• fransızca bâton'dan gelir. artikeli le'dür ve "değnek, baston; sopa; çubuk" gibi anlamlara gelir.

    fransızca'dan ingilizce'ye geçen kelimelerde üzerindeki bizim düzeltme işareti,sirkumfleks diye de adlandırdığımız circumflex taşıyan sesli harfler kendilerinden sonra bir "s" harfi alır yanına. "forêt->forest", "intérêt->interest", "requête->request" gibi.

    tabi ki; bu kural için"sadece fransızca->ingilizce yönünde geçişte geçerlidir" deyip çıkamayız işin içinden. avrupa dillerinin münasebeti ortada.

    hasıl-ı kelam; bu kural bize "baston"la ilgili oldukça şekillenmiş bir fikir vermekte. ancak hiçbir ingilizce sözlükte baston sözcüğüne rastlayamadım. ya ben aramaya yeterince inanmamışım ya da bu vaziyetten hoşlanan birileri dilimize böyle bir şey sokup kafalarımızı karıştırmak istemiş veyahut da başka bir şey.
  • özellikle sakar yürüyüşçülerin tercih ettiği dengeyi korumak için kullanilan cubuklar. sanırsam ki kayakta kullanılan cubuklar da aynı isimle anılıyor.
    hatırladığım kadarıyla sapı mantar olanlar makbul.
  • orkestra şeflerinin*, orkestrayı yönetmek için kullandığı çubuk.
  • yürüyüşlerde ve tırmanışlarda yükü kollara paylaştırdığı ve kış faaliyetlerinde beklenmedik bir şekilde bir bacak kara gömülürse denge kaybetmemeye yarayan, inişlerde dizlere ve bileklere binen yükü azalttığı için sakatlıkları engelleyen, birçok dağcının kullandığı yürüyüş sopası gibi düşünülebilecek müthiş faydalı ekipman. teleskopik olan ve olmayan modelleri vardır. kayak batonları genelde sabittir. dağcılık batonları ise, taşıma kolaylığı sağlasın diye ve değişik eğimlerde ayarlanabilmesi için teleskopik olurlar.
  • 18. yüzyılda batı, orta ve doğu avrupalılar kendilerini osmanlılardan bir şeyler almaya başlayacak kadar güvende hissettiler.işte tam bu dönemde osmanlılar, klasik batı müziğine vurmalı çalgılar (perküsyon) dediğimiz bölümü eklediler ve avrpa müzik dünyasına önemli bir katkıda bulundular.1720'lerden 1850'lere kadar süren dönemde 'türk müziği' denen müzik avrupa'yı kasıp kavurdu.öyle ki avrupa sarayları osmanlı vurmalı çalgılarının seslerini çıkarabilmek için birbirleriyle yarışa girdiler.osmanlı'nın askeri coşturmak için ve düşmana korku çalmak için çaldığı bu müzik mehter takımı tarafından icra ediliyordu ve mehter takımı kısa sürede avrupa'ya nam saldı.artık yavaş yavaş tüm avrupa sarayları birer mehter takımı edinmeye başlamışlardı.(lehistan, rusya, ingiltere, viyana habsburgları...)

    işte bu hikayeden avrupa'ya kalan, bando şefleri tarafından atılan batondur.tempo tutmak için mehterbaşı tarafından taşınan asa,zamanla tören aracı haline geldi.bu, sonunda değişerek trompet takımı önünde yürüyen gösterici kızların abd'nin her yerinde geçitlerde ve futbol maçlarında havaya attıkları batona dönüştü...

    not: ben demiyorum amerikalı osmanlı tarihçisi donald quarted diyor..

    (bkz: adamın gol diyor)
  • sanirim "cop"un (hani su polisler devrimcilere vurur ya) ingilizcesiydi.
  • kayakta düzlüklerde hızlanma ve yürürken destek alma amaçlı kullanılan bir tür sopa. kayak sırasında tutuşu oldukça önemlidir. geriye doğru yere paralel koltuk altlarında tutulmalıdır. yoksa hızla çarpışma anında sivri ucu bi tarafınıza girip baton üzerinde şiş kebap olmanıza sebebiyet verebilir.
  • (bkz: baton pasta)
  • ing. ve fr. (bkz: sopa)
  • üst paleolitik çağ'da kullanılan uzun kollu mızrak. bunların baş kısımlarında bezeme vardır.
hesabın var mı? giriş yap