ve agzindan su cumle dokuluyor "ay valla olmaz tsvukla yogurdu karıstiramam :o" ulan ben sismanim ama ben guldum buradan.

    bakın 15 madde yazdim kafadan, bir tanesinde olası tereyaglı iskender saldırisına karsı ne yapılması gerektigi yazılmamis. misafirlige gidildiginde herkes bira icip cpis yerken ne yapilmasi gerektigi yazilmamis. e ben gotume mi sokayim ulan boyle listeyi???

    defolun simdi. tavsiyeniz de kendinize kalsin.
  • bugün buraya, 65 entry girilmiş. ben oturdum hepsini okudum. içlerinden sadece bir kişi karaciğer demiş. alnından öpüyorum kendisini. kalanların da çoğu çöp şeyler. zayıf insanlar kalkıp da kendine saygıdır bilmemne diye bıdı bıdı yapmış. ağzının ortasına bitane çarpasım var böyle konuşanların. umarım bin kilo olmadan ölmezsiniz.

    yaklaşık 7.5 ayda, 60 kilo verdim. dolayısıyla en çok beni dinleyeceksiniz ibneler asdfghfgdsd

    sevgili accık boğazını tut insanları, selam naber? sizin dünyanızda havalar nasıl? iyi mi oralar? biz de gelek. he anam he.

    az yersen verirsin, yeme diyen, bir öğün ye diyen, 6 öğün ye diyen, üç öğün ye arada yeme diyen, spor yap diyen, spor yapmasan da olur diyen... her şey diyen olmuş. hepsi kendi içinde haklı ama aynı zamanda da haksız.

    bakın arkadaşlar, yeryüzünde 7 milyar falan insan var. ve bu insanların hepsi, tek yumurta ikizleri bile, farklı parmak izlerine sahip. buna rağmen, bir kazada kaybetmemişse veya genetik bir bozuklukları yoksa, hepsinin de parmakları var. kimisinin parmakları ince uzundur, kimisinin kısadır tombuldur. parmak parmağa benzemez. burdan nereye geleceğim, kimsenin kilo verme yöntemi de size uymaz. onu anlatacağım.

    öncelikle şunu anlayın. obezite bir hastalıktır. kimsenin durduk yere 40-50-60 kilo fazlalığı olmaz. bu metabolizmadan kaynaklı, yahut psikolojik bir sorun olabilir. ki kendi içinde ikisi birlikte gelebilir ve kişi bir kısır döngü içersinde hastalanıp kilo alır ve kilo aldığı için de yiyebilir. çoğu insan, fazla yediği için kilo almıyor, kilolu olduğu için fazla yiyor. bu hem psikolojik nedenle, hem de metabolizması nedeniyle öyle oluyor üstelik.

    tek öğün ye, yeme kardeşim işte diyen deha arkadaş, kendisine darwin ödülü veresim var mesela. ulan gerizekalı, şeker hastası bir insan, nasıl tek öğün beslenerek diyet yapabilir? adamı öldürürsün lan böyle bir tavsiye ile. 3 öğün diyenler evet haklı. ancak o da sağlıklı, sağlam, bir rahatsızlığı olmayan insana göre bir diyet. çünkü şekeri olan bir insan, günde 6-8 öğün beslenmeli, kendisini asla aç bırakmamalı, glisemik indeksi düşük beslenmeli. eğer ki tek öğün beslenirseniz, kendinizi aç bırakırsanız, vücudunuzun kendisini kitlemesine neden olursunuz. metabolizmanız bir yerden sonra çöküşe gider.

    yeşil sebze yiyin, ıspanak yiyin marul yiyin mantar kereviz geveleyin diyet yapın, kepekli gıdalar alın diyenler: şişman insanların pek çoğunda ürik asit değerleri yüksektir. dolayısıyla, bu insanları kepeğe, yeşil yapraklı sebzeye, mantara boğarsanız, ürik asitleri gittikçe artacak, allah korusun gut hastalığına yakalanmalarına sebep olacak, allah korusun böbreklerine onulmaz hasarlar vereceksiniz. ben aman zayıflayayım diye kendimi kepekli gıdalara, ıspanağa mantara boğmuş, on kilo vermiş ve sonunda böbreklerimi eline almak üzere olup o yoldan kıl payı dönmüş bir insanım. böbreklerinde sorun olan, fazla kiloları için "ay şekerim hep kortizondan" diyen abilerim ablalarım, lütfen, kendinizi kepeğe mepeğe boğmayın, yeşil yapraklı sebzeleri, mantarı kuşkonmazı filan yemeyin. doktorunuza danışın, bir diyetisyene gidin. mümkünse diyetisyeniniz daha önce böbrek hastaları ile çalışmış biri olsun hatta. böbrek hastaları, sadece tuzsuz beyaz ekmek yemeli, esmer un, kepek vs kullanmamalı.

    şimdi evrensel doğrular var mı? var. anlatmışlar onu zaten. 7000 kalori bir kilo demek. onu da yediklerinle dengeleyecek, ekstradan yürüyüş bisiklet spor vs bir şey yapacaksın. yediklerini öncelikle proteinlerden, sonra sebze ve meyvelerden, en son da tahıllar ve şekerli, işlenmiş ürünlerden tercih edeceksin. hatta onları hiç tercih etmeyeceksin. bunları sana söylemeyecek, sınırsız patates cipsi ve baklava ile diyet yaptıracak bir insan evladı yok. istersen mideyi komple aldır, öyle kilo veremezsin.

    burda derdi biriki kilo fazlası olana konuşmuyorum, çok kilo fazlası olana anlatıyorum: kardeşim doktora git. endokrinolojiye git. psikiyatriste git. psikoloğa git. yeme terapisine git. hastalığın varsa çare ara. gerekirse ameliyat ol. ama şunun bilincinde ol: obezite bir hastalıktır. insanların aşağılamalarına, azıcık boğazını tut verirsin demesine, seni anlamamalarına aldırış etme. kendi bilincini, hatta kendine bakışını değiştir. onlar seni anlamaz. hiçbir zaman da anlamayacaklar. ancak onlar da kilo alırsa anlarlar ne çektiğini, ne hastalıkların olduğunu... metabolik sendromun, şekerin, tansiyonun, insülin direncin, çalışmayan tiroidlerin, polikistik overin, böbrek yetmezliğin, midende ülserin reflün orada dururken, sen nah kilo verirsin bebeğim. götünü yırtsan da olmaz. on kilo verir, onbeşini geri alır, götünü yırttığınla kalırsın. kilo verimin önce güzel gider, arkasından duraklar, hüsrana uğrar daha çok yersin, o verdiğini de geri alırsın gülüm.

    her şeyin bir çözümü var arkadaşlar. ben bu hastalıklarla öleceğim, tamam artık iyileşemem dediğim durumlar çok oldu. ama hepsinin de bir çözümü var inanın. tedavinize, ne yapmak gerekirse gözünü kırpmadan yapmaya azmedin yeter. azmedemiyorsanız, psikolojinizde problem var demektir zaten ve onun için de yardım almak gerekli. ilaçla, tedaviyle, ameliyatla vs bir şekilde her türlü hastalığına çözümünü bulursun da, o psikolojiyi düzeltmeden hiçbiri olmaz. tedavisi en zor olan odur. ben hala yeme bozukluğumla uğraşıyorum. sadece, bir ışık olduğunu bilin yeter.

    umutsuzlukla, mutsuzlukla, hüsran duygusuyla diyet olmuyor. yapamazsınız. önce psikolojinize çeki düzen verin, hastalıklarınız varsa doktora gidin, tedavinizi olun. sonucunda o yapamam dediğiniz çoğu şeyi yapabildiğinizi fark edeceksiniz.

    burdaki duyarsız ibnelere de kafam girsin.
  • 3 ayda 15 kilo verdim. sağlıklı kilo verdiğimi düşünüyorum. 3 ay önce bazı şeyler kafama dank etti. insanın nasıl bir varlık olduğunu anladım; daha doğrusu bunu sezinledim. o günden itibaren ne yapmam gerektiğini de pek iyi kavradım. size de bunları anlatayım ki belki ortak bir noktada buluşuruz.

    çok fazla abur cubur yiyen; bir başıma 2,5 litre kolayı gömen bir insandım. dürüm, lahmacun falan hiç affetmezdim. ama daha sonra farkına vardığım şey şu oldu ki; insan vücudu çevresiyle, ağacından tut; havasına kadar bir uyum içinde. bir sürü parametre var böyle. hayatının temposu da buna dahil.

    sonra dedim ki; ben bu canlı alemle içiçeysem, öyleyse önce kendi bünyemi tanımam gerekiyor. o noktadan sonra doğal olmayan, fabrikasyon her türlü ürüne elveda dedim. buna plastik poşetlere girmiş sözümona organik ürünler de dahil. gittim köy pazarından alışveriş yaptım. egeli teyzelerin zeytinlerini, yağlarını kullandım. ekmeği kestim, şekeri bıraktım. çünkü daha öncesine çok fazla şeker bağımlılığına sahiptim. temiz hava bol gıda diyerek günde en az 1,5 saat yürüyüş yaptım. portakal, mandalinayı mevsiminde aldım. yemek yerken hırslanmayı, aç gözlülüğü bıraktım. stresim de azaldı, vücut direncim de kendine geldi. şimdi çalışırken, bir şey okurken daha iyi odaklandığımı hissediyorum.

    ben size az az ama sık sık yiyin demem. ne bileyim organik satın alın, sabahları kibrit kutusu kadar peyniri 3-5 zeytine katık edin de demem. hatta gidip spora yazılın dahi demem. bu aletlere kendini adamanın çok ileri giden bir atraksiyon olduğunu düşünüyorum. eğer bu tempo devam ettirilemeyecekse olumlu da bulmuyorum. her hafta halı saha maçına gitmek bile daha mantıklı gözüküyor.

    neyse insanın yaşam temposunun frekansına kendini uydurması lazım. tüm fabrikasyon işleri bırakın. kilo verirken de sürekli bunu düşünüp stres yapmayın. sağlıklı ve dinç yaşamak lazım. size ne kadarı uygunsa o kadarını yapın. önemli olan bu dengeyi tutturmak. ne su içerken, ne protein alırken aşırıya kaçmayın. bakın ne güzel sakin sakin kilo vereceksiniz.
  • tavsiye adı altında kendi zayıflama hikayelerini paylaşarak haklı ego tatmini yaşamak isteyenlerin yarattığı tavsiye foseptiği içinde boğulmayın.
    keşke bu tip yazılar için ayrıca (bkz: sözlükçülerin kilo verme hikayeleri) gibisinden bir başlık olsa. belki vardır, aradım maamafiğ bulamadım.

    gelelim hikayesiz tavsiyemize;

    * sizinle aynı boyda (1-2 cm fark olabilir) ve aynı şişmanlık tipinde* olmayan
    * sizinle paralel hayat şartlarında yaşamayan,
    * sizinle benzer bir geçmişe sahip olmayan

    kişilerin tavsiyelerini... dinlemeyin demiyorum, hikaye olarak yine dinleyin. uygulamayın demiyorum, deneyin ama sonucundan fazla umutlanmayın.

    çünkü:
    misal sen sedanter bir geçmişe sahipsen lisede voleybolcu olan ancak sonradan sosyal hayat (rakı sofraları) veya özel hayat (evlilik, çoluk çocuk) nedeniyle şişmanlamış bir ablanın "yediğime içtiğime dikkat ettim, spora başladım, hop zayıfladım, sen de yaparsın hihihi" temalı hikayesi sana bir şey katmaz.

    misal sen okulda veya işte olmadığın boş saatlerini bile işsiz geçiremeyen biriysen. sözde boş olan vakitler iş harici sorumluluk ve zorunluluklarla doluveriyorsa... boş vakitleri harbiden "boş" olan, hatta kafası her daim bo ş olan bir abinin "sabah ofise gitmeden önce bi tur koşarım, ofisten çıkışta spor salonuna giderim, ben disiplinliyim, bahaneci değilim, mikemmelim ben hohoho. sen de iş çıkışı eve koşarak git kardiyo olur zayıflarsın sjhdfgs" temalı hikayesi sana uymaz.

    misal sen en yakın spor salonuna gitmek için otobüs kuyruklarında telef olan biriysen bir eli yağda bir eli balda, arabası altında veya spor salonu rezidansının zemin katında olan birinin "salona gitmeyi aksatmamak lazım vicıt geliştirirken" tavsiyesi sana gelmez.
  • oturduğunuz yerden çok rahat verirsiniz sadece bir adet dert edinin.
  • karbonhidrat alımına dikkat etmekle ve hareketle kilo verilebilir. şöyle ki, günlük karbonhidrat alımınızı bir miktar kısıtlamanız lazım zaten bunu biliyorsunuz. ama şu var, karbonhidratı günün hangi vaktinde aldığın da önemlidir. niye? bir örnek vereyim: öğle yemeğine müteakiben bir browni intense yediniz. şimdi önünüzde akşam var, gece var, illa ki hareket edeceksiniz ve o browniyi yakacaksınız. ama gece yediniz mesela, o zaman ne olacak? browni yine sindirilecek gastrointestinal sistem tarafından, sonra karaciğere geçecek filan. bunlar yine olacak. ama o alınan enerjiyi geceden sonra hareket etmeyeceğiniz için harcayamayacaksınız. dolayısı ile alınan enerji yağ olarak depolanacak. yani karbonhidrat alımını akşamdan sonra minimuma düşürün, ve mümkünse de aldığınız karbonhidratlar kompleks olsun. mesela nişasta gibi. basit şekerler çabuk sindirilirler ve çabucak kan şekerini yükseltirler, buna cevaben hızlı insulin salımı olur ve kan şekeri hızla düşer. kompleks karbonhidratlar ise daha yavaş kana geçiyorlar, dolayısı ile insulin de daha yavaş yükselmiş oluyor ve kendinizi fonksiyonel hipoglisemide bulmuyorsunuz. bunlara dikkat etmek lazım. ayrıca bol bol su tüketilmeli, mümkünse 2-3 litre tüketin. fazlası da zararlı. tuzu kısarsanız iyi olur. zira tuz özellikle de sodyum su tutma eğilimine sahip bir iyondur. hipertansiyona, hipervolemiye, ödeme filan sebep olabilir. ayrıca sodyumun şöyle bir olayı da vardır ki, ilginizi kesin çekecektir: bağırsaktan glukoz yani şeker sodyum ile birlikte emilir. bunu sodium glucose linked transporter-1(sglt-1) sağlar. dolayısı ile siz az tuz alırsanız, yani az sodyum almış olursanız, aldığınız glukozun emilimi de bir miktar azalacaktır.

    bir şey eklemek istedim tuz ile ilgili. zaten yediğimiz birçok şeyin içinde doğal olarak tuz oluyor, yani günlük ihtiyacı birçok şeye tuz atmadan karşılayabiliyoruz. o yüzden yemeklere fazla tuz atmamak gerekiyor.

    sağlıklı günler dilerim efendim.
  • her kış 5 kilo alıp yaza kadar 5 kilomu vermem lazımcı tiplerin dramını okurken sinirleniyorum resmen. biz burada obezite ile mücadele etmeye çalışıyoruz, millet 60 kilo oldum kilolarımdan insan içine çıkamıyorum diyor. sanki 150 kiloyla morbid obezsin de yürüyemiyorsun anasını satayım yaa...

    hangi bakış açısı sadece 50 kiloda fit olacağınıza inandırıyorsa sizi, gidin ona öfkelenin lütfen.

    hala tartıda gördüğü rakam için delicesine bunalıma giren insanlar görüyorum ki asabım bozuluyor.

    az ağırlık kaldırın ki kaslarınız güçlensin. her yaz aynı teraneler için kafa şişirip durmayın. kilo vermenin ve fit olmanın tek yolu temiz beslenip, spor yapmaktır. bugün kilo vermenizi sağlayan mamalarınızı (!) ömrünüz boyunca kullanamayacağınıza göre sürdürülebilir alışkanlıklar kazanmak yararınıza olacaktır.

    special k, çilekli activia yiyip tatlı krizine girmeniz çok normal. kalorileri değil etiketleri okumaya başladığınız an doğru yola giriyorsunuz demektir.
  • biri de çıkıp pfofiterol ne bileyim tartolet yiyin yazmıyor.

    siz kalori dedikçe benim canım waffle istiyor, ekmek arası peynir istiyor, albeni, milka, damak, browni yemek istiyorum! anlıyor musun?

    domates soslu makarna istiyorum bu saatte, patates kızartmasını ranch sosa batıra batıra gömmek istiyorum! üstüne litrelerce kola ne bileyim gazoz filan içmek istiyorum.

    işte tüüüm bu isteklerimi bastırıyorum, neden? çünkü diyetteyim. :(

    bunları düşündükçe salatalık yiyorum, domatese tuz döküp ısırıyorum, karpuz dilimliyorum kendime şirin gelsin diye elmadan surat yapıyorum, litrelerce su içiyorum suyun damacanası 8 tl olmuş bu arada abv, neyse. çayı şekersiz içemiyorum diye yerine süt içiyorum. beş aydır çay içmedim beni anlıyor musun? sanırım geri kalan hayatımda da öyle pek içmeyeceğim zaten.

    şimdi bi albeni olsaydı karşımda, evet tam uzanabileceğim bir yerde bi albeni olsaydıı, "ört bacım üstünü" derdim ve ona hiç dokunmazdım.

    bence siz de öyle yapın, oluyor. 25 kilo verdim ben.
hesabın var mı? giriş yap