• anneyi telefon rehberine kaydetme sekli.
  • annemi kaybettikten sonra iki yıl boyunca dinlemeye çekindiğim, cesaret edemediğim şarkıydı.. bu gece dinledim ve iki yıldır içimde bulunan o doldurulamaz boşluğu tarif etti bana.. "üşüyorum anne, çok üşüyorum"
  • 83'lu biri olarak neslimdeki ruhsal sorunlu cogu kisinin etkilendigini beyan ettigi, geri kalana "zeki muren vardi, usudum ustumu ortsene anne" dedigimde de "evet olm yaa" tepkilerini aldigim bir sanat eseri. muhim olan hissetmek demisler ya, ustad da annesinin olumuyle aska gelmistir. kesinlikle enfes bir eser, enfes bir yorum. gel gor ki klibinden sozlerine ve muzigine kadar her seyiyle biz donemin miniminnaciklarini derinden etkiledigi, psikolojisini bozdugu da asikardir. kader bu olsa gerek. el emegi goz nuru sozlerini de senkronize sekilde yazdik mi tamamdir su koca hayattaki zeki muren gorevim.

    mazide kalan hatira gibi,
    sefkatli kollarini ac bana anne,
    geceler cok soguk, sessiz ve karanlik,
    usudum ustumu ortsene anne,
    anne, anne, annecigim...

    uyandim uykudan aradim seni,
    sagima soluma bakindim anne,
    geceler cok soguk, sessiz ve karanlik,
    usudum ustumu ortsene anne,
    anne, anne, annecigim...

    yanimda olmani ne cok isterdim,
    dizine yatip da uyurdum anne,
    dilimde dua, gozumde ruyasin,
    seni cok ozledim, hasretim (ikincide hastayim) anne,
    anne, anne, annecigim...

    uyandim uykudan aradim seni,
    sagima soluma bakindim anne,
    geceler cok soguk, sessiz ve karanlik,
    usudum ustumu ortsene anne,
    anne, anne, annecigim...

    disi boyleyse ici nasildi kim bilir, rahmetli epey uzulmus olsa gerek. neyse, paylasmisiz; hala da paylasiyoruz en azindan. ortsene annesi.
  • benim bildiğim bir annem diye şarkı vardır (ben bilmiyorsam bir bok değildir), onu da evrenlerin ve arabeskin kraliçesi kibariye söyler. ama ne söylemek. kiboş bir tanesin. işte sözleri:

    rastlarsan gözleri yaşlı yavruna
    suçuna bağışla sarıl boynuna
    biz bize yaşarken geldik oyuna
    eller kadir kıymet bilmiyor annem
    senin kadar kimse sevmiyor annem

    bir yar için seni terkedip gittim
    vicdanıma bir sor ne acı çektim
    kendimi ben sana emanet ettim
    eller kadir kıymet bilmiyor annem
    senin kadar kimse sevmiyor annem

    rastlarsan gözleri yaşlı yavruna
    suçuna bağışla sarıl boynuna
    biz bize yaşarken geldik oyuna
    eller kadir kıymet bilmiyor annem
    senin kadar kimse sevmiyor annem

    ne sevgiler geldi geçti kalbimden
    kimse anlamadı garip halimden
    senin hasretini duydum derinden
    eller kadir kıymet bilmiyor annem
    senin kadar kimse sevmiyor annem

    rastlarsan gözleri yaşlı yavruna
    suçuna bağışla sarıl boynuna
    biz bize yaşarken geldik oyuna
    eller kadir kıymet bilmiyor annem
    senin kadar kimse sevmiyor annem
  • talat bulut'un herkesle mükemmel türkçe konuşurken annesiyle 'ana, köfte yap da yiyeekh,ayran yap da içekh, angara'ya gidiyem' vb şiveli bir dille konuşan çift karakterli bir bakanı canlandırdığı dizi!
  • hangi yaşta olursan ol ondan başka kimsen yoktur aslında.
  • yokluğunu her gün tebessüm dolu bir acıyla hissettiğim, burnumda tüten manolyam.
  • 4 ay..
    4 aydır dünya dekordan ibaret..
    4 aydır o dekorda yüzüyorum.
    bi anafor katmış çatıyı bacayı kuşların kanadını , yüzüyorum.
    sesin yok.
    ankara karşıyaka'da başlayıp bitiveriyor.
    ama inadına anlamıyorum.
    adın o besmeleli mermerde kazara, öylesine...
    halbuki gördüm seni koyarlarken o yeşil killi toprağa,
    üstüne beton blokları kapatırlarken de.. ama yok.
    idrak bana uğramıyor.
    kocaman bir endişe boşluğu.
    endişen yok ama boşluğu var.
    endişelenme diye ne kadar da uğraşırdım ve sıkılırdım.
    meğer kasılmak bile lüksmüş.
    artık kasılmak yok.
    hep gereksiz sorumluluklar üstlenen başıma elini koy yine, "biraz rahatlayayım" diyeceğim meleğim yok..
    insan varken yok'u anlamıyormuş,
    "insan öleceğini bile bile nasıl yaşar? ya çıldırır, ya unutur" un neresine koymalı bu varlığı..
    filizlendiğim toprağım ölmüş...
    soru sormaya mecal bırakmayan
    içime gömülmüş çığlıktan bu küre nasıl sakinleşecek..
    4 aydır ve sonrasında dünya tiyatro sahnesi.
    bugün dekorda güneş vardı,
    soğuk sarı
    gittiğin gündeki de dahil
    ordan bu yana güneşler bile soğuk sarı..
  • 40+ yaşında birtakım "teyzelerin" kendinden en az 20 yaş küçük kimseler için cinsiyet gözetmeksizin kullandıkları bir hitap şekli. bu hitabı kullanan bayanlardan biri, hayatımın en fakir günü olan geçen gün otobüste yanıma oturdu. açtım ve fakat son paramı otobüs biletine vermiş, hatta otobüs bileti parası için kitaplığımın en işe yaramaz 13 kitabını sahafa satmıştım; memlekete aile yanına gidiyordum, orada bir hafta kalıp, evden çalışıp, mali durumuma bir çeki düzen vermek, sonra "şah olacağım şah" (gurbet kuşları, halit refiğ) diyerek istanbul'a geri dönmek, festival festival gezmek arzusundaydım. işte bu yanımdaki kadın, "annem", ben açken, üşüyorken ve otogarda bir kraker alamayacak kadar boş cüzdanlıyken "al annem, ye çocuğum" diyerek bana "bim krakeri" ikram etti, bir kraker ne kadar taze olabilirse, kraker o kadar tazeydi. ben de paketin 3/4ünü bitirdim, muavin de çay verdi sağolsun.

    bu hayat dersinden sonra "annem" kelimesini bir hitap şekli olarak kullanan orta yaşlı türk kadınına karşı asla önyargılı olmayacaktım.
  • telefona bu isimle kaydettiğim çok enteresan bir hatun. özlediğinde işine gelirse arar, kapatmak istiyorsa çat! kapatır telefonu. istemezse yanındaki şans eseri kim varsa hepsiyle bir hasbihal yapmak gerekebilir. bazen her gun arayıp aynı şeyleri tekrar tekrar söyler, bazen haftası geçer aramaz, "nerdesin, neden aramıyorsun kuzum?" dersin "bilmem ki" den fazla cevap alamazsın. kızarsa bilmezsin, kuserse bilmezsin, severse çok nadiren bilirsin... derdini senden çok yuklenir ama o dertle pişmen için de bekler. sen kendinle hesaplaşmadan yanaşmaz. or'da öyle taş gibi sağlam, ketum, komik ama çok komik, yıkılmayan kale'mdir.
hesabın var mı? giriş yap