500 entry daha
  • melekler şehri.

    bu şehirden kısıtlı zamanda maksimum verimi alabilmek için gerekli olan birtakım ipuçları ve programı kendi gözlem ve tespitlerime dayanarak paylaşacağım. bu entari, şehre ilk defa ayak basacak kişilere hitap ediyor; gözlemlerimdeki yanlışlıkları bu şehirde uzun zaman geçirmiş sözlükçülerin düzelteceği kanısındayım.

    los angeles'ta geçirilecek minimum süre, şu mekanlara uğramaya yetecek şekilde ayarlanlanmalı; mümkünse bu bölgeler görülmeden şehir terk edilmemeli.

    santa monica beach - venice beach - getty center - little tokyo / chinatown - downtown - grand central market - hollywood walk of fame - petersen automative museum - rodeo drive - beverly hills - griffith observatory - en az bir adet film stüdyosu (universal'ı öneririm) - ve tabi ki disneyland. zamanı fazla olanlar las vegas ve grand canyon turunu da planlarına ekleyebilir. ben eklemiştim ve çok memnun kalmıştım. vegas #138057850 ve grand canyon #138166394 #138249858 başka bir entarinin konusu olsun.

    kalınacak bölgenin tur planına uygun olarak seçilmesi, ulaşım süresini minimuma indirip gezilecek yerlere daha fazla vakti ayırabilmek açısından önem arz ediyor. her bölgenin avantajlı ve dezavantajlı olduğu konular var. santa monica bölgesi yukarıdaki bölgelere genel anlamda uzak kalıyor. hollywood göreceli olarak pahalı. downtown fiyat ve ulaşım süresi bakımından biraz daha avantajlı; fakat orada da gece vakti homeless problemi var. evsizlerin şimdiye kadar kimseye salça olduğuna şahit olmadım; fakat bu durum temkini elden bırakma anlamı taşımıyor. uyuşturucu madde bağımlısı olmaları hayli muhtemel.

    maalesef los angeles'ın müthiş bir metro ağı yok. yukarıda listelediğim yerlere erişebilmek için otobüs (birçok aktarma gerektirecek) ve uber gibi alternatif de gerekecek. araba kiralamayı çok öneremeyeceğim; çünkü şehirde hem park problemi var hem de kaliforniya'da benzin biraz pahalı. ulaşım metodunu netleştirdikten sonra yukarıdaki rotayı detaylı incelemeye başlayabiliriz:

    santa monica pier: iskeleyi gezeceksiniz. plaja inip dönme dolap ve iskeleyi gören bir yerde kesinlikle mola verin. okyanus'ta yüzme tecrübesini henüz edinemedim; o yüzden yüzme konusu hakkında yorum yapamayacağım. burada venice beach'e bisikletle geçilmesini öneririm. okyanus esintisi eşliğinde bisiklet sürmenin keyfi çok az şeyde var.

    santa monica pier: görsel
    iskelenin ucundan bir kare: görsel
    iskele: görsel görsel
    tarihi route 66 yolu burada son buluyor: görsel
    forest gump: görsel

    getty center: bu müzede çeşitli sanat eserleri var. van gogh ve monet'in eserlerini görmek mümkün. görsel görsel fransa kralı henry'nin mobilyalarının sergilendiği bölümü de çok beğenmiştim. görsel
    bunlara ek olarak bu müzenin bulunduğu kompleks harika bir la manzarası sunuyor. tek başına şu manzaralar bile burayı görmeye değer kılıyor: görsel görselgörsel

    little tokyo / chinatown: beklentileri düşürüp de gitmekte fayda var. aksi takdirde hayal kırıklığına uğrama riski mevcut. ben yalnızca new york'taki chinatown'a gitmiştim; la'deki chinatown nyc'dekine göre oldukça gösterişsiz kalıyor. little tokyo ise japon mutfağını denemek isteyenler için güzel bir seçim olabilir. şöyle bırakayım: görsel görsel (meraklıları için bento box menüsünü şiddetle tavsiye ederim.)görsel

    downtown: burası beni en çok şaşırtan yerler arasında. abd'nin en büyük ikinci şehrin finans merkezinin bu kadar tenha olmasını hiçbir şekilde anlamdıramamıştım. bu gökdelenlerde çalışan beyaz yakalılar neredeydi, niçin bu bölgede mesai bitimi karmaşası*yaşanmıyor, ve köşe başlarında niçin bu kadar evsiz* nüfusunu barındırıyor? bu soruların yanıtını ortaya çıkaracak kadar gözlem yapma fırsatına sahip olamadım. görsel görsel görsel

    gece vakti ise bu bölgede adeta in cin top oynuyor. görsel
    bu bölgenin bir diğer problemi ise her köşe başını parselleyen homeless grubu. bölgeyi adımladığım süre boyunca herhangi bir güvenlik sorunuyla karşılaşmamış olmama rağmen temkini elden bırakmadım; nitekim evsizlerin çoğunda uyuşturu madde bağımlılığından kaynaklandığını düşündüğüm benzer semptomlar vardı. kendi kendine yüksek sesle konuşanlar, kendi kendine tiyatro oynayanlar, ilginç jest ve mimikler adeta bir tiyatro sahnesini anımsattı bana. bütün evsizler organize olup akşam üzeri oynayacak oldukları oyunun provasını yapıyor gibiydiler.

    homeless'ların parsellemeye başladıkları köşe başlarını anlamanın en temel yolu ise kesif idrar kokusu. uyuşturu madde ve aşırı şekerli bir enerji içeceğinin vücuttaki reaksiyonu sonucunda ortaya çıkan idrar kokusunu on kilometre öteden tanır hale geldim. bahsettiğim bu kokuyu metrolarda da tecrübe etme fırsatınız olacak; o yüzden hazırlıklı olmanızı öneririm. bir diğer önerim ise metroda asla oturmamak; oturmak zorunda kalındığında da üzerinizdeki giysileri eve/otele varır varmaz çıkarmak. evsizler metro vagonlarını da mesken bellemişler. o koltuk süngerlerinin ne gibi boşaltım artıklarını içine çektiğini tahmin etmek pek zor değil.

    şöyle bir homeless quarter bırakayım. görsel karşıdan bir homeless geldiğinde yolunuzu değiştirmek en sağlıklı seçim olacaktır. uzun yıllardır amerika'da yaşayan bir arkadaşım, uyuşturucu madde tesirindeki bir çatlağın*ani saldırısı ihtimalini düşünerek rayların yanında asla metro beklemediğini söylemişti. salça olan freak tiplere karşı en etkili çözüm ise türkçe konuşmakmış; kendisinin anlaşılmadığının farkına varan freak tip umudu kesip anında uzaklaşıyormuş. (çaresizlikten dolayı homeless hayatı yaşamak zorunda kalan insanları burada tenzih ederim; benim burada tehlike kapsamında değerlendirdiğim grup uyuştucu madde bağımlısı olan; bağımlılığına karşı hiçbir çözüm arayışına gitmeyen; elindeki ve avcundakini bağımlı olduğu maddeye yatırdığı için evsiz olmaktan rahatsızlık duymayan tipler içindi. daha da ilginci; tehlike arzeden bu grubun çoğunlukla siyahilerden oluşmasıydı.)

    grand central market: 1917 yılında kurulan bir market. içinde envai çeşit fast food ve atıştırmalık yiyecek var. internetteki yorumlar, bu marketin bünyesinde bulunan eggslut'a kesinlikle uğramak gerektiğini söylüyordu. emekli maaş kuyruğuna benzeyen bir sıraya girip söyleyebileceğim tek menüyü söyledim (kalanlar bacon içerikliydi). beklemeye değmedi. aynı marketin içinde bulunan şu parçayı daha çok beğendim. görsel adı la bird. lezzet: 4/5, sunum: 3,5/5, hijyen: 3/5, bonus özellik: hiçbir özelliğinin olmaması.

    walk of fame: kesinlikle uğranması gereken bir cadde. 3000'e yakın ünlü figürün yıldızı var. en ünlüler genelde dolby theatre civarında toplanmış. görsel görsel muhammed ali'nin yıldızı duvardaydı; fakat "hz. muhammed'in ismini taşıdığı gerekçesiyle yıldızının kaldırıma taşınmasına razı olmadı" şeklinde bir uyarı metni göremedim. görsel

    caddenin iki yakası boyunca boydan boya yürüyüp dolby theatre ve chinese theatre'ı da görmek gerek. görselgörsel

    petersen automative museum: hem klasik hem de modern arabaların sergilendiği bir müze. ünlü filmlerde rol almış arabaların da kolleksiyonu mevcut. james bond için ayrı bir sergileri var. ben yalnızca şu araba için ziyaret ettim bu müzeyi: görsel back to the future'cılar özel dakikalar yaşacak. görsel

    rodeo drive / beverly hills: eğer kafanızda kurguladığınız la imajı palmiye ağaçlı geniş caddeler, 2-3 katlı katlı malikaneler ve lüks mağazalardan ibaretse doğru adrestesiniz. hayatında bir kere bile rolls royce görmeyen biri olarak burada geçirdiğim bir saat boyunca üç farklı rolls royce gördüm. görsel görsel

    griffith observatory: tepeye konumlandırılmış bir gözlemevi. hollywood yazısını ve şehir manzarasını en iyi görebileceğiniz yerlerden birisi. görsel burada gün batımını izlemek çok keyifli oluyor.görsel görsel görsel

    universal studios: los angeles'taki herhangi bir film stüdyosuna gitmeden şehirden ayrılmamak lazım. harry potter nedeniyle ben universal studios'u seçtim. stüdyoda bazı film karelerinin nasıl çekildğini anlatan animasyonlar mevcut. kesinlikle ve kesinlikle hafta içi gidilmesi gerek. çok talep gören ride'lara katılmak için gerekli olan bekleme süresi kimi zaman 60 dakikaya kadar bile çıkabiliyor. bütçenizin durumuna göre express bilet de alabilirsiniz. (ben gittiğimde express bölümünde bile sıra bekleniyordu.) biletleri de erkenden almaya özen gösterin; çünkü bilet fiyatları haftanın her günü değişkenlik gösteriyor. ben 114 dolara denk getirmiştim; web sitesinde sürekli tetikte olmak gerekli. girmeden önce de mobil uygulamayı indirirseniz rahat edersiniz. bir saat süren universal studio turuna kesinlikle katılmanızı öneririm.

    mekanın içinde de envai çeşit yiyecek içecek opsiyonu var. mümkün olduğunca suya para vermemeye çalışın. herhangi bir alışveriş yapmasanız bile su istendiğinde garsonlar bir bardak su veriyor size. beğendiğim bir özellikti bu, sanırım la'de musluk sularının içilebilir olmasından kaynaklanıyor.

    hogsmeade köyü: görsel
    hogwarts imam hatip lisesi: görsel görsel
    giriş: görsel

    disneyland: la'daki en temel atraksiyonlardan birisi. buraya gitmeden la'yi görmüş sayılmazsınız. maalesef şehre biraz uzak. ben ulaşım işini uber ile halletmiştim.

    bilet sistemi universal studio bölümünde bahsettiğim şekilde işliyor. haftanın farklı günlerinde farklı fiyat tarifesi var. kesinlikle ve kesinlikle hafta içi ziyaret edilmeli. satın aldığınız bilete park hopper opsiyonunu da eklerseniz hem california adventure park hem de disneyland'ı aynı gün içinde ziyaret etme şansı elde edersiniz. (park hopper biletini yaklaşık 180 dolara denk getirmiştim ben.) iki bölümde de benzeri atraksiyonlar var. ani düşüş ve yükseliş yapan rollercoaster'ler bütün bölümlerin asıl temasını oluşturuyor. çocuklara özel bölümler de mevcut. buraya giden çocukların sevinçleri yüzlerinden belliydi. hayatımın hiçbir evresinde bu kadar mutlu çocuğu bir arada görmemiştim. bir ebeveynin çocuğuna yaşatacağı en büyük mutluluklardan birisi. çocuğum olursa bir gün ben de çocuğumu disneyland'e götürme kararı aldım.

    california adventure park'taki şu rollercoaster'ı tek geçerim: görsel
    bu da bir önceki fotoğrafta görülen dönme dolabın zirveye çıktığı anda göreceğiniz manzara: görsel
    meşhur kale: görsel

    yukarıda bahsettiğim rota los angeles için tatmin edici olur. zaman bulanlar malibu'ya da gidebilir. daha fazla zamanı olanlar ise las vegas ve grand canyon'ı görmeli.*

    gezi boyunca insanlarla muhattap olmaktan hiç çekinmemek lazım. la sakinleri oldukça kibar insanlar. "sorry", “thank you” ve "excuse me"leri asla ağızlarından eksik etmiyorlar. (otobüste yaşlı bir amcaya yardım etmiştim. otobüs şoförü otobüsü kenara çekip “thank you sir, much appreciated” demişti. başka bir otobüste ise “şoförler gün boyu trafikte direksiyon sallıyor, dolayısıyla onların sizin teşekkür dileklerinizi duymaya ihtiyaçları var” şeklinde bir uyarı yazısı geçmişti lcd ekrandan:)) hata sizde olsa bile "sorry"yi duymanız oldukça muhtemel. en eğitimli beyaz yakalısından en eğitimsiz hispaniklerde bile bu durum değişmiyor. kapalı ortama girince insanlar size kapıyı tutuyor. adres sorunca seve seve yardım ediyor. insanlar oldukça mutlu ve eğlenceyi doruklarında yaşıyorlar. kimse kimseyi yadırgamıyor; kimse kimseye karışmıyor. oje süren erkekler ve drag queen'lerin sayısı oldukça fazla. şehirde yüksek miktarda özgürlük hakim. homeless'ler ulu orta işemeye bile cesaret eder hale gelmişler. türkiye'de olsaydı esnaftan bir araba dolusu dayak yerlerdi. özgürlüğün son limitinin ne olması gerektiğini bu noktada okuyucuların takdirine bırakıyorum.

    sonuç olarak los angeles güzel bir şehirdir (biraz pahalıdır), ölmeden önce kesinlikle görülmesi gerekir.
121 entry daha
hesabın var mı? giriş yap