22 entry daha
  • öncellikle sorunun tespiti ve konu hakkında bilgi için

    (bkz: kürtler/@galatyphoon)

    (bkz: kürt feodalizmi)

    özellikle kürt feodalizmini anlamadan bu sorunu çözmek mümkün değildir.

    kürt sorunu, kürt feodalizminin, merkezi yönetim ve kendi arasındaki mücadelede, merkezi yönetimin elini zayıflatmak için bizzat emperyalist devletler ve kürt feodalleri tarafından icat edilmiş bir sorundur. böylece kürt feodalleri merkezi yönetimin gazabından kendilerini korumuş, sömürüye dayalı düzenlerinin devamını sağlamıştır. bu düzen dolaylı da olsa kürtlerin asimile olmasını ve ulus devlete entegre olmalarını engellemiştir.

    türk tarafı da, bu düzene hizmet edecek yanlış politikalar gütmüş, hem feodal düzenin devamını sağlamış hem de dolaylı da olsa kürt milliyetçiliğinin gelişmesine sebep olmuştur.

    aşiretler, merkezi yönetim ne zaman bölgede aşiret çıkarlarına ters hareket etse kürt milliyetçiliği kisvesi altında isyan çıkarmış böylece merkezi yönetimi bölgede sindirmiştir. merkezi yönetim de, bu oyuna gelmiş, güya kürt milliyetçisi aşiretlere karşı yine güya devletçi aşiretleri kollamıştır. mesela korucular bu politikanın bir eseridir. bir aşiretin kürt milliyetçisi (barzanici) yada devletçi olması tamamen konjonktüre bağlıdır. bu seçimin altında fikri derinlik aramak bölgeyi tanımamak demektir. şöyle ki;

    söz gelimi hakkari’de 6 tane büyük aşiret vardır*. bunlar;

    baskê çep (sol kanat)
    ertuşi
    jirki
    diri

    baskê rast (sağ kanat)
    pinyanişi
    oramari
    dorski

    burada sol-sağ siyasi anlamda sol-sağ değil, aşiret gruplaşmasını gösterir(milan-zilan hikayesi). pinyanişi aşireti isyanlara katılmamış bunun karşılığında devletten çıkar elde etmiştir. buna karşılık diğer cenahtaki aşiretler ise zaman zaman kürt milliyetçiliği gütmüşlerdir. fakat zaman zaman devletçi göründükleri de olmuştur. pinyanişi aşireti ile aynı tarafta olan oramari aşireti 1930’da oramar isyanını çıkartmış olsa da artık devlete bağlıdır. işte bu nokta bize aşiretlerin devlet tarafında yada pkk tarafında olmalarının tamamen konjontürel nedenleri olduğunu gösteriyor. oramari vaktinde isyan etmiş bile olsa şimdi devlet tarafında olabilirken, ertuşi şimdi kürt milliyetçisi olarak bilinse bile duruma göre her an devlet tarafına geçebilir. yani ne devlet ne de pkk hiçbir zaman aşiretlerin tamamını kendi taraflarına çekemeyecektir. bu düzenin tabiatına aykırıdır. çünkü aşiretlerin çıkarları çatışır. bu yüzden hiçbir zaman hepsi aynı tarafta olamazlar. işin ilginç yanı pkk da, devlet de bunu bilir ama her ikisi de sadece kahrolsun aşiret düzeni diye slogan atsalar da, düzenin devamına politikaları ile destek verirler.

    görüldüğü gibi sorunun çözümü için bölgede feodalizmin yıkılması gerekir. kürt feodalizmi yazısında, bu düzenin en altında kadınların olduğu belirtilmişti. işte bu nokta kilit noktadır. aşiret düzenini yıkmak isteyenler (gerek devlet gerek diğer güçler) hep piramidin en tepesine yani aşiret liderlerine odaklanmıştır. halbuki bir lider gider diğeri gelir. eşek çok olduktan sonra ona semer vurmak isteyen eksik olmaz. aşiret düzenine karşı uygulanacak strateji kadınlar üzerine ve sülale tipi aile yerine çekirdek aileyi kurmak üzerine olmalıdır. yani kadınlar statü atlatılmalı, böylece piramidin yapısı bozulmalıdır. bu beslenme piramidinin en altında bulunan bitkilerin yok edilmesi (benzetmede kadın sömürüsünün durması) ile bütün ekosistemin yok edilmesine benzer. aslanları tek tek öldürerek, aslanlar yok edilemez. bir aslan gider diğeri gelir. aslanlar azimle yok edilse bu sefer sırtlanlar meydana çıkar. fakat bitkileri yok ederseniz, geyikler yok olur. geyikler yok olursa, aslanlar da yok olur. benzetecek olursak burada bitkiler kadınlar, geyikler hane reisi erkekler, aslanlar ise aşiret liderleridir.

    kadınların bu çarktan çıkarılması ve düzeninin yıkılması için bölgenin hayvancılık ekonomisinden kısmen sanayi ekonomisine geçirmemiz gerekir.

    bu amaca ulaşmak için artık elimizde daha önce olmayan bir silahımız var. tekstil sektörü ve diğer emek yoğun sektörler !

    bu sektörlerin yapısı itibariyle maliyetleri daha çok emek bedelidir. bu yüzden çok büyük istihdam sağlarlar (türkiye genelinde 3 milyon kişi, 10 milyon kişiye de dolaylı ekmek) türkiye’nin batısında kurulmuş bu sektör artık emek maliyetlerinin artması yüzünden tabir caizse can çekişmekte, diğer ülkelere* kaçmaktadır. halbuki, bu ülkenin doğusu halen söz konusu ülkeler ile emek maliyeti bazında rekabetçidir. fakat asgari ücretin, sanki bütün ülke aynı kalkınmışlık seviyesindeymiş gibi her yerde aynı seviyede olması, bu bölgenin istikrarsız olması ile de birleşince yatırım için cazip olmaktan çıkarmaktadır eğer asgari ücret, die tarafından her şehrin şartları gözetilerek açıklanır ise bir çok tekstil yatırımı yurtdışı yerine bu bölgeye gidecek ve bölgenin sanayi toplumuna geçiş süreci başlatılacaktır. bu sürecin bir kere başlaması yeterlidir. kendi kendine yeterli bir süreç olacaktır. asgari ücretin her yerde eşit olmaması bir çok eleştiriye yol açacaktır. kesinlikle bu eleştirilere kulak tıkamalı, politik doğruluk zaman zaman sonuca ulaşmanızı engeller. unutmamalı ki, cehnneme giden yol iyi niyet taşları ile döşelidir. bazen pragmatik olmakta fayda vardır.

    devlet bölgede tekstil fabrikaları için merkezi yerlerde (şehir merkezlerinde) organize sanayi siteleri kurmalı ve bu sitelerin güvenliği ne olursa olsun sağlanmalıdır. zaten pkk’nın da artık bu sitelere eskisi gibi ağır silahlar ile saldırması pek mümkün değildir. saldırsa bile bu onları 20 yıl geriye götürecek tekrar bölge halkı ile karşı karşıya kalacaktır.

    1- kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanmalı, fabrikalarda kadınlara 50-60 % kontenjan şartı getirilmelidir. böylece kadınların para kazanması onların toplum içinde statüsünü artıracak, eskisi gibi statülerini artırmak için doğurganlıklarını kullanmayacaklardır. çekirdek tipi aileye dönüşüm başlayacaktır.

    2- fabrikalar aynı zamanda birer eğitim merkezi olmalı, fabrikalarda türkçe kursları, aile sağlığı ve doğum kontrol dersleri düzenli olarak işçilere verilmelidir. böylece bir şekilde feodal düzen tarafıdan bypass* edilmiş türk eğitim sistemi ve medeniyet arka kapıdan bölgeye girecektir.

    3- koruculuk sistemi mümkün olan en kısa zamanda kaldırılmalı, silahlar toplanmalıdır. koruculara maaş verileceğine, türkçe kurslarına** gitmiş ve akabinde sınavlarda başarılı olmuş insanlara tek seferlik ücret verilmelidir. (bu tip uygulamalar avrupa’da da vardır)

    4- fabrikalarda ve bölgede çocuk işçi çalışıtırılmasına kesinlikle engel olunmalıdır. bu hayati bir meseledir. bölgede tam bir çocuk sömürüsü vardır. eğer çocuk işçi sorunu çözülmez ise, kontrolsüz çocuk yapmak bütün bu önlemlere rağman yine de cazip kalacaktır. çocuklar medeni dünyada olduğu gibi okutulmalıdır, sömürülmemelidir. bu da çocukların haneye gelir getirici halden, gider sebebi haline getirecek, feodal sistemin altını oyacaktır.

    5- zamanında batıya göç etmiş yada köyleri boşaltılan insanlara, bölgeye geri dönmek şartı ile fabrikalarda işe girmek konusunda öncelik verilmelidir. böylece hem köy boşaltma sonucu mağdur olan insanların mağduriyeti giderilir hem de batıya göç etmiş kürtlerin batıda feodalleşip, tepki olarak, ırkçılığın ülkede gelişmesi önlenir. bu da gayet önemli bir maddedir

    6- toki bölgede konut projeleri gerçekleştirmelidir. böylece köyden kente göç eden insanlar için medeni yerleşim imkanı sağlanmalıdır. bu konutlar çoğu zaman 2 odalı olmalı dolaylı olarak yine çekirdek aile dikte ettirilmelidir.

    görüldüğü üzere bölgede insanlara türkçe öğretmek en çok üzerinde durduğumuz konulardan biri. bu çok önemli. tek bir ulus olacaksak, aramızda dil birliğinin bulunması şarttır. sakın yanlış anlaşılmasın, kürtçe yasaklansın demiyorum ama desteklensin de demiyorum. yasaklar ile asimilasyon olmaz. kürtçe serbest olmalı ama türkçe devlet eliyle desteklenmelidir.
    (eğer birisi olurda “ba ba ba, resmen asimilasyon istiyor, ayıp ayıp” diyecek olursa, seni kiniyorum ve sana laflar hazirladim, haberin olsun.)

    peki, bu yol garantili mi ? hayır değil. açıkçası bu süreç çok zorlu bir süreçtir. daha önce, kürt feodalizminin hem kürt milliyetçiliğinin ana damarı olduğunu ama aynı zamanda da bir kürt devleti önündeki en büyük engellerden olduğundan bahsetmiştim. eğer, kürt feodalizmi yıkılırsa ve kürt toplumunun ulus develete entegrasyonu ve sanayi toplumu olma süreci başarılı olmaz ise işte o zaman tam bir felaket olacaktır. bu sürecin sonu #7928096 nolu yazıda belirtilmiştir. kürtler, kürt milliyetçliğinin kucağına itilecek, tabir caiz ise, eskiden sadece elimiz kangren iken kangren tüm vücudumuza yayılacaktır.

    böyle bir risk varken, bu yola girmek toplumun bütün kesimlerinin onayının alınması gereken bir konudur. giderek bu yapının içinde olmadığı halde mağdur konumuna düşen batı insanı ödeyebileceği bedeli bilmeğe hakkı vardır. zira tek çözüm yolu bu değildir !
  • tekrardan gündemin tamamını işgal etmeye başlayan mesele.

    bugünkü gündemimiz...

    yüksekova'da çatışma: 3 ölü, 16 yaralı
    van'da mayın patladı: 3 er şehit
    van valiliği'ne bomba bırakmak isteyen iki kişiye suçüstü
    hakkari'de 7 kilo plastik patlayıcı ele geçirildi
    gül: irak'ta türk-kürt düşmanlığı senaryosu var
    roj tv protestosu

    ısrarla askeri mücadele ile çözülmeye çalışılan kürt sorunu gördüğümüz kadarı bir tam turu tamamladı, tekrar 1990'lara geri döndük. yalnız bu sefer çatışmalar dağda olmayacak, şehirlerde olacak gibi duruyor.

    statükocu zihniyet ile nereye kadar gideceğiz ? son 20 senemizi, binlerce can ve milyarlarca $ heba ettiğimiz bu topraklar için bir 20 sene daha böyle geçmesine hazır ve razı mısınız ? herkes bir kere daha düşünsün !
  • (bkz: pkk ile aramiza mesafe koyamayiz/@galatyphoon)
    (bkz: 2007 milletvekili genel secimleri/#9972825)

    2007 seçimleri ile kürt sorunu önemli bir dönemeçi geçti. aysel tuğluk'un pkk ile aramıza mesafe koyamayız açıklamasından sonra ve dtp'nin yürttüğü şiddet yanlısı, "terörist örgütü muhatap alın, tutuklu teröristleri serbest bırakın, herkesi affedin" minvalinde kilitledikleri çözüm sürecinden sonra kürtler'in dtp'yi oy kaybına uğratması, normal şartlar altında olması gerekendi. üstelik akp'nin bütün ülke genelinde çok ciddi başarılar elde ettiği ve kürt politikasına yakın bir çizgide haraket ettiği de düşünülürse, dtp'nin bu bölgede aldığı oyun anlamı açıktır!

    biz dtp'nin siyasetinden memnunuz. bu kadar...

    dtp'nin siyaseti de apaçık belli olmuştur ki, pkk ekseninde ve güdümündedir. bugün, bu memlekette yaşayan en embesil bile pkk ile dtp arasında organik bağ olduğunun farkındadır, üstelik kendileri bile bunu apaçık şekilde ifade ettikleri bir dönemde bunun böyle olmadığını iddia eden polyanna türevi organizmaların varlığı beni rahatsız ediyor, bunu da ayrıca belirteyim.

    neyse sadede gelirsek, kendi adıma benim için pkk eşit değildir kürt önermesi her geçen gün doğruluğunu yitirmekte ve daha bir flu olmaktadır. ben hiçbir şart altında, böyle apaçık şiddet yanlısı tavır takınan bir partiye destek vermezdim. daha da kötüsü, marjinal oy oranında kalmış bir partiden değil bazı bölgelerde %50'nin üzerinde oy almış bir partiden bahsediyoruz.

    üstelik son 10 senelik süreçi düşünürsek, bütün bunlar türkiye'nin her geçen gün daha demokratikleştiği, kürt meselesinde ciddi açılımlar yapmaya çalıştığı bir süreç içerisinde oluyor. bu açıklanamaz bir çelişki. türkiye daha fazla özgürlük peşindeyken, pkk şiddetinin vahşiliği artıyor ve dtp apaçık bir şekilde bu durumu onaylıyor ve daha kötüsü kürtler bütün bu şiddet sürecini onaylayarak dtp'ye %50 oy çıkarıyor.

    bana kimse bu çelişkiyi açıklayamaz. palavra sıkmadan tabi...

    varacağımız sonuç şudur şiddete oy verenler şiddetten yakınmasınlar. hedef gözetmeksizin saldırılar düzenleyen, güngören katliamı ve benzeri onlarca katliamdan sorumlu insan müsveddelerine açık şekilde destek verenler birgün bu şiddetin bir ucunun kendilerine dokunmayacağını sakın ola ki düşünmesinler...
870 entry daha
hesabın var mı? giriş yap